• 91
    bir büyük galatasaray aşığı. galatasaray'ımızın efsane amigosu. dünyada “ galatasaray benim her şeyim.” deyip bu konuda yemin etse başı ağrımayacak bir avuç insandan biridir. gelecek nesillere galatasaray'ı anlatırken bir bölüm de şevki abi’ye ayrılmalıdır. sarı kırmızıya duyduğu büyük aşk onun hayatını özel yapmıştır. büyük aşkların olmazsa olmazı hüzün ise dönemindeki kulüp görevlilerinin ayıbı bize ve gelecek nesillere ise iyi bir derstir. ülke, takım fark etmez, vefa güzel şeydir.
    şevki abi’nin uefa kupasını ve galatasaray’ın dünyanın en iyi takımı olduğunu görememesi bana hep ironik gelmiştir. bir filmde görsen “bu kadar hüzün, bu kadar aşk, bu yaşanmışlıklar hani lan katharsis ben bok gibi hissediyorum birader.” deyip yönetmene saydırmanıza neden olabilirdi. peki, gerçekten öyle miydi? şevki abi kupayı aldığımızı dünya gözüyle görememiş olabilir ama dünyanın en iyi takımı onun için her zaman galatasaray’dı. bunu görmesi için galatasaray’ın o listenin zirvesine çıkmasına, çıkarken listedeki çoğu takımı yenmesine de gerek yoktu. o zaten her gün bunu bilerek galatasaray’ı daha çok seviyor mağlubiyetlerde bu takımın mağlubiyetine ağlıyordu. aslında buradan bakınca onun her gün galatasaray’ı andıran her şeye selam vermesi çok da garip gelmemeye başlıyor. biz ise sadece şampiyonluklardan sonra takımımızı selamlar olduk, ellerimizi ise havaya sevinçten değil mağlubiyetlerden sonra suçluyu göstermek için kaldırıyoruz. keşke maça gidebilen bir genç aslan, şevki abi’yi de hatırlamak, onurlandırmak adına elini şevki abi gibi kaldırıp takımı selamlasa, hem tribünde ışık şovundan başka bir olayımız hem de belki şevki abi’nin de unutulmamasına çok sevdiği tribünlerde her zaman yaşamasına katkısı olur. bence hala galatasaray bu selamı hak ediyor.
App Store'dan indirin Google Play'den alın