116
cimbombom'un erkekleri taksimlerde destan yazdı olayları sonrası adeta ölüm kalım maçına dönen, yürek söken maç klasmanındaki unutulmaz doksan dakika. ingiltere polisinin güvenliği sağlayamayız açıklaması sonrası galatasaray taraftarına yer ayrılmamıştı bu maçta. türk kamuoyunda klasik milliyetçi yaklaşımla bu beyanatın abartı olduğu iddia edilmişti başlarda. ancak her gün ingiltere'den gelen stadın bir kapısında düzenlenen anma töreni görüntüleri ve özellikle cenaze törenine katılan galatasaray kafilesinin yaşadıkları sonrası kamuoyu olayın ciddiyetini kavramıştı.
ingiliz polisinin haklılığı da yaklaşık 1 ay sonra tivoli meydan muharebesinde ortaya çıkmıştı asıl. leeds united "firm"lerinin arsenallilerle birleşerek yaptıkları taaruz galatasaray'ın "vurucu tayfa"sının kopenhag'da olmaması sebebi ile boşa çıkmış ve olası bir katliamın köşesinden dönülmüştü...
bu maçtan önceki cuma günü oynanan 14 nisan 2000 beşiktaş galatasaray maçında alınan beraberlikle ligde üst üste dördüncü şampiyonluğu garantilemesek de sağlama almıştık. maçın yıldızı fevzi'nin talihsiz ıskası beşiktaş'ın 12 maçlık galibiyet serisini bitirirken 6 puanlık farkıın korunmasına ve kafamızın lig konusunda rahatlamasına sebep olmuştu.
ilk maçtaki 2-0'lık galibiyetin avantajıyla ellen road stadyumu'na çıkacaktık. ingiliz stadyumları her daim yapısı ve tribünlerin baskısıyla türk takımlarına ters gelmiştir. hele ki 1960-1970'lerden kalma önünde koşu pisti olan 15-20 bin kişilik stadyumlarda oynamaya alışkın türk futbolcular için daha da zordu. üzerine 2 haftadır kaba tabirle "kurulan" leeds tribünlerinden sahaya yayılan nefret maçı daha da bir zor hale sokmuştu....
o efsane açılış sahnesinden emanet alırsak kasım 1999'da şampiyonlar ligi'nden uefa kupasına geçerken galatasaray'ın kupa şampiyonu olmasının fiyatını ingiliz bahisçiler 1'e 250 olarak hesaplamıştı. bir başka deyişle ingiliz bahisçilere göre bu olayın gerçek olma ihtimali binde dörtdü.
ancak galatasaray teker teker turları geçmeye başladı. öncelikle italyan bologna'yı eledi, ardından 3 sene öncenin şampiyonlar ligi şampiyonu borussia dortmund'u... çeyrek finalde kupanın gizli favorilerinden mallorca deplasmanında alınan 4-1'lik galibiyet galatasaray'ın bir anda avrupa futbol kamuoyunda da favori olarak dillendirilmeye başlamasına sebep olmuştu. bir gece öncesi yaşanan olayların gölgesinde oynanan yarı final ilk maçını 2-0 kazanmıştık. ingiltere'de yapılması gereken üç fark yememekti...
leeds united ise david o'leary'nin yönetiminde taş gibi bir takımdı. kalede nigel marty, önünde lucas radebe-jonathan woodgate tandemi, sağda danny mills, solda ian harte'tan oluşan korkutucu bir defans hatları vardı. lee bowyer, eric bakke, alan smith, harry kewell, michael bridges gibi pek çok etkili oyuncusu vardı. premier ligi o sezon 3. sırada bitirecek, ertesi sene şampiyonlar liginde yarı final göreceklerdi...
