2066
takımımızdaki teknik direktörlük döneminin kısa sürmüş olması ve sonrasındaki anadolu takımları ile olan teknik direktörlük deneyimlerinde çarpıcı bir başarı elde etmiş olmaması nedenleriyle kimi taraftarlarımız tarafından gelecekteki hipotetik bir teknik direktör ihtiyacı durumunda galatasaraya uygun görülmeyen, savaşçı ve yılmaz karakteri ile "büyük kaptan" lakabını sonuna kadar haketmiş gerçek anlamda efsane futbolcumuz.
yukarıda belirtilen görüşe karşı bülent'in galatasaray'da ikinci bir teknik direktörlük şansını hakettiğini düşünüyorum: herşeyden önce galatasaray altyapısından yetişip futbolu bırakana kadar sadece takımımızda oynamış olması nedeniyle gerçek bir galatasaraylı ve galatasaray değerlerini belki de yeni futbolculara en iyi anlatabilecek olan kişi bülent. bunun yanında, çoğumuzun hemfikir olduğu artık oyuncu yetiştiren bir kulüp olmamız gerektiği düşünüldüğünde de altyapıda yetiştirilecek veya genç yaşta transfer edilecek futbolcularla bu özelliği nedeniyle en iyi iletişim kurabilecek kişi bülent olabilir.
ayrıca bülentin çarpıcı başarı elde etmiş olmaması değerlendirilirken çalıştırdığı karabükspor, antalyaspor gibi takımların ekonomik olarak batık takımlar olduğunun dikkate alınması gerekir. bu açıdan bu takımlar kimilerince bülent'ten daha başarılı görülen okan buruk'un çalıştırdığı ama arkasındaki siyasi iktidarın desteği ve devre arasında 7-8 transfer yapabilecek ekonomik gücü olduğu göz ardı edilen çaykur rizespor ile bir tutulmamalı. kaldı ki geçen yıl antalyaspor son hafta ligi beşinci bitirip avrupa kupalarına gidebilirdi.
aynı şekilde galatasaraydaki 2009 yılındaki teknik direktörlük deneyiminin çok başarılı olmaması üzerinde de fazla durulmamalı çünkü o tarihte hem teknik direktör olarak çok deneyimsizdi hem de o günden bu zamana 10 yıl geçti ve bülent çok önemli deneyim kazandı.
son olarak oynattığı oyunun defansif olduğu argümanına karşı da bir şeyler söylemek gerek: doğru, defansif bir oyun gördük şu ana kadar çalıştırdığı anadolu takımlarında ama bu demek değil ki galatasaray'da çalışırsa aynı şekilde tamamen kapanan bir futbol oynatmaya çalışacak. sanmıyorum ki bülent böyle bir şey hayal etsin büyük galatasaray kaptanı olarak. ayrıca, eğer yetiştirici bir kulüp olmayı ve futbolcu satarak ekonomik açıdan düze çıkmayı hedefliyorsak avrupa kupalarında istikrarlı bir şekilde çeyrek finaller görmeye başlamak için kendimizi dev aynasında görmeyi bırakıp birazcık defansif oynamayı da kabul etmemiz gerekir.
yukarıda belirtilen görüşe karşı bülent'in galatasaray'da ikinci bir teknik direktörlük şansını hakettiğini düşünüyorum: herşeyden önce galatasaray altyapısından yetişip futbolu bırakana kadar sadece takımımızda oynamış olması nedeniyle gerçek bir galatasaraylı ve galatasaray değerlerini belki de yeni futbolculara en iyi anlatabilecek olan kişi bülent. bunun yanında, çoğumuzun hemfikir olduğu artık oyuncu yetiştiren bir kulüp olmamız gerektiği düşünüldüğünde de altyapıda yetiştirilecek veya genç yaşta transfer edilecek futbolcularla bu özelliği nedeniyle en iyi iletişim kurabilecek kişi bülent olabilir.
ayrıca bülentin çarpıcı başarı elde etmiş olmaması değerlendirilirken çalıştırdığı karabükspor, antalyaspor gibi takımların ekonomik olarak batık takımlar olduğunun dikkate alınması gerekir. bu açıdan bu takımlar kimilerince bülent'ten daha başarılı görülen okan buruk'un çalıştırdığı ama arkasındaki siyasi iktidarın desteği ve devre arasında 7-8 transfer yapabilecek ekonomik gücü olduğu göz ardı edilen çaykur rizespor ile bir tutulmamalı. kaldı ki geçen yıl antalyaspor son hafta ligi beşinci bitirip avrupa kupalarına gidebilirdi.
aynı şekilde galatasaraydaki 2009 yılındaki teknik direktörlük deneyiminin çok başarılı olmaması üzerinde de fazla durulmamalı çünkü o tarihte hem teknik direktör olarak çok deneyimsizdi hem de o günden bu zamana 10 yıl geçti ve bülent çok önemli deneyim kazandı.
son olarak oynattığı oyunun defansif olduğu argümanına karşı da bir şeyler söylemek gerek: doğru, defansif bir oyun gördük şu ana kadar çalıştırdığı anadolu takımlarında ama bu demek değil ki galatasaray'da çalışırsa aynı şekilde tamamen kapanan bir futbol oynatmaya çalışacak. sanmıyorum ki bülent böyle bir şey hayal etsin büyük galatasaray kaptanı olarak. ayrıca, eğer yetiştirici bir kulüp olmayı ve futbolcu satarak ekonomik açıdan düze çıkmayı hedefliyorsak avrupa kupalarında istikrarlı bir şekilde çeyrek finaller görmeye başlamak için kendimizi dev aynasında görmeyi bırakıp birazcık defansif oynamayı da kabul etmemiz gerekir.