23
ikisini de izlemiş nesildenim, hatta hagi'yi de izlemiş nesildenim. kendi fikirlerimi, birkaç madde halinde sıralayayım;
1) lincoln, hagi'den sonra gördüğüm en yetenekli futbolcuydu diyebilirim. müthiş bir kabiliyet ve teknik vardı. fenerbahçe taraftarının haklı olarak yücelttiği alex'i, cebinden rahatlıkla çıkarabilecek kabiliyetteydi. fakat aidiyet duygusu ve disiplin sıfırdı. belhanda, yetenek olarak sınırlı bir oyuncu olmasına ve sorunlu bir kişiliği olmasına rağmen, işini yapan karakterde bir adam. çalışkan ve takımı kendisininmiş gibi sahiplenen bir yapıya sahip.
2) lincoln takım oyununa katkısı belli sınırlarda bir oyuncuydu. sazı eline aldığı zaman harikalar yaratabilirdi, ama o sazı eline aldırmakta meşakkatli bir işti. misal olarak deplasman maçı beğenmeyip, oynamadığı zamanlar dün gibi aklımda. belhanda ise takım oyununa katkısı üst düzey bir isim. oynamadığı maçlarda durumumuz ortada. nedeni ise kendi varlığından çok, takımın kazanmasını önemsiyor olması. boş kaleye bir pozisyonda iş garanti olsun diye gomis'e pas atmış bir adamdan söz ediyoruz.
3) lincoln karizmatik biri hiç olmadı. karizmadan kastım yakışıklılık değil. rakibin sertliğine karşı çabucak sinen naif bir yapıya sahipti. üzerine oynandığı zaman çok kolay sindirilebiliyordu. keza volkan örneğini hepiniz hatırlarsınız. ilk maçta volkan'dan dayak yeme korkusu oluştuğu için, 1 yıl sonraki bir kavgada kalenin yanına bile yaklaşamadı. yanlış anlamayın gitsin kavga etsin demiyorum. sadece nasıl sindiğine bir örnek olarak bu olaydan bahsediyorum. belhanda ise tam tersi bir yapıya sahip. bu arada volkan'da az anasının gözü değil. psikolojik baskıyı, kime nasıl uygulayacağını çok iyi biliyor.
4) lincoln takım arkadaşları tarafından pek sevilen bir kişilik değildi. çünkü benmerkezci bir futbolcuydu. kendini takımdan önemli görür, kendi isteklerini her şeyin üzerinde tutardı. bu yüzden hiçbir takım arkadaşıyla arası çok iyi olmadı. belhanda ise takım içinde sevilen biri.
şimdi belhanda'yı sevmeyen arkadaşlarımız için, birkaç söz söylemek istiyorum. arkadaşlar, çoğunuz belhanda'yı arap diye sevmiyorsunuz. bunu kabul edin. brezilyalı olsaydı aslan-kaplan, italyan olsaydı helal be sicilyanın çocuğu naraları atardınız(sevmeyen kesimden söz ediyorum). bakın ülkemizin ve geçmişte devletimizin araplarla sorun yaşadığı için, daha doğrusu dolaylı bir ihanet olduğu için arapları sevmemenizi anlıyorum. fakat bu adam mağrip. kuzey afrika arapları, türkler'e en sadık araplardır. ömer muhtar, osmanlı çekildikten yıllar sonra bile, italyanlar'a karşı direnişi sürdürmüş biri. bunlar orta doğu arabı değil ki orta doğu araplarını kendileri dahi sevmezler. lütfen şu ırkçı bakış açısını bırakın ve adamın hakkını verin. son 10 yılda bu ülkeye gelmiş en etkili ortasahalardan biri belhanda. eleştirin, kızın ama değerini de bilin.
edit: imla.
1) lincoln, hagi'den sonra gördüğüm en yetenekli futbolcuydu diyebilirim. müthiş bir kabiliyet ve teknik vardı. fenerbahçe taraftarının haklı olarak yücelttiği alex'i, cebinden rahatlıkla çıkarabilecek kabiliyetteydi. fakat aidiyet duygusu ve disiplin sıfırdı. belhanda, yetenek olarak sınırlı bir oyuncu olmasına ve sorunlu bir kişiliği olmasına rağmen, işini yapan karakterde bir adam. çalışkan ve takımı kendisininmiş gibi sahiplenen bir yapıya sahip.
2) lincoln takım oyununa katkısı belli sınırlarda bir oyuncuydu. sazı eline aldığı zaman harikalar yaratabilirdi, ama o sazı eline aldırmakta meşakkatli bir işti. misal olarak deplasman maçı beğenmeyip, oynamadığı zamanlar dün gibi aklımda. belhanda ise takım oyununa katkısı üst düzey bir isim. oynamadığı maçlarda durumumuz ortada. nedeni ise kendi varlığından çok, takımın kazanmasını önemsiyor olması. boş kaleye bir pozisyonda iş garanti olsun diye gomis'e pas atmış bir adamdan söz ediyoruz.
3) lincoln karizmatik biri hiç olmadı. karizmadan kastım yakışıklılık değil. rakibin sertliğine karşı çabucak sinen naif bir yapıya sahipti. üzerine oynandığı zaman çok kolay sindirilebiliyordu. keza volkan örneğini hepiniz hatırlarsınız. ilk maçta volkan'dan dayak yeme korkusu oluştuğu için, 1 yıl sonraki bir kavgada kalenin yanına bile yaklaşamadı. yanlış anlamayın gitsin kavga etsin demiyorum. sadece nasıl sindiğine bir örnek olarak bu olaydan bahsediyorum. belhanda ise tam tersi bir yapıya sahip. bu arada volkan'da az anasının gözü değil. psikolojik baskıyı, kime nasıl uygulayacağını çok iyi biliyor.
4) lincoln takım arkadaşları tarafından pek sevilen bir kişilik değildi. çünkü benmerkezci bir futbolcuydu. kendini takımdan önemli görür, kendi isteklerini her şeyin üzerinde tutardı. bu yüzden hiçbir takım arkadaşıyla arası çok iyi olmadı. belhanda ise takım içinde sevilen biri.
şimdi belhanda'yı sevmeyen arkadaşlarımız için, birkaç söz söylemek istiyorum. arkadaşlar, çoğunuz belhanda'yı arap diye sevmiyorsunuz. bunu kabul edin. brezilyalı olsaydı aslan-kaplan, italyan olsaydı helal be sicilyanın çocuğu naraları atardınız(sevmeyen kesimden söz ediyorum). bakın ülkemizin ve geçmişte devletimizin araplarla sorun yaşadığı için, daha doğrusu dolaylı bir ihanet olduğu için arapları sevmemenizi anlıyorum. fakat bu adam mağrip. kuzey afrika arapları, türkler'e en sadık araplardır. ömer muhtar, osmanlı çekildikten yıllar sonra bile, italyanlar'a karşı direnişi sürdürmüş biri. bunlar orta doğu arabı değil ki orta doğu araplarını kendileri dahi sevmezler. lütfen şu ırkçı bakış açısını bırakın ve adamın hakkını verin. son 10 yılda bu ülkeye gelmiş en etkili ortasahalardan biri belhanda. eleştirin, kızın ama değerini de bilin.
edit: imla.