6999
taraftar olmak doğası gereği problemli bir durum. insanların kendisine ait (bazılarının ise maalesef sorgusuz kabulleri) fikirleri, düşünceleri var. her bireyin bilinçli ya da bilinçsiz hayata karşı mevzilendiği bir yer var. taraftar olmanın problemli hali işte tam burda başlıyor: aynı kulübün taraftarları senin değerlerini paylaşmayabilir, hayata senin baktığın yerden bakmayabilir. sen ömrün boyunca kimsenin karşısında el, pençe, divan durmamışsındır ama galatasaray'ın en geniş taraftar grubunun lideri dini ya da siyasi figürlerle fotoğraflar çekilip, paylaşır. burda mesele kimlerle fotoğraf çektirdiği değil. bana ne? istediği şekilde düşünebilir, yaşayabilir, istediği kişilerle fotoğraf çekilip, paylaşabilir. mesele tüm bunları yaparken kullandığı 'galatasaray'ın en geniş taraftar grubu lideri' kimliği. işte o kimlik bir galatasaray taraftarı olarak seni de etkiliyor. çelişki. spora siyaset karıştırılmamasını isterler ama her fırsatta, muktedirlerden yana tavır koyarlar. 2017/18 sezonunun şampiyonluk maçında attığımız golün arkasındaki tribünde kudüs'le alakalı bir pankart vardı. şampiyonluk maçı!!! ne alaka kudüs?
bebek katili apo'nun galatasaray taraftarı olduğu iddia ediliyor. (çeşitli zamanlarda bazı fenerliler bu yüzden bana sataşmıştı) diyelim ki galatasaraylı. ben de galatasaralıyım. ne yapayım? galatasaray'ı sevmeyeyim mi? çelişki.
iktidar partisine oy verip, çok iyi galatasaraylı olanlar var mesela. son zamanlarda öyle şeylere şahit olduk ki, çelişkinin alasını onlar yaşadı, yaşıyor.
hepimizin etrafında sevmediğimiz, saygı duymadığımız, hatta nefret ettiğimiz insanlar var. onların içinde de galatasaraylı olanlar var. bir çelişki daha. her bakış açısından yüzlerce örnek verilebilir.
diğer çelişki, takımın oyuncularının, teknik ekibinin, yönetiminin değerler dünyası. onların değerleri ile bir taraftar olarak senin değerlerinin çatışması durumu. şu anda arda turan'ın galatasaray'a dönmesi mevzusu revaçta. farklı bir örnek verelim. mesela rahmetli metin kurt şu anda galatasaray futbolcusu olsaydı, böyle bir siyasi iklimde ve iletişim çağında kim bilir ne linçlere maruz kalırdı. eminim onu takımda görmek istemeyen milyonlar olurdu. metin kurt örneği yanlış anlaşılmasın. o, arda gibi ne galatasaray'a ne de yaşantısı ile kamuoyuna en ufak bir saygısızlık yapmadı. hem galatasaray çatısı altında, hem de bir birey olarak ortaya koydukları karakterler tartışılmaz bile.
şimdi de arda turan'ın gelmesini istemeyen milyonlar var. çoğu galatasaray taraftarı arda turan'ı bırakın takımında görmeyi, onun adının anılmasını bile istemiyor. çok sevdikleri galatasaray'ı korumak amacıyla seslerini duyurmaya çalışıyorlar. sosyal medyayı kullanarak, maçları izlemeyeceklerini, forma almayacaklarını vs. belirtiyorlar. ve bunu yanlış bulan, ne şartla olursa olsun takımın her şekilde desteklenmesini isteyen taraftarlar var. buraya kadar sorun yok. herkes istediği gibi düşünebilir. hatta bahse konu kişiyi takımında görmek isteyenler bile olabilir. saygı duyarım.
ancak, kimse ama kimse benim galatasaraylılığımı sorgulayamaz. kimsenin haddine değil bu. sizin gibi düşünmeyenler hain değil. herkesin galatasaray'dan anladığı şey başka. siz takımınızdan salt başarı beklersiniz, nasılını önemsemez, sormazsınız. bazıları sorar. siz takımınızın başarıları ile gururlanırsınız, başkaları sadece başarıları ile değil, tüm tarihiyle gurur duyar. ben 82 doğumluyum, galatasaray tarihinin en başarısız döneminin sonları. şimdiki gibi her yerde nice başarılar görmüş galatasaraylı çocuklar yok. neredeyse tüm çocuklar ya fenerli ya da beşiktaşlı. tek derdim sevdiğim takımın başarılı olması olsaydı, galatasaraylı olmazdım.