galatasaray'ın ise makineleşmiş bir düzeni vardı. bu maçta da tam ve ideal kadrosuyla sahaya çıkacaktı. kalede taffarel, ergün-bülent-popescu-capone, okan-emre-suat-hagi, ilerde hakan ve arif tertibi ile* sahada yer alacaktı galatasaray'ımız.
bu yürek söken doksan dakika öncesi galatasaray sahada siyah formayla çıkmak istemiş, ancak uefa tarafından sezon öncesi bildirilen formalar arasında olmadığı için bu istek reddedilince koyu renk antreman kıyafetleriyle ısınmaya çıkmakla yetinilmişti. nitekim ortamı yumuşatmak için saha kenarına çiçekler bırakmaya giden galatasaraylı futbolcuların tükürük yağmuruna tutulması maçın nasıl geçeceğine dair ilk ipuçlarını vermişti. galatasaray çubuk forma-kırmızı şort, leeds united ise tepeden tırnağa beyaz renkli o dönem ikonik olmuş forması ile sahadaydı. sahaya çıkarken hagi'nin suat'ı kenara çekip kendine gelmesi için tokat atması ise bu maça dair unutulmaması gereken detaylardandı...
uefa'nın o dönemki parlayan yıldızlarından slovak lubos michel'in arkasında iki takım sahaya yürürken cine 5 ekranlarında ercan taner'in sesi yankılanmaya başlamıştı. maçın santradan gelen topta hagi'nin taç çizgisinin yanında leeds'li oyuncu ile yaşadığı ikili mücadele ve topsuz alanda suat kaya'nın yerde kalmasıyla başlamıştı. ilk atak fırsatını galatasaray bulmuş, mamafih gönül insanı joker arif her zamanki arifliğiyle topu üstten auta atmıştı. kısa bir süre leeds united atak hazırlığındayken yapılan pas arası sonrası hakan şükür'ü defansın arasına kaçırmıştık. çok hızlı gelişen atakta bir anda kaleciyle karşı karşıya kalmışken akıllıca bir hareketle sıyrılacakken yerde kaldı ve ercan taner'in tabiriyle slovak hakem 40 bin ingiliz'in önünde penaltıyı verdi...
topun başına karpatların maradonası, gönlümüzün hırsızı hagi geçmişti doğal olarak. henüz beşinci dakikada gelecek gol leeds united'ın tur için 4 gole ihtiyaç duymasını sağlayacaktı. hadi koçum hadi aslanım nidaları eşliğinde topun başına gelen hagi'nin usta vuruşu kaleci köşeyi tahmin etmesine hatta gayet de iyi uzanmasına rağmen adeta iğne deliğinden geçip ağlara gitmişti.
ancak leeds taş gibi takımdı ve maçı bırakma niyetleri yoktu. ada futbolunun alamet-i farikası uzun toplarla ve sağlı sollu bindirmelerle tempoyu istedikleri zaman arttırabiliyorlardı. 15. dakikada sol kanattan gelen köşe vuruşunda erik bakke çok iyi yükselip beraberlik golünü yazmıştı. bu goldan biraz sonra aynı pozisyon aynı şekilde cereyan etmiş, bu sefer taffarel direk dibine iyi uzanıp topu çıkararak rüzgarın leeds lehine dönmesini engellemişti.
ilk yarı leeds zaman zaman tempoyu yükseltse de karşılıklı ataklarla geçmişti. 43. dakikada yine bir leeds united atağında takım bir an için ceza sahasının ön tarafında kümeleşmiş, kaptan bülent topu hagi'ye uzatabilmişti. büyük usta nefis bir dönüşle hem rakibini ekarte etmiş hem de yüzünü rakip yarı sahaya dönmüştü. orta çizgiyi geçtikten hemen sonra, aynı anda solundan atağa kalkan hakan şükür'ün önüne mükemmel bir ara pası çıkardı. hakan şükür'ün dawkins atışına benzettiği pozisyonda gelen gol türk futbol tarihinin en güzel kontraatak gollerinden biri olarak tarihteki yerini ayrıca almıştır.
