• 1091
    fenerbahçe stadının yaninda lise var ya ; ben o lisede 3 sene okudum. saraçoğlu ile o dönem az bakışmadık. bu maç oynandığı zaman saracoglu'na gidip orada radyodan maçı dinleyeceğim , bedenende orada bulunarak destekleyeceğim demiştim.hem de geçmişi bir anarım bu bahane ile. neyse maç saati yaklaşıyor, bindim minibüse. ziverbeyde indim. liseyi bitirdiğimden beri bu yolu kullanmamıştım. eskinin ziverbey köşkü günümüzün müjdat gezen'in okulunun bulunduğu sokaktan girdim. zaman buralara da dokunmadan geçmemiş. kendi kendime acaba burada alt geçit duruyor mu diyorum. neyse ki hala yerinde.yürüdükçe stattan yükselen sesleri duyuyorum. taktım kulakligimi açtım radyoyu. istiklâl marşı okunuyor. hem dışardan, hem kulaklıktan dinliyorum. stadın arkasına geldim. karşıya geçtim. inanılmaz bir alkol kokusu. yürümeye devam ediyorum. stadın gürültüsünden radyodaki anlatımı duyamıyorum. iyi başlamışız maça. stadın önüne geliyorum devam edebilmek için aramadan geçiyoruz. stadın önünde fenerbahceliler bekliyor. bir mekana oturmak için etrafa bakıyorum cafe tarzı .kafama uygun bir yer yok. zaten gürültüde maçı da dinleyemiyorum. mekanlarda, dışarıda oturan fenerbahceliler ya tabletten, ya da cep telefonundan maçı izliyorlar. dedim burada olmayacak. en iyisi sen devam et. alexi de geri bıraktım. kuşdili caddesine geldim. orada ki merdivenlerden nazım hikmet kültür merkezinin olduğu sokağa giderken bizim marcao penaltı yaptırdı. içimden acaba stadın orda mi kalsaydım diyorum. sanki penaltı benim yüzünden olmuş gibi.. krause penaltıyı gole çeviriyor. orada bir cafeye oturuyorum , çay içiyorum. maç 1-0 aleyhimize devam ediyor. ilk yarının sonlarına geliyoruz. kendi kendime acaba maçın devamını dinlemek için eve mi gitsem, yoksa burada mi kalsam diye düşünüyorum. cafeden kalkıyorum. geldiğim yoldan geri dönmeye karar veriyorum. eğer galatasaray ilkyarı bitmeden gol atarsa kadiköyde kalmaya, atmasa eve gitmeye karar veriyorum. ne ilginçtir ki merdivenleri çıkarken gol yediğimiz yerde, indiğim zaman gol attıyoruz. tesadüf mü bilmiyorum.:)) mecbur gol atınca kadiköyde kalıyorum. istikamet bahariye caddesi. devre arası penguen'e gidip orada oturmaya karar veriyorum. maç başlıyor. bir türlü gol gelmiyor. geldiğim yoldan eve gitmeye karar veriyorum. maçın bitimine yakın stadın orada olacağım. yolda durup maç başlığına "hadi artık" yazıyorum eş zamanlı olarak lehimize penaltı kararı veriliyor. içimde acaba penaltı gol olacak mı? o mahsus kader değişecek mi? alpay bunu kurtarır mı ? düşünceleri dönüyor. neyse ki falcao penaltıyı gole çeviriyor. 21 yıldır sadece kadıköyde sadece 18 dakika önde olmuşuz. acaba bu önde olma durumu devam eder mi diyorum. alex'in heykelini geçiyorum. yerde kaldırımdaki bir yazı gözüme ilişiyor. beton üzerinde galatasarayı simgeleyen gs ve altında 4 yıldız. gülümsüyorum ve bu sefer olacak diyorum ve fotoğrafını çekiyorum. stadın önüne geliyorum. kaldırımda oturan fenerbahçeli taraftarları görüyorum, bir şekilde maçı izliyorlar. üzgün ve endişelilerdi. gerçekten ama gerçekten onlara üzüldüm çünkü çocuklarda vardı. içimden bir ara acaba maç berabere bitse mi diye geçirdim. neyse stadın arkasına geldim. maça uzatma dakikaları verildi. tam 10 dakika, of ki of. benim hesap şaştı tabi. neyse yavaş yavaş yürümeye devam ettim. bir duvarın üstüne oturdum ve maçın bitmesini beklemeye başladım. mehmet ekicinin firikik vuruşu derken bizim henry fişi çekti ve ben de derin bir oh çekip yola devam ettim. sağımda, solumda fenerbahçeliler. durağa geldim, otobüse bindim. fenerbahçeliler ersun yanal'a sallıyorlar. biri dedi ki " bunlar 24 puandan gelip, şampiyon olursa en çok bu koyar". neyse bu da böyle sıradan bir gündü.önemli olan şampiyon bitirmek. acaba bunları yapmasaydım sonuç yine aynı olur muydu? bugün 25 şubat, sabahattin ali 113 yaşında. iyi ki de doğdun.
App Store'dan indirin Google Play'den alın