• 505
    "gittikçe daha iyi olacak bir takımın sinyallerini verdi galatasaray" diyordu fatih terim, belçika deplasmanında 0-0 biten maçın ardından sıcağı sıcağına yayıncı kuruluşa. paris saint germain, real madrid ve brugge'li grubun ilk maçında dış sahada falcao ve lemina gibi takımla daha ikinci maçına çıkan oyunculardan oluşan onbirle sahada boy gösteren galatasaray hiç de yabana atılmayacak bir oyunla, topa rakibinden daha fazla hakim olarak hanesine bir puan yazdırarak istanbul'a dönüş hazırlıklarını yapıyordu bu yazıyı yazarken...

    şampiyonlar ligi müziği çalarken gökte güneşi görmek pek de aşina olmadığımız bir durumdu ama uefa'nın yeni formatı gereği stad ışıkları ancak maçın ikinci yarısı yeşil zemini aydınlatabildi de bu organizasyonda çok da garibimize gitmeyen şekilde ev sahibi oyuna baskılı başladı. pozisyon da buldu muslera'nın kalesinde mavi-siyahlı takım ama onuncu dakikadan sonra tribünlerden gelen "saldırın, saldırın, saldırın" tezahüratı eşliğinde galatasaray ipleri eline alıp, rakibi oyunu kendi sahasında kabul etmeye zorluyordu. topu bizimkilere bırakmak belki de belçikalıların taktiği de olabilirdi zira diagne'nin oyuna girdiği 73. dakikaya kadar gol atmak için tek yaptıkları marcao ve luyindama'nın arkasına atacakları uzun toplarla forvetlerini buluşturmaktı. kısmen bu planları tuttu ama topu üç direk arasından geçirme konusunda beceriksizdiler, ya da başka bir ifadeyle muslera kalesinde oldukça konsantreydi. özellikle maçın ikinci yarısında önce bonaventure'nin karşı karşıya "net" bir şutunu harika çıkaran uruguaylı eldiven, üç dakika sonra yine aynı oyuncunun altı pastan kafa vuruşunu harika bir refleksle çıkarırken, "bugün kale size kapalı" mesajı yolluyordu.

    ev sahibi bu iki net pozisyonu gole çeviremedi belki ama maçın en kritik pozisyonu babel'le galatasaray'dan geldi. dakikalar 30 gösterip, galatasaray rakip yarı sahaya iyiden iyiye yerleşmişken, savunmadan atılan uzun bir topta brugge defansının da hatasından yararlanan hollandalı oyuncu, kendisine has çalımlarla ceza sahası içinde önünü açınca kaleci mignolet'le karşı karşıya kaldı ve sert şutu kalecinin omuzundan döndü. "yaradana sığınıp sert vurmak" babel'in tarzıdır, böyle nice goller atmıştır ama bu pozisyonda keşke ayak içi plase ile "köşeyi görebilseydi"... neyse, canı sağ olsun, topun girmeyeceği varmış, üç dakika sonra ev sahibinin kontra atağında ricca'nın şutu da direkten auta giderken onların taraftarına bu defa saç baş yoldurdu...

    dakikalar ilerleyip seyircisine gol sevinci yaşatamayan, üstelik emre mor'un da oyuna girmesiyle kalesinde tehlikeli pozisyonlar görmeye başlayan brugge'ün hocası clement, ezeli rakipleri anderlecht'in elinden kaptıkları "tapusu" galatasaray'ın elinde olan diagne'yi oyuna aldı ve merkez santraforlu bir oyuna geçerek sistemini değiştirmek zorunda kaldı son 20 dakikada. bu değişiklik galatasaray'ın da işine yaradı zira diagne luyindama ve marcao arasında çok etkisiz kaldı ve beklenen gol gelmedi. onların tersine maçın son dakikalarında galatasaray, önce nagatomo'nun uzaktan çektiği şutla, sonra da falcao'nun kornerden gelen topa vurduğu kafa vuruşuyla az kalsın tabelayı değiştirebilecekti... ama olmadı...

    fatih terim'in belirttiği gibi bu oyuncular birlikte oynadıkça, maç temposu yakaladıkça isimlerine yakışır performanslar ortaya koyacaklardır. fransız nzonzi önceki maçlarda olduğu gibi yine görevini hatasız yapan topçuların başında yer alırken, maç eksiği olmasına rağmen lemina, belhanda'nın yokluğunu arattırmamaya gayret etti. hafta sonu kasımpaşa maçında da oynadığı kısa süre içinde yapacakları konusunda "ışıltılar" sunan lemina, brugge karşısında da fena değildi. seri de takıma alıştığını ve önümüzdeki haftalar orta sahanın yükünü çekeceğini gösterdi...

    biz maçın golsüz bittiğini zannedip, pijamaları giyip, yatmaya hazırlanırken, 90+30'da fatih terim, metin oktay'ın bir fenerbahçe maçında çaktığı vole ile ağları deldiği gibi "voleyle" uykularını yine kaçırıyordu "birilerinin"... mikrofon karşısına her geçtiğinde ağzından fatih terim ismini düşürmeyen fenerbahçe başkanı zat, bu kez de hocayı "sicili bozuk" diye tanımlarken, brugge maçının ardından yapılan basın toplantısında kendisine bu sözler hatırlatılınca, imparator şöyle cevap veriyordu: "merak ediliyorsa maçtan önce öğrendim. yani eğer hedef buysa... avrupa'nın en büyük futbol organizasyonunda burada olmayanlarla ilgili konuşmayalım isterseniz, rica ediyorum. sicilin parayla, nüfuzla, reklamla doldurulamadığı yerdeyiz çünkü. kimin ne dediğine dönünce bakacağız. değerse cevabını alacak herkes. cevabını vereceğiz. şimdiye kadar kim aldıysa herkes alacak. değer bulduğumuz şeyleri eğer gerekirse cevap vereceğiz. hiç kimse merak etmesin..."

    kaynak ve maçtan fotoğraflar:
    https://ultrasmovement.blogspot.com/...e0-0galatasaray.html
App Store'dan indirin Google Play'den alın