görgüm, hayata karşı durduğum yer ve galatasaray'dan anladığım şey gereği isimleri, olayları ya da fikirleri anlamaya çalışıp, gerektiğinde kendi bilgim doğrultusunda eleştiririm. tabu sahipleri her eleştiriyi saldırı olarak görür. bu sözlükteki ve başka mecralardaki galatasaray taraftarlarının büyük bir kısmında da tabular var. en bariz olanı da fatih terim tabusu. eğer arda turan'ın galatasaray'a geri dönmesi fatih terim'in onu affedip affetmeyeceği ikilemine bağlıysa, ben sadece arda turan'ı değil, fatih terim'i de eleştiririm. fatih terim isterse dışarda görüşsün, evine alsın, bana ne, bize ne. ama burda mevzubahis olan galatasaray. başka galatasaray taraftarları nasıl olsa şampiyon olduk diye 2018/19 sezonundaki kötü oyunu önemsemiyor olabilir, ben önemsiyor ve teknik direktörü eleştiriyorum. başka galatasaray taraftarları teknik ekibimizdeki bazı isimlerin yaptığı gereksiz davranışları görmezden geliyor ve önemsemiyor olabilir ama ben eleştiriyorum. yine teknik ekibimizdeki bazı isimlerin liyakatlarını umursanmıyor ya da 'vardır hocamın bildiği bir şey' deyip geçiştiriliyor olabilir ama ben de bilmek istiyorum ve sorguluyorum. abdürrahim albayrak'ın 2018/19 sezonunun sonlarına doğru ''bildiğim şeyler var ve açıklayacağım'' deyip açıklamadığı şeyleri bilmek istiyorum. başka galatasaray taraftarları yine 'nasıl olsa ligi kazandık, suyu bulandırmanın gereği yok' diye düşünebilir. ama ben albayrak'ın düşünce yapısını, üslubunu ve bir şeyler ima edip sonra susmasını eleştiriyorum. uzun bir süre suyun öteki tarafında aziz yıldırım hep böyle bir tavırla hareket etti. hepimiz galatasaraylı olarak eleştirdik. suyun öte tarafı hala öyle, kendi karakterleri. ama ben galatasaray yönetiminin bu tavırları sergilemesini eleştiririm, çok sevdiğim galatasaray'a bu duruşu yakıştırmam. aksi takdirde onlarla ayırt edici bir farkımız kalmaz çünkü.
bugün arda turan'ın gelmesini istemediğim ve kim olursa olsun buna evet diyenler bu takımdan defolup gitmedikçe içimdeki burukluğun geçmeyeceğini söylediğim için bir mesaj aldım. galatasaraylılığımın sorgulandığı bir mesaj. ilk defa sözlükteki birini engelledim. ki ben yazılanlara katılmasam bile bu adı güzel sözlükteki hiçbir yazara kıyıp da eksi oy bile veremeyen biriyim. aynı düşünmeyebiliriz, aynı yollardan geçip, aynı şeyleri yaşamadık sonuçta. beklentilerimiz ve galatasaray'dan anladığımız şeyler de farklı olabilir. ancak kimse bir başkasının galatasaraylılığını sorgulayamaz.
illa sorgulanacaksa, ki sorgulanmalı, her yanıyla galatasaray ve galatasaray'a dair olanlar sorgulanmalı. galatasaray taraftarı olarak daha çok soru sormalı, doğru soru için daha fazla kafa patlatmalıyız. zira hayat ve eşyanın doğası bunu öğütler. ancak bu yolla özlemini kurduğumuz galatasaray inşa edilebilir. bazı kişileri dokunulmaz kılarak ya da kitleleri yaftalayarak değil.
bebek katili apo'nun galatasaray taraftarı olduğu iddia ediliyor. (çeşitli zamanlarda bazı fenerliler bu yüzden bana sataşmıştı) diyelim ki galatasaraylı. ben de galatasaralıyım. ne yapayım? galatasaray'ı sevmeyeyim mi? çelişki.
iktidar partisine oy verip, çok iyi galatasaraylı olanlar var mesela. son zamanlarda öyle şeylere şahit olduk ki, çelişkinin alasını onlar yaşadı, yaşıyor.
hepimizin etrafında sevmediğimiz, saygı duymadığımız, hatta nefret ettiğimiz insanlar var. onların içinde de galatasaraylı olanlar var. bir çelişki daha. her bakış açısından yüzlerce örnek verilebilir.
diğer çelişki, takımın oyuncularının, teknik ekibinin, yönetiminin değerler dünyası. onların değerleri ile bir taraftar olarak senin değerlerinin çatışması durumu. şu anda arda turan'ın galatasaray'a dönmesi mevzusu revaçta. farklı bir örnek verelim. mesela rahmetli metin kurt şu anda galatasaray futbolcusu olsaydı, böyle bir siyasi iklimde ve iletişim çağında kim bilir ne linçlere maruz kalırdı. eminim onu takımda görmek istemeyen milyonlar olurdu. metin kurt örneği yanlış anlaşılmasın. o, arda gibi ne galatasaray'a ne de yaşantısı ile kamuoyuna en ufak bir saygısızlık yapmadı. hem galatasaray çatısı altında, hem de bir birey olarak ortaya koydukları karakterler tartışılmaz bile.
şimdi de arda turan'ın gelmesini istemeyen milyonlar var. çoğu galatasaray taraftarı arda turan'ı bırakın takımında görmeyi, onun adının anılmasını bile istemiyor. çok sevdikleri galatasaray'ı korumak amacıyla seslerini duyurmaya çalışıyorlar. sosyal medyayı kullanarak, maçları izlemeyeceklerini, forma almayacaklarını vs. belirtiyorlar. ve bunu yanlış bulan, ne şartla olursa olsun takımın her şekilde desteklenmesini isteyen taraftarlar var. buraya kadar sorun yok. herkes istediği gibi düşünebilir. hatta bahse konu kişiyi takımında görmek isteyenler bile olabilir. saygı duyarım.
ancak, kimse ama kimse benim galatasaraylılığımı sorgulayamaz. kimsenin haddine değil bu. sizin gibi düşünmeyenler hain değil. herkesin galatasaray'dan anladığı şey başka. siz takımınızdan salt başarı beklersiniz, nasılını önemsemez, sormazsınız. bazıları sorar. siz takımınızın başarıları ile gururlanırsınız, başkaları sadece başarıları ile değil, tüm tarihiyle gurur duyar. ben 82 doğumluyum, galatasaray tarihinin en başarısız döneminin sonları. şimdiki gibi her yerde nice başarılar görmüş galatasaraylı çocuklar yok. neredeyse tüm çocuklar ya fenerli ya da beşiktaşlı. tek derdim sevdiğim takımın başarılı olması olsaydı, galatasaraylı olmazdım.
görgüm, hayata karşı durduğum yer ve galatasaray'dan anladığım şey gereği isimleri, olayları ya da fikirleri anlamaya çalışıp, gerektiğinde kendi bilgim doğrultusunda eleştiririm. tabu sahipleri her eleştiriyi saldırı olarak görür. bu sözlükteki ve başka mecralardaki galatasaray taraftarlarının büyük bir kısmında da tabular var. en bariz olanı da fatih terim tabusu. eğer arda turan'ın galatasaray'a geri dönmesi fatih terim'in onu affedip affetmeyeceği ikilemine bağlıysa, ben sadece arda turan'ı değil, fatih terim'i de eleştiririm. fatih terim isterse dışarda görüşsün, evine alsın, bana ne, bize ne. ama burda mevzubahis olan galatasaray. başka galatasaray taraftarları nasıl olsa şampiyon olduk diye 2018/19 sezonundaki kötü oyunu önemsemiyor olabilir, ben önemsiyor ve teknik direktörü eleştiriyorum. başka galatasaray taraftarları teknik ekibimizdeki bazı isimlerin yaptığı gereksiz davranışları görmezden geliyor ve önemsemiyor olabilir ama ben eleştiriyorum. yine teknik ekibimizdeki bazı isimlerin liyakatlarını umursanmıyor ya da 'vardır hocamın bildiği bir şey' deyip geçiştiriliyor olabilir ama ben de bilmek istiyorum ve sorguluyorum. abdürrahim albayrak'ın 2018/19 sezonunun sonlarına doğru ''bildiğim şeyler var ve açıklayacağım'' deyip açıklamadığı şeyleri bilmek istiyorum. başka galatasaray taraftarları yine 'nasıl olsa ligi kazandık, suyu bulandırmanın gereği yok' diye düşünebilir. ama ben albayrak'ın düşünce yapısını, üslubunu ve bir şeyler ima edip sonra susmasını eleştiriyorum. uzun bir süre suyun öteki tarafında aziz yıldırım hep böyle bir tavırla hareket etti. hepimiz galatasaraylı olarak eleştirdik. suyun öte tarafı hala öyle, kendi karakterleri. ama ben galatasaray yönetiminin bu tavırları sergilemesini eleştiririm, çok sevdiğim galatasaray'a bu duruşu yakıştırmam. aksi takdirde onlarla ayırt edici bir farkımız kalmaz çünkü.
bugün arda turan'ın gelmesini istemediğim ve kim olursa olsun buna evet diyenler bu takımdan defolup gitmedikçe içimdeki burukluğun geçmeyeceğini söylediğim için bir mesaj aldım. galatasaraylılığımın sorgulandığı bir mesaj. ilk defa sözlükteki birini engelledim. ki ben yazılanlara katılmasam bile bu adı güzel sözlükteki hiçbir yazara kıyıp da eksi oy bile veremeyen biriyim. aynı düşünmeyebiliriz, aynı yollardan geçip, aynı şeyleri yaşamadık sonuçta. beklentilerimiz ve galatasaray'dan anladığımız şeyler de farklı olabilir. ancak kimse bir başkasının galatasaraylılığını sorgulayamaz.
illa sorgulanacaksa, ki sorgulanmalı, her yanıyla galatasaray ve galatasaray'a dair olanlar sorgulanmalı. galatasaray taraftarı olarak daha çok soru sormalı, doğru soru için daha fazla kafa patlatmalıyız. zira hayat ve eşyanın doğası bunu öğütler. ancak bu yolla özlemini kurduğumuz galatasaray inşa edilebilir. bazı kişileri dokunulmaz kılarak ya da kitleleri yaftalayarak değil.