• 22721
    son dönemde beklenen galatasaray kimliğinden oldukça uzakta, umursamaz, mücadele gücü zayıf, ruhsuz futbol oynayan takım.

    galatasaray deyince akla ofansif futbol gelir, güzel oyun gelir. şampiyon olamadığımız senelerde bile oldukça güzel oyunlar ortaya koymuşuzdur her zaman. ancak son 2 sezon ve bu sezonun başlangıcı ile birlikte sürekli olarak bireysel oyuncu kalitesiyle maç kazanan, düzenli olarak işleyen bir sistemi olmayan takım hüviyetine büründük. bunda her ne kadar bireysel olarak çok kötü oyuncular olmasa da, takım oyunu kavramından veya profesyonellikten uzak oyuncuların, takımda, olması gerekenden fazla sayıda olmasının da etkisi vardı. ek olarak ffp süreçlerinden dolayı sürekli olarak belli kısıtlar altında olmamız da diğer sebeplerden bir tanesi.

    peki bu süreçte neler oldu? 2 lig, 1 türkiye kupası, 1 süper kupa kazandık, bununla birlikte de mali anlamda artıya geçtik, ciddi gelir seviyesine ulaştık. bu noktada en kötüsü başarılı geçen sürecin ardından elimizdeki değerleri paraya çeviremedik. örneğin şampiyonluğumuzda başrol oynayan oyunculardan birisi kiralıktı, diğerleri ise gitmek istemedi veya göndermedik, dolayısıyla da takımı düşük transfer bütçesi ile kurmak zorunda kaldık ve bu noktada da maksimum kaliteli oyuncu transferini gerçekleştirebilmek için de kiralık formülüne yöneldik.

    galatasaray takımı herhalde 2000 yılından bu yana hiç bir zaman tam anlamıyla güven veren bir takım olmamıştır, buradaki kastım her mevki tam olsa bile kesinlikle bir mevkide eksiklik vardır, 2 yıl önce sol bek, 1 yıl önce santrafor olmaması gibi. ya da 2006 yılında yokluktan alt yapı bekleriyle oynamamız ya da 2008 yılında kaleci yokluğundan o bölgede rotasyon yapmamız gibi. bu seneye de tartışılan bek oyuncuları ve stoper tandemi ile girdik. gerçi bu bölgeler tam olsa bu kez kanatlarımız eksik diyecektik. onun dışında ise baktığımızda gerek orta saha gerek kanat bölgesi gerek santrafor hattı gerek de kalede çok güzel bir rotasyon oluşturduk hatta baktığımız zaman defans hattı da fena sayılmaz.

    gel gelelim sezona çok kötü başladık. her ne kadar konya ve malatya maçları çok ucuz hatalardan, denizli maçı da kaçan penaltı ve gereksiz kırmızı karttan dolayı olsa da bu sene muhtemel rakibimiz olacak suyun karşı yakası bu süreçte 3 önemli maçından 5 puan çıkartarak bizden daha zor bir fikstürde olmasına rağmen 2 puan daha fazla topladı. avrupa'da oynamıyor olmaları ve oyuncularının form durumlarının kötü olmamasından dolayı da bizden daha avantajlılar çünkü aynı koşullarda değiliz, sakatlıklar, cezalar ve maç temposu eksiklikleri varken bir taraftan şampiyonlar ligi'nde bir taraftan ligde maça çıkıyor diğer taraftan da federasyonun yaptığı ayak oyunlarıyla uğraşıyoruz. hocamızın da cezalı olması ve bu süreçte değil gol atmak, pozisyona zor giren bir görüntü vermemiz ise diğer olumsuz durumlar.

    takımın potansiyeli çok yüksek, maç içinde dahi 2-3 farklı formasyonu oynayabilecek ve bu konuda yeterliliğe sahip oyuncu profillerine sahibiz ancak bence şu bariz bir gerçektirki biz 4-3-3 dizilimini kullanarak, pas oyununu dengeli şekilde becerebilecek bir takım değiliz, olamayız da. bu takım bu oyunu oynamayı denedikçe nzonzi ile hücum hattı arasındaki geniş boşluklar devam edecek, takım kopuk olduğu için takımın bu şartlarda birbirine yakın oynamaya çalışması ise bu kez hücumda çoğalamama problemini doğuracak çünkü ilerde top alamayan oyuncular geri geldikçe kaleden uzaklaşacağız, dolayısıyla da rakip yarı sahada hızlı top döndüremiyor oluşumuzdan dolayı da amaçsız bir pas oyunu oynayan bir takıma dönüşeceğiz.

