• 326
    açıkçası şu ana kadar beklediğim bulamadığım bir dönem oluyor. içimde tuhaf bir karamsarlık var. fatih terim olmasa, "bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete" kıvamına gelirdim. çünkü bu dönem bana fazlasıyla iki sezonluk şampiyonluğun ardından gelen beşiktaş'ı hatırlattı. gerçi benzerlik konusunda o kadar da emin değil. sadece bir his. kaç sezondur, kadıköy'de galibiyet hisseden bir taraftarım sonuçta. fazla da şey etmemek lazım.

    zaten dönem yeni başladı.

    neden beklediğimi bulamıyorum peki? ben artık 30+ futbolcularla uzun süreli ve yüksek maliyetli kontrat yapılmasını istemiyorum. ne ikiyüzlülük! bunu diyen adam, didier drogba'nın gelmesi için köpek olmuştu, geldiğinde suratında bir okka yayvan dudak vardı. tüm gün sırıtarak gezip ara ara durup dururken "drogba ulan!" deyip çevresindekileri ürkütmüş hayalet gezinmişti.

    hakikaten fazla şey etmemek lazım sanırım söylediklerimi.

    diğer yandan çok genç bir futbolcuyu transfer ettik ki adı ozornwafor. bu genç arkadaşımız, futbolcumuz hakkında bir fikrim, bir bilgim yok.

    tipolojiden -ve hatta isimden (!)- insanların tercihlerini ve yatkınlıklarını belirlemekte üzerine olmayan biz memleket insanı, bu işe zannediyorum insanların hangi takımın taraftarı olduğunu tipten tahmin etmekle başlamıştık. sonra iş çok ayrı yerlere vardı, neyse.

    ozornwafor'u, ne yalan söyleyim, transferi duyurulduğunda gördüm ilk ve zihnimde canlanan ilk imaj, bu futbolcunun premier league futbolcusu tipi olduğuydu. premier league takımlarının çok ayırt edici bir forma tekdüzeliği var gibi gelir bana hep. daha spesifik konuşmak gerekirse, zihnimde önce açık mavi, sonra koyu mavi ve hemen ardında beyaz formalarla canlandı. (city -> city -> tot) tabii bu durum, bir çağrışım meselesi ve bu takımlarda oynayan futbolculara benzetim olabilir. bilemedim.

    bu gereksiz görüşü yazdıktan sonra birkaç soru sorayım. şu halliyle 14 yabancıdan 1 kişilik kontenjanı dolduruyor haliyle. çoğu kişi kiralama yöntemine yönelebileceğimizi söylemiş. bu sanırım futbolcu hakkında yeterli görülmemesiyle alakalı. ben de, daha önce dediğim gibi habersizim. fatih terim ve teknik ekibin ne düşündüğünü de bilmem.

    futbolcunun yeterliliğini izlemediğim için tartışmak istemiyorum. ama aklıma bu transferden bağımsız, genel olarak şöyle bir soru takılıyor.

    1. tff'den lisans çıkarılmasa bile, kontenjanı dolduruyor mu?
    2. akademi takımında oynasa, kontenjanı dolduruyor mu?
    3. sadece türkiye kupası kadrosuna bildirim yapabiliyor muyuz?

    birincisi bir seçenektir sanıyorum. ikincisi de aslında birincinin bir vasyasyonu galiba.

    aslında ozonwafor ile konuşmayı bıraktım. kabulleri tartışmaya başladım sanırım. bir takım sadece 14 yabancı transfer edecek bir kaide yok. bu süper lig için geçerli. isterse bir takım sadece şampiyonlar ligi için transfer yapabilir. (efektifliğini tartışmıyorum. ayda bir maç yapan futbolcudan ne bekleyebileceğinizi kestiremiyorum. pek fazla olmasa gerek.) ya da başka bir kabul var.

    bu uefa ile yapılan anlaşmadan kaynaklı. orada burada, özellikle ana akım medyanın spor programlarında vesaire, tutturmuşlar "satmadan alamazsın! önce satmak zorundasın" diye. bu kabulü mesaj yoluyla doğruladım. adamlar, olması gerekeni veya önerileni, gerek şart olarak görüyorlar. yok kardeşim! satmadan alabiliriz. hatta bir transfer dönemini hep alıp hiç satmadan da kapatabiliriz. mühim olan sezon sonunda al sat dengesini sağlamak. bunun için elinde 2 transfer dönemi var. hatta sezon içi var. çünkü bazı liglerin transfer dönemi, bizim sezon sürerken açılıyor. kısacası bu bir risk meselesidir.
App Store'dan indirin Google Play'den alın