243
"derbide başımıza gelenlerden sonra çocukların bir çoğunun kafa olarak dönmesi kolay olmadı. kafalarındaki birçok şeyden sonra maçlara dönmek kolay değil. oradan yara ve zarar alarak çıktık. baya zor günler geçirdik." diyordu fatih terim 3-1 kazanılan kayserispor maçından sonra... başakşehir'in beşiktaş'a kaybetmesi sonrası şampiyonluğun iplerini kendi eline geçiren galatasaray, ertesi gece kadıköy'de hakem ali palabıyık'ın "berbat" yönetimi sonrası "direksiyonu" tekrar abdullah avcı'nın takımının eline teslim etmişti. kaybetmek doğal olarak üzer insanı da, "haksızca" kaybetmek üzüntünün yanına öfkeyi de ekler ve bünyenin tekrar normale dönmesi epey vakit alır. bizler bile o "kara pazardan" sonra iş ve aile hayatımızda normale zar zor dönebilmişken, sahada alın terleri "gaspedilen" futbolcular ne yapsın?
bereket iç sahada, taraftarı önünde oynuyordu galatasaray ki, "iyi günde kötü günde, derdine derman olan" sevenleri vardı, onların desteği ile başladığı müsabakaya her zamanki gibi istekli ve arzulu bir giriş yaptı, belhanda ve feghouli ile pozisyonlar bularak erken golün sinyallerini verdi. bir an önce skoru ele geçirmek isteyen galatasaray rakip ceza sahasına oyunu yığmak isterken, savunmada da deplasman takımının kontralarıyla karşılaşıyordu. o "ani baskınların" birinde n'diaye'nin ceza sahasında uzaklaştırmadığı top çaprazda chery'nin önünde kaldı ve kayserili topçunun pasında da kravets boş kaleye topu yollayıverdi. muslera'nın filelerden çıkardığı top galatasaraylıları pek etkilemedi ve santradan sonra gerçekleştirilen ilk atakta fernando'nun uzaktan şutunu lung zorlukla çeldi ama boşta kalan top diagne'nin önüne düşünce, skorborda bakanlar 1-1 eşitlik görmekteydiler.
beraberlik sonrası da galatasaray tüm hatları ile rakip kaleye gelmeye devam etti, fernando'yu, marcao'yu daha çok kayserispor yarı sahasında görür olduk ki o anların birinde marcao'nun şutunda top ceza sahası içinde tiago lopes'in eline çarptı ve hakem önce penaltı noktasını, sonra da ikinci sarı kartı gösteriverdi portekizli oyuncuya. aslında daha 37. dakikada ikinci sarı kart görmek deplasman takımının maça ne kadar da sert başladığını da gösterir. ilginçtir bu kırmızı kart tiago lopes'in galatasaray maçlarında gördüğü üçüncü kırmızı kartmış, artık galatasaray'a ne garezi varsa kayserisporlu oyuncunun, bu hırs bu öfke niye...
diagne ile 10 kişi kalan rakibi karşısında öne geçen galatasaray, maçın kontrolünü de eline aldı ve deplasman ekibi ne olduğunu anlamadan ligin ilk devresi kayseri'deki maçta ömer bayram'ın atmış olduğu golün bir benzerini nagatomo ile buldu. sağ kanattan başlayan atakta sağ bek mariano ortaladı sol bek nagatomo kafayla fileleri sarstı. şüphesiz her golün kendine has güzelliği vardır da, bir bekin ortalayıp diğer taraftaki mevkidaşının attığı goller gözümüzü gönlümüzü ayrı okşuyor...
ikinci devre iki takımın da skoru kabullendiği bir oyun seyretti müsabakayı takip edenler, galatasaray ev sahibi ve sayısal olarak fazla olmanın avantajıyla çok "kasmadan" rakip kaleye gitmeye çalıştı, kayserispor da eksik oynadığı için önce kalesini savunup, olursa kontralarla farkı azaltmak peşindeydi. pozisyonlar da buldu her iki takım da, galatasaray diagne ile golü attı, var ofsayt kararı verdi, nagatomo'nun ceza sahası dışından füzesi ağlarla kucaklaştı, yayıncı kuruluş skorborda 4 yazdı ama topun üç direği geçmediğini tekrardan görebildik ve n'diaye buz hokeyi penaltısına benzer bir pozisyonda belhanda'nın savunma arkasına attığı topu bomboş sürdü sürdü ve ceza sahasına girip kaleciyle karşı karşıya kaldığı anda meşin yuvarlağı lung'a teslim etti.renktaş kayserispor da levent'in orta şut karşımı vuruşu arka direkten dönünce kravets'le bir kez daha fileleri sarsmak fırsatı yarattı da bu kez muslera gole geçit vermedi.
galatasaray cumartesi gecesi görevini yapmanın huzuruyla pazar günkü başakşehir-rize maçını beklerken, fatih terim stadından müjdeli haber geldi ve şampiyonluk yolunda ipler tekrar galatasaray'ın eline geçti. ligin bitimine 5 hafta kalmışken artık tek hedef geriye kalan tüm maçları kazanmak ve mutlu sona ulaşmak. bu süreçte iyi oyunmuş, sistemmiş, taktikmiş, koşu mesafesiymiş, isabetli pas oranıymış, kimse öyle şeyler beklemesin, umut etmesin, tek yapılacak her maçı final görüp, rakipten bir fazla gol atıp maçı kazanmak...
maçtan fotoğraflar ve kaynak:
https://ultrasmovement.blogspot.com/...y3-1kayserispor.html
bereket iç sahada, taraftarı önünde oynuyordu galatasaray ki, "iyi günde kötü günde, derdine derman olan" sevenleri vardı, onların desteği ile başladığı müsabakaya her zamanki gibi istekli ve arzulu bir giriş yaptı, belhanda ve feghouli ile pozisyonlar bularak erken golün sinyallerini verdi. bir an önce skoru ele geçirmek isteyen galatasaray rakip ceza sahasına oyunu yığmak isterken, savunmada da deplasman takımının kontralarıyla karşılaşıyordu. o "ani baskınların" birinde n'diaye'nin ceza sahasında uzaklaştırmadığı top çaprazda chery'nin önünde kaldı ve kayserili topçunun pasında da kravets boş kaleye topu yollayıverdi. muslera'nın filelerden çıkardığı top galatasaraylıları pek etkilemedi ve santradan sonra gerçekleştirilen ilk atakta fernando'nun uzaktan şutunu lung zorlukla çeldi ama boşta kalan top diagne'nin önüne düşünce, skorborda bakanlar 1-1 eşitlik görmekteydiler.
beraberlik sonrası da galatasaray tüm hatları ile rakip kaleye gelmeye devam etti, fernando'yu, marcao'yu daha çok kayserispor yarı sahasında görür olduk ki o anların birinde marcao'nun şutunda top ceza sahası içinde tiago lopes'in eline çarptı ve hakem önce penaltı noktasını, sonra da ikinci sarı kartı gösteriverdi portekizli oyuncuya. aslında daha 37. dakikada ikinci sarı kart görmek deplasman takımının maça ne kadar da sert başladığını da gösterir. ilginçtir bu kırmızı kart tiago lopes'in galatasaray maçlarında gördüğü üçüncü kırmızı kartmış, artık galatasaray'a ne garezi varsa kayserisporlu oyuncunun, bu hırs bu öfke niye...
diagne ile 10 kişi kalan rakibi karşısında öne geçen galatasaray, maçın kontrolünü de eline aldı ve deplasman ekibi ne olduğunu anlamadan ligin ilk devresi kayseri'deki maçta ömer bayram'ın atmış olduğu golün bir benzerini nagatomo ile buldu. sağ kanattan başlayan atakta sağ bek mariano ortaladı sol bek nagatomo kafayla fileleri sarstı. şüphesiz her golün kendine has güzelliği vardır da, bir bekin ortalayıp diğer taraftaki mevkidaşının attığı goller gözümüzü gönlümüzü ayrı okşuyor...
ikinci devre iki takımın da skoru kabullendiği bir oyun seyretti müsabakayı takip edenler, galatasaray ev sahibi ve sayısal olarak fazla olmanın avantajıyla çok "kasmadan" rakip kaleye gitmeye çalıştı, kayserispor da eksik oynadığı için önce kalesini savunup, olursa kontralarla farkı azaltmak peşindeydi. pozisyonlar da buldu her iki takım da, galatasaray diagne ile golü attı, var ofsayt kararı verdi, nagatomo'nun ceza sahası dışından füzesi ağlarla kucaklaştı, yayıncı kuruluş skorborda 4 yazdı ama topun üç direği geçmediğini tekrardan görebildik ve n'diaye buz hokeyi penaltısına benzer bir pozisyonda belhanda'nın savunma arkasına attığı topu bomboş sürdü sürdü ve ceza sahasına girip kaleciyle karşı karşıya kaldığı anda meşin yuvarlağı lung'a teslim etti.renktaş kayserispor da levent'in orta şut karşımı vuruşu arka direkten dönünce kravets'le bir kez daha fileleri sarsmak fırsatı yarattı da bu kez muslera gole geçit vermedi.
galatasaray cumartesi gecesi görevini yapmanın huzuruyla pazar günkü başakşehir-rize maçını beklerken, fatih terim stadından müjdeli haber geldi ve şampiyonluk yolunda ipler tekrar galatasaray'ın eline geçti. ligin bitimine 5 hafta kalmışken artık tek hedef geriye kalan tüm maçları kazanmak ve mutlu sona ulaşmak. bu süreçte iyi oyunmuş, sistemmiş, taktikmiş, koşu mesafesiymiş, isabetli pas oranıymış, kimse öyle şeyler beklemesin, umut etmesin, tek yapılacak her maçı final görüp, rakipten bir fazla gol atıp maçı kazanmak...
maçtan fotoğraflar ve kaynak:
https://ultrasmovement.blogspot.com/...y3-1kayserispor.html