    fatih terim konusunda açık konuşayım, hocayı severim, saygı da duyarım, galatasaray tarihinin en önemli figürlerinden biridir ancak egosunun kendisine kattığı olumlu yönler olsa da onun daha yüksek seviyelere çıkmasını engelleyen bir parçası olduğunu da düşünüyorum. en basiti yardımcı konusu, ne hasan şaş ne ümit davala ne de levent şahin'e kimse güvenmiyor hatta onu da geçtim, bir çok galatasaray taraftarı, futbol takımına teknik/taktik anlamda katkılarının da olmadığını düşünüyor. bu noktaya nasıl gelindi, hoca ne zaman cezalı olsa takım sıkıntı yaşadı, yanlış oyuncu değişiklikleri yapıldı ve çok fazla puan kaybettik. özellikle levent şahin'in malatya ve fenerbahçe maçları sonrasında yaptığı açıklamalar gerçekten akıl alır gibi değildi. bir diğer konu oyuncu tercihleri ve formasyon. örneğin uzun süredir kendime şunu soruyorum : "belhanda galatasaray için gerçekten bu kadar önemli mi?" , daha doğrusu bu takım 4-3-3 oynamak zorunda mı? belhanda'yı yetenekli bir oyuncu olarak görsem de laubali olduğunu, bununla birlikte de takıma verdiği katkının düşünüldüğü kadar da olmadığını düşünüyorum. dolayısıyla eldeki kadroyu dikkate aldığımda takımın daha iyi performans gösterecek dizilişinin de şu şekilde olacağını düşünüyorum :

    ------------muslera------------------

    mariano---luyindama---marcao---nagatomo

    feghouli---nzonzi----lemina--------belhanda

    ----------------falcao +1------------------------

    buradaki +1 arayış olacak, o bölgeye belirli maçlarda seri gelebilir, belirli maçlarda babel, andone veya adem gelebilir zira bu gol bulma isteğimiz ve gerekliliğine göre de değişecektir zira tek değişiklikle farklı formasyona geçiş imkanı da tanıyacaktır hatta emre mor'un oyuna dahil olmasıyla asimetrik yapıda bir formasyona da dönüşebilecektir, defansa donk'un alınmasıyla 3-5-2 de olabilecektir dolayısıyla bir çok farklı formasyona geçişi de çok ufak dokunuşlarla sağlayacaktır. bu yapıda oynayabilirsek eğer defans ve hücum hattı arasındaki geniş boşlukların da azalacağını düşünüyorum, topu ileri taşımak daha doğrusu topu ilerde tutup skor üretmek adına farklı varyasyonlar deneyebilmek mümkün kılınacaktır. bu takımın en temel eksiği de tempolu, sürekli gidip gelen bir bek oyuncusu olacaktır, bu eksiklik de devre arası feghouli veya belhanda'nın satılmasıyla çözülebilir, ikisi de 30 yaşına geldi ve artık ikisi de ederlerinde gelen her teklifte gönderilmeliler. yerlerine de formasyona uygun bek ve kanat oyuncuları alınabilir, bu mümkün olacaktır.

    söylediğim gibi şu an oynanan daha doğrusu oynanmaya çalışılan oyunu görüyorum ve çok iyi anlıyorum ki oynayabilsek evet kimse önümüzde duramaz bunu da görüyorum ama bu oyun için aldığımız risk, bu sene şampiyon olamazsak seneye farklı sorunların doğmasına yol açabilir o yüzden bu kadar kiralık oyuncunun olduğu, tempo sorunu olan, yaşlı bir takımda her zamanki gibi kısa vadede başarıyı getirecek yapıda ısrarcı olunması gerektiği düşüncesindeyim.

    umarım dediğim gibi veya farklı bir şekilde takım toparlar ve yine şampiyon oluruz, hep diyoruz da bu sefer farklı, "bu şampiyonluk en önemlisi."
App Store'dan indirin Google Play'den alın