bu golün ardından atmosfer yine yükselmişti. önce kewell biraz kontrolsüz biraz da istemdışı şekilde yerdeki bülent korkmaz'ı çiğneyince kırmızı kartı görmüştü. bu karardan sonra ercan taner'in de ingiliz futbolcular tabanlarını gösteriyor diye anlattığı sekansın sonunda tuzağa düşen o dönemin genç futbolcusu emre belözoğlu oldu. slovak hakemin biraz da eyyam kokan kararı ile iki takım da 10 kişi kalmıştı. fatih terim tarafından yarı şaka yarı ciddi tartaklanmasını yüreğimiz burkularak izlediğimiz emre'nin final maçında oynamamasına yıllar sonra sevineceğimizi hatta şükredeceğimizi o dakikalarda bilmiyorduk tabi...
ikinci yarıya arif erdem'in yerine hakan ünsal'ı alarak başlamıştı hoca. böylece 4-4-2'den 4-4-1'e dönmüştük. leeds united da forvet oynayan kewell'ın atılması sonrası defansı da bir kişi eksiltip orta sahasını kalabalıklaştırmaya çalışmıştı. böylece iki takım da birbirinin simetrisi bir düzenle sahaya dizilmiş oldu yine ve oyun sıkıştıkça sıkıştı. leeds united yine bastırsa da bizim de fırsatlar bulduğumuz oluyordu. leeds united 67. dakika'da yine bir köşe atışında yine eric bakke'nin kafasıyla beraberiliği bulsa da ilk yarıda yarattığı rüzgarı yaratamamıştı...
kah taffarel'in zaman geçirip sarı kart görmesiyle, kah oyuncu değişiklikleriyle, kah leeds'in etkisiz doldur boşaltlarıyla kalan 25 dakikayı da kazasız belasız atlattık. galatasray yine türk futbolunda kimsenin yapmadığını yapmış, bir ilke daha adını yazdırmayı başarmıştı.
bir ay sonra yeni bir ilke daha imza atarak taçlandıracaktı bu yürüyüşünü...
(bkz: haykırıyorum bağırıyorum sevinçten çıldırıyorum)
(bkz: galatasaray finalde)
(bkz: tarihte bugün)
bonus track:
(bkz: ercan taner hagi desene)
ingiliz polisinin haklılığı da yaklaşık 1 ay sonra tivoli meydan muharebesinde ortaya çıkmıştı asıl. leeds united "firm"lerinin arsenallilerle birleşerek yaptıkları taaruz galatasaray'ın "vurucu tayfa"sının kopenhag'da olmaması sebebi ile boşa çıkmış ve olası bir katliamın köşesinden dönülmüştü...
bu maçtan önceki cuma günü oynanan 14 nisan 2000 beşiktaş galatasaray maçında alınan beraberlikle ligde üst üste dördüncü şampiyonluğu garantilemesek de sağlama almıştık. maçın yıldızı fevzi'nin talihsiz ıskası beşiktaş'ın 12 maçlık galibiyet serisini bitirirken 6 puanlık farkıın korunmasına ve kafamızın lig konusunda rahatlamasına sebep olmuştu.
ilk maçtaki 2-0'lık galibiyetin avantajıyla ellen road stadyumu'na çıkacaktık. ingiliz stadyumları her daim yapısı ve tribünlerin baskısıyla türk takımlarına ters gelmiştir. hele ki 1960-1970'lerden kalma önünde koşu pisti olan 15-20 bin kişilik stadyumlarda oynamaya alışkın türk futbolcular için daha da zordu. üzerine 2 haftadır kaba tabirle "kurulan" leeds tribünlerinden sahaya yayılan nefret maçı daha da bir zor hale sokmuştu....
