2803
en büyük avantajları dursun özbek gibi tarihin en rezil yönetiminden sonra gelmeleridir. yönetimin işi, yetki verdiği teknik adamın kararlarını uygulamak eğer başarısızlık varsa hesap sormaktır. hele ki yetki verdiğiniz teknik adam fatih terim ise aksi düşünülemez. davulu fatih hocanın boynuna asayım tokmak benim elimde olsun dediğin anda yetki verdiğin “elemanının” yetki alanına tecavüz etmişsin demektir. arda turan transferi özelinde konuşursak şahsi olarak transfere karşıyım, futbolcunun temsil ettiği tüm değerlere de aynı şekilde karşıyım. ama kurumsal işleyişte futbolla ilgili her konuda son kararı yetki verdiğin efsanen/elemanın fatih terim vermelidir. vurgulamak istediğim nokta ülkemizde yöneticiler bi noktada egolarına sürekli yenik düşüyorlar. korkum, arda turanla ilgili işleyişin yol olması, sürekli yetki tecavüzüne girişilmesi. futbol popüler bi alan, her yönetici her başkan bu konuda söz sahibi olmaya, basına konuşmaya, futbol üzerinden prim yapmaya bayılıyor. fatih terim basın toplantısında bu yolun önünü kapattı, yönetim bu durumu sindiremeyebilir, tehlike de burada başlıyor zaten.
yönetim uefadan ceza almamakla övünürken, fatih hoca olmasa tudorlu sezonda zaten şampiyonlar ligine gidemeyeceğimizi göz önünde bulundurmalı, üstelik ndiaye satılıp o dönemki takımın çöplerinden donk ile başardı bunu. ertesi sezon yaşananları hatırlayalım, yarım devre forvet almayı beceremeyen sözleşme durumu riskli olduğu halde aylarca modeste peşinde koşan, sonra durumu riskliydi alsak galatasaray zarar görürdü diye pişkinlik yapan yine bu yönetimdi. riskli sözleşme durumu koskoca yaz transfer döneminin son günü belli oldu sanki. bu rezaletten sonra ara transferin ilk gününde forvetin geleceğini, imzaların zaten atılmış olduğunu taraftar olarak düşünürken, son güne kadar kadar alan, pato rezilliğiyle devam ettiler. son gün 13 milyonluk diagne kazığıyla da tüy diktiler. bu rezillikler, beceriksizlikler zaten kongrede eli güçlü olmayan yönetimi götürürdü, kulübün teknik direktörlük koltuğunda oturan “elemanı” yarım sezon forvetsiz yarım sezon da diagne gibi bi psikopatla takımı tekrar şampiyon yaparak yönetimin rezilliğini kapattı. hatta bu beceriksizliklerine ve hocayı zor durumda bırakmalarına rağmen, yönetim ibra edilmediğinde de hoca çıktı keşke yetkim olsaydı da kurulda konuşabilseydim diyerek yönetime zor günlerinde destek oldu.
herkesin ama en çok kendilerinin övdüğü ekonomik başarılar da bu ölümcül hatalara rağmen elemanın takımı şampiyon yapmasıyla sağlanan şampiyonlar ligi gelirleriyle mümkün oldu. kendimizi kandırmayalım, yarın şampiyon olamazsak şampiyonlar ligine gidemezsek yine yüzlerce milyon zarar açıklayacağız. bizden önce bjk ekonomik olarak uçuyordu basına göre fikret başkan efsaneydi, rivayı satın alıyorlardı, bugün biz uçuyoruz, onlar iflas ediyor. şampiyonlar ligi gelirlerinin ilüzyonundan kurtulmalıyız. ekonomik başarının, futboldaki şampiyonluğa bağlı omadığı gün yönetim başarılıdır. şu an için böyle bi durum yok.
sonuç olarak, arda turan konusunda yönetim ve başkan bi karar verdi. karar arda turan özelinde doğru, ama futbol şubesinin işleyiş prensipleri açısından yanlış, çünkü kararları teknik adam vermeli. yönetimin ve başkanın son kararı ben veririm egosu arda turan özelinde kalmaz, diğer konularda da devam ederse tehlikeli bi yola gireriz. yönetimden özellikle yusuf bey ve başkan popüler olmanın, gündemde kalmanın, sosyal medyada etkileşim almanın tadını aldı. bunu bazılarının özellikle işler iyi giderken güvenlik kamerasına bile açıklama yapmasından anlayabiliyoruz. daha fazla ön planda olmalarının önündeki engel de şu anda fatih terim. umarım bu yanlışa düşmezler ve geçmişte olanlardan ders alırlar.
ünal aysal da ilk geldiğinde futboldan anlamam ama futboldan anlayandan anlarım diyerek hocayı getirdi başarılar geldi. sonra ne zamanki zihniyeti sneijderi de alırım, oynatacak hocayı da alırım çünkü en doğrusunu ben bilirim ben başkanım benim dediğim olur son sözü ben söylerim zihniyetine evrildi, kulübün altına o zaman dinamit koydu. ali dürüstü, albayrakı erken seçimle saf dışı bırakarak başlanan süreçte ne hoca kaldı ne aysal.
demem o ki nasıl sneijder transferi doğruysa, arda transferinin olmaması da doğru. ama bu iş burda kalmazsa her konuda son sözü ben söylerim, en doğruyu ben bilirim zihniyetine evrilirse, hocayı küstürür takımdan ayırırlarsa o koltukta 3 ay oturamaz, kaçacak delik ararlar.
yönetim uefadan ceza almamakla övünürken, fatih hoca olmasa tudorlu sezonda zaten şampiyonlar ligine gidemeyeceğimizi göz önünde bulundurmalı, üstelik ndiaye satılıp o dönemki takımın çöplerinden donk ile başardı bunu. ertesi sezon yaşananları hatırlayalım, yarım devre forvet almayı beceremeyen sözleşme durumu riskli olduğu halde aylarca modeste peşinde koşan, sonra durumu riskliydi alsak galatasaray zarar görürdü diye pişkinlik yapan yine bu yönetimdi. riskli sözleşme durumu koskoca yaz transfer döneminin son günü belli oldu sanki. bu rezaletten sonra ara transferin ilk gününde forvetin geleceğini, imzaların zaten atılmış olduğunu taraftar olarak düşünürken, son güne kadar kadar alan, pato rezilliğiyle devam ettiler. son gün 13 milyonluk diagne kazığıyla da tüy diktiler. bu rezillikler, beceriksizlikler zaten kongrede eli güçlü olmayan yönetimi götürürdü, kulübün teknik direktörlük koltuğunda oturan “elemanı” yarım sezon forvetsiz yarım sezon da diagne gibi bi psikopatla takımı tekrar şampiyon yaparak yönetimin rezilliğini kapattı. hatta bu beceriksizliklerine ve hocayı zor durumda bırakmalarına rağmen, yönetim ibra edilmediğinde de hoca çıktı keşke yetkim olsaydı da kurulda konuşabilseydim diyerek yönetime zor günlerinde destek oldu.
herkesin ama en çok kendilerinin övdüğü ekonomik başarılar da bu ölümcül hatalara rağmen elemanın takımı şampiyon yapmasıyla sağlanan şampiyonlar ligi gelirleriyle mümkün oldu. kendimizi kandırmayalım, yarın şampiyon olamazsak şampiyonlar ligine gidemezsek yine yüzlerce milyon zarar açıklayacağız. bizden önce bjk ekonomik olarak uçuyordu basına göre fikret başkan efsaneydi, rivayı satın alıyorlardı, bugün biz uçuyoruz, onlar iflas ediyor. şampiyonlar ligi gelirlerinin ilüzyonundan kurtulmalıyız. ekonomik başarının, futboldaki şampiyonluğa bağlı omadığı gün yönetim başarılıdır. şu an için böyle bi durum yok.
sonuç olarak, arda turan konusunda yönetim ve başkan bi karar verdi. karar arda turan özelinde doğru, ama futbol şubesinin işleyiş prensipleri açısından yanlış, çünkü kararları teknik adam vermeli. yönetimin ve başkanın son kararı ben veririm egosu arda turan özelinde kalmaz, diğer konularda da devam ederse tehlikeli bi yola gireriz. yönetimden özellikle yusuf bey ve başkan popüler olmanın, gündemde kalmanın, sosyal medyada etkileşim almanın tadını aldı. bunu bazılarının özellikle işler iyi giderken güvenlik kamerasına bile açıklama yapmasından anlayabiliyoruz. daha fazla ön planda olmalarının önündeki engel de şu anda fatih terim. umarım bu yanlışa düşmezler ve geçmişte olanlardan ders alırlar.
ünal aysal da ilk geldiğinde futboldan anlamam ama futboldan anlayandan anlarım diyerek hocayı getirdi başarılar geldi. sonra ne zamanki zihniyeti sneijderi de alırım, oynatacak hocayı da alırım çünkü en doğrusunu ben bilirim ben başkanım benim dediğim olur son sözü ben söylerim zihniyetine evrildi, kulübün altına o zaman dinamit koydu. ali dürüstü, albayrakı erken seçimle saf dışı bırakarak başlanan süreçte ne hoca kaldı ne aysal.
demem o ki nasıl sneijder transferi doğruysa, arda transferinin olmaması da doğru. ama bu iş burda kalmazsa her konuda son sözü ben söylerim, en doğruyu ben bilirim zihniyetine evrilirse, hocayı küstürür takımdan ayırırlarsa o koltukta 3 ay oturamaz, kaçacak delik ararlar.