89
çocukluğumda ali sami yen stadyumu yeni açık üst, ergenliğimde eski açık, yetişkinliğimde kapalı üst tribünü’nde yer alarak üzerine birkaç kelam etmek istediğim topluluk.
öncelikle hayatın her alanında değişim kaçınılmazdır. bu değişimlerin olumlu mu yoksa olumsuz mu olduğu kişiden kişiye ve hayat görüşünüze göre değişir. tribünde aktif olarak bulunduğum yıllarda, 90 dakika bağırarak ve çevremdekileri de bağırmaya teşvik ederek çok iyi bir taraftar olduğumu, çekirdekçi taraftar diye adlandırılanların ise gereksiz, kötü taraftar olduğunu düşünüyordum. dönemin şartlarına göre bu düşüncem belki doğru olsa da endüstriyelleşen futbolla birlikte ekonomik güç en önemli unsur olmuştur. gol diye bile bağırmasa bilet parası ödeyip maça gelen kişi artık çok değerlidir. kaldı ki 90 dakika aynı tempoda bağırmaktansa takımı ayağa kaldırma, rakibi ve hakemi etkileme adına anlık ve tüm stad eşliğinde yüksek sesli reaksiyon verilmesinin maçların gidişatına daha etkili olduğunu düşünmekteyim. kastettiğim şeyin ne kadar önemli olduğu, basketbol ve voleybol gibi salon sporlarında ne kadar işe yaradığı aşikardır. kişi başı maça gitme maliyetinin yol,yemek giderleriyle beraber asgari ücretin 1/10’una denk geldiği ülkemiz ekonomik şartlarında lütfen bu kitleyi artık ötekileştirmeyelim. takım, arzulanan hırslı,istekli ve göze hoş gelen futbol oynamaya başladığında çekirdekçisi,instagramcısı,tiktokçusu zaten kayıtsız kalamayarak takıma tezahürat desteğini de verecektir.
öncelikle hayatın her alanında değişim kaçınılmazdır. bu değişimlerin olumlu mu yoksa olumsuz mu olduğu kişiden kişiye ve hayat görüşünüze göre değişir. tribünde aktif olarak bulunduğum yıllarda, 90 dakika bağırarak ve çevremdekileri de bağırmaya teşvik ederek çok iyi bir taraftar olduğumu, çekirdekçi taraftar diye adlandırılanların ise gereksiz, kötü taraftar olduğunu düşünüyordum. dönemin şartlarına göre bu düşüncem belki doğru olsa da endüstriyelleşen futbolla birlikte ekonomik güç en önemli unsur olmuştur. gol diye bile bağırmasa bilet parası ödeyip maça gelen kişi artık çok değerlidir. kaldı ki 90 dakika aynı tempoda bağırmaktansa takımı ayağa kaldırma, rakibi ve hakemi etkileme adına anlık ve tüm stad eşliğinde yüksek sesli reaksiyon verilmesinin maçların gidişatına daha etkili olduğunu düşünmekteyim. kastettiğim şeyin ne kadar önemli olduğu, basketbol ve voleybol gibi salon sporlarında ne kadar işe yaradığı aşikardır. kişi başı maça gitme maliyetinin yol,yemek giderleriyle beraber asgari ücretin 1/10’una denk geldiği ülkemiz ekonomik şartlarında lütfen bu kitleyi artık ötekileştirmeyelim. takım, arzulanan hırslı,istekli ve göze hoş gelen futbol oynamaya başladığında çekirdekçisi,instagramcısı,tiktokçusu zaten kayıtsız kalamayarak takıma tezahürat desteğini de verecektir.