o efsane açılış sahnesinden emanet alırsak kasım 1999'da şampiyonlar ligi'nden uefa kupasına geçerken galatasaray'ın kupa şampiyonu olmasının fiyatını ingiliz bahisçiler 1'e 250 olarak hesaplamıştı. bir başka deyişle ingiliz bahisçilere göre bu olayın gerçek olma ihtimali binde dörtdü.
ancak galatasaray teker teker turları geçmeye başladı. öncelikle italyan bologna'yı eledi, ardından 3 sene öncenin şampiyonlar ligi şampiyonu borussia dortmund'u... çeyrek finalde kupanın gizli favorilerinden mallorca deplasmanında alınan 4-1'lik galibiyet galatasaray'ın bir anda avrupa futbol kamuoyunda da favori olarak dillendirilmeye başlamasına sebep olmuştu. bir gece öncesi yaşanan olayların gölgesinde oynanan yarı final ilk maçını 2-0 kazanmıştık. ingiltere'de yapılması gereken üç fark yememekti...
leeds united ise david o'leary'nin yönetiminde taş gibi bir takımdı. kalede nigel marty, önünde lucas radebe-jonathan woodgate tandemi, sağda danny mills, solda ian harte'tan oluşan korkutucu bir defans hatları vardı. lee bowyer, eric bakke, alan smith, harry kewell, michael bridges gibi pek çok etkili oyuncusu vardı. premier ligi o sezon 3. sırada bitirecek, ertesi sene şampiyonlar liginde yarı final göreceklerdi...
galatasaray'ın ise makineleşmiş bir düzeni vardı. bu maçta da tam ve ideal kadrosuyla sahaya çıkacaktı. kalede taffarel, ergün-bülent-popescu-capone, okan-emre-suat-hagi, ilerde hakan ve arif tertibi ile* sahada yer alacaktı galatasaray'ımız.
bu yürek söken doksan dakika öncesi galatasaray sahada siyah formayla çıkmak istemiş, ancak uefa tarafından sezon öncesi bildirilen formalar arasında olmadığı için bu istek reddedilince koyu renk antreman kıyafetleriyle ısınmaya çıkmakla yetinilmişti. nitekim ortamı yumuşatmak için saha kenarına çiçekler bırakmaya giden galatasaraylı futbolcuların tükürük yağmuruna tutulması maçın nasıl geçeceğine dair ilk ipuçlarını vermişti. galatasaray çubuk forma-kırmızı şort, leeds united ise tepeden tırnağa beyaz renkli o dönem ikonik olmuş forması ile sahadaydı. sahaya çıkarken hagi'nin suat'ı kenara çekip kendine gelmesi için tokat atması ise bu maça dair unutulmaması gereken detaylardandı...
uefa'nın o dönemki parlayan yıldızlarından slovak lubos michel'in arkasında iki takım sahaya yürürken cine 5 ekranlarında ercan taner'in sesi yankılanmaya başlamıştı. maçın santradan gelen topta hagi'nin taç çizgisinin yanında leeds'li oyuncu ile yaşadığı ikili mücadele ve topsuz alanda suat kaya'nın yerde kalmasıyla başlamıştı. ilk atak fırsatını galatasaray bulmuş, mamafih gönül insanı joker arif her zamanki arifliğiyle topu üstten auta atmıştı. kısa bir süre leeds united atak hazırlığındayken yapılan pas arası sonrası hakan şükür'ü defansın arasına kaçırmıştık. çok hızlı gelişen atakta bir anda kaleciyle karşı karşıya kalmışken akıllıca bir hareketle sıyrılacakken yerde kaldı ve ercan taner'in tabiriyle slovak hakem 40 bin ingiliz'in önünde penaltıyı verdi...
topun başına karpatların maradonası, gönlümüzün hırsızı hagi geçmişti doğal olarak. henüz beşinci dakikada gelecek gol leeds united'ın tur için 4 gole ihtiyaç duymasını sağlayacaktı. hadi koçum hadi aslanım nidaları eşliğinde topun başına gelen hagi'nin usta vuruşu kaleci köşeyi tahmin etmesine hatta gayet de iyi uzanmasına rağmen adeta iğne deliğinden geçip ağlara gitmişti.
ancak leeds taş gibi takımdı ve maçı bırakma niyetleri yoktu. ada futbolunun alamet-i farikası uzun toplarla ve sağlı sollu bindirmelerle tempoyu istedikleri zaman arttırabiliyorlardı. 15. dakikada sol kanattan gelen köşe vuruşunda erik bakke çok iyi yükselip beraberlik golünü yazmıştı. bu goldan biraz sonra aynı pozisyon aynı şekilde cereyan etmiş, bu sefer taffarel direk dibine iyi uzanıp topu çıkararak rüzgarın leeds lehine dönmesini engellemişti.
ilk yarı leeds zaman zaman tempoyu yükseltse de karşılıklı ataklarla geçmişti. 43. dakikada yine bir leeds united atağında takım bir an için ceza sahasının ön tarafında kümeleşmiş, kaptan bülent topu hagi'ye uzatabilmişti. büyük usta nefis bir dönüşle hem rakibini ekarte etmiş hem de yüzünü rakip yarı sahaya dönmüştü. orta çizgiyi geçtikten hemen sonra, aynı anda solundan atağa kalkan hakan şükür'ün önüne mükemmel bir ara pası çıkardı. hakan şükür'ün dawkins atışına benzettiği pozisyonda gelen gol türk futbol tarihinin en güzel kontraatak gollerinden biri olarak tarihteki yerini ayrıca almıştır.
bu golün ardından atmosfer yine yükselmişti. önce kewell biraz kontrolsüz biraz da istemdışı şekilde yerdeki bülent korkmaz'ı çiğneyince kırmızı kartı görmüştü. bu karardan sonra ercan taner'in de ingiliz futbolcular tabanlarını gösteriyor diye anlattığı sekansın sonunda tuzağa düşen o dönemin genç futbolcusu emre belözoğlu oldu. slovak hakemin biraz da eyyam kokan kararı ile iki takım da 10 kişi kalmıştı. fatih terim tarafından yarı şaka yarı ciddi tartaklanmasını yüreğimiz burkularak izlediğimiz emre'nin final maçında oynamamasına yıllar sonra sevineceğimizi hatta şükredeceğimizi o dakikalarda bilmiyorduk tabi...
ikinci yarıya arif erdem'in yerine hakan ünsal'ı alarak başlamıştı hoca. böylece 4-4-2'den 4-4-1'e dönmüştük. leeds united da forvet oynayan kewell'ın atılması sonrası defansı da bir kişi eksiltip orta sahasını kalabalıklaştırmaya çalışmıştı. böylece iki takım da birbirinin simetrisi bir düzenle sahaya dizilmiş oldu yine ve oyun sıkıştıkça sıkıştı. leeds united yine bastırsa da bizim de fırsatlar bulduğumuz oluyordu. leeds united 67. dakika'da yine bir köşe atışında yine eric bakke'nin kafasıyla beraberiliği bulsa da ilk yarıda yarattığı rüzgarı yaratamamıştı...
kah taffarel'in zaman geçirip sarı kart görmesiyle, kah oyuncu değişiklikleriyle, kah leeds'in etkisiz doldur boşaltlarıyla kalan 25 dakikayı da kazasız belasız atlattık. galatasray yine türk futbolunda kimsenin yapmadığını yapmış, bir ilke daha adını yazdırmayı başarmıştı.
bir ay sonra yeni bir ilke daha imza atarak taçlandıracaktı bu yürüyüşünü...
(bkz: haykırıyorum bağırıyorum sevinçten çıldırıyorum)
(bkz: galatasaray finalde)
(bkz: tarihte bugün)
bonus track:
(bkz: ercan taner hagi desene)