163
açıkçası bu maç için, karşı takımın zaafları, bizim zaaflarımız, hocaların taktik teknik becerileri vs gibi konularda kafa yormayı 22.04.2006 tarihindeki maçtan sonra bıraktım.. şampiyonluğa giderken ve formdayken o maçı 4-0 kaybetmiştik. bu arada maç sonunda şampiyon olacağımıza dair de zerre ümitsizliğe düşmemiştim.. hadi bu maç oyun olarak ezildiğimiz maçtı. sonraki dönem de oynan hiçbir maçta şans yanımızda olmadı... sneijderli, drogbalı, baroşlu, keitalı kadrolar ile de gittik ama sonuç galibiyetsizlik olarak devam edip bugünlere kadar geldi... futbol şansı ve hakem hiç yanımızda olmadı... baroş'un üst direkten dönen topu mesele gol olabilirdi. hani diyorum 21 sene de bir denk gelir olurdu o da olmadı..pinonun topunun üstüne oturup çizgiden dışarı fırlatan gökhan gönül, maicon'un direkten dışarı giden frikiği ve ayağını yere vuran ciğercininkiler de cabası.. karşının takımının stadı sadece ve sadece o maçta hınca hınç dolup, sadece ve sadece o maçta tükürükler saçarak sahaya hükmetiyor... ellerinde kalan tek kale... herhangi bir kahve muhabbetinde, 22 şampiyonluk uefa kupası ve süper kupa gibi başarılarımız konuşulduğunda, tek söyleyebilecekleri şey bu işte.. 21 senedir yenemiyorsunuz bizi sahamızda amaaaa.. tek eğlenceleri bu.... tabi bu da yayıncı kuruluşun maçı pazarlama sloganı ''o sene bu sene mi ? '' kendilerin 30 sene türkiye kupasını almadıkları dönemin pazarlama politikası gibi.. hele ki şu son iki hafta hakemlere veryansın ettiklerini düşününce bu maçı yönetecek yan hakemin lehimize taç verirken bayrağının titreyeceğini düşünüyorum.. orta hakem ve var hakemi için zaten zerre lehimize bir karar beklemiyorum.. kısaca bu maçlar diğer bütün faktörlerin sabit kaldığı maçlar değil.. iş artık büyü var'a kadar gitti. evet artık yeni büyü tavuk bacağı vs deği, var... (video assistant referee)..