1203
alınmasını istemediğim * futbolcu. kısıtlı sayıdaki maçlarını izlememe göre, kişisel fikrim, galatasaray seviyesinde değildir.
galatasaray seviyesi yazınca sözlükte veya sözlük dışında bazı arkadaşlar kızıyorlar. neymiş bu galatasaray seviyesi diyorlar. galatasaray seviyesi derken oynamak zorunda olduğumuz oyunu kastediyorum aslında. galatasaray ligdeki maçlarının çok büyük bölümünü kapalı savunmalara karşı oynar. bu takımlara karşı daha baskın gözükse de rakibin çok adamla defansta beklemesi sebebiyle çok fazla net pozisyon da bulamaz. sinekten yağ çıkarır, bir şekilde kaliteli ayaklarıyla maçı almayı bilir; bilmek de zorundadır. yoksa maçı kazanamaz.
bu mentalitede oynamak zorundayken anadolu kulüplerinde 465789365 tane gol atıp 216879846 tane asist yapan oyuncunun bizim açımızdan bir kıymeti harbiyesi yoktur. iyi futbolcu tabelaya bakıp anlaşılmaz, oynayışından belli olur. oyun yapısı bize uygun mudur değil midir, değilse bile zamanla uyum sağlayabilir mi vs. düşünülmesi gereklidir. anadolu kulüpleri kendi aralarındaki maçlarda genelde bize karşı oynadıkları kadar kapalı oynamazlar. haliyle bu takımlardaki hücumcular daha rahat pozisyon bulurlar. hatta büyük takımlara karşı daha da rahat pozisyon bulurlar, çoğu oyuncunun büyük maçlarda parlaması da bundan mütevellittir.
bu girizgahı neden yaptım; diagne yüzünden. diagne, benim gördüğüm, ceza alanına top gelirse atacak tipte bir oyuncu. bunun dışında hiçbir artısını göremedim açık konuşmak gerekirse. bafetimbi gomis'e ceza alanı golcüsü derlerdi, adam hiç yoktan o yaşta ciddi pres yapardı. gücüyle iyi top saklardı vs. diagne'nin bir artısını ben daha göremedim. biraz daha izleyelim diyeceğim ama şu ana kadar düşüncelerim o kadar kötü ki umudum bile yok. galatasaray gibi bir takımda bu mentalitede başarılı olamazsın, kusura bakmasın kimse. kasımpaşa'da ayağına top gelince çevrende rakip takımdan bir veya iki kişi bulursun ama galatasaray'da oynarken en az 4 kişi seni bekliyordur. hızlı düşünmen, hızlı hareket etmen ya da bunları yapamıyorsan gücünle top saklayıp arkadaşlarına servis yapman gerekir. sürekli hareket halinde olup stoper ve ön liberonun kucağında kalmaman gerekir. pas al veri yapıp takım oyununa katkı sağlaman gerekir. pres yapıp savunmayı hücumdan başlatman gerekir, gerekir, gerekir. bunları yapamazsan galatasaray'da da bir şekilde tabela yapman gerekir. işte bunları yapamıyor bu adam, oyun karakterinde de olduğunu sanmıyorum; yapmayacak yani. ciddi tabela yapabilir mi? o meziyetlere de sahip olduğunu sanmıyorum açık konuşmak gerekirse * öğrenebilir mi, sanmam. al da at diye pozisyonlar hazırlayabilecek orta sahamız var mı, o da yok.
adamı birkaç aylıkken gömdün diye kızanlar da olacaktır, özür dilerim şimdiden. ancak düşüncelerim de bunlar. tabii ki bunlar oyuncunun suçu değil, bu adamı alıp getirenlerin suçu.
biraz daha formda olsa net ilk 11'deki forvetimiz kostas mitroğlu derdim de onda da oyun zekası olmasına rağmen form yok, belli oluyor. yine de ilk 11'e kostas'ı yazardım.
galatasaray seviyesi yazınca sözlükte veya sözlük dışında bazı arkadaşlar kızıyorlar. neymiş bu galatasaray seviyesi diyorlar. galatasaray seviyesi derken oynamak zorunda olduğumuz oyunu kastediyorum aslında. galatasaray ligdeki maçlarının çok büyük bölümünü kapalı savunmalara karşı oynar. bu takımlara karşı daha baskın gözükse de rakibin çok adamla defansta beklemesi sebebiyle çok fazla net pozisyon da bulamaz. sinekten yağ çıkarır, bir şekilde kaliteli ayaklarıyla maçı almayı bilir; bilmek de zorundadır. yoksa maçı kazanamaz.
bu mentalitede oynamak zorundayken anadolu kulüplerinde 465789365 tane gol atıp 216879846 tane asist yapan oyuncunun bizim açımızdan bir kıymeti harbiyesi yoktur. iyi futbolcu tabelaya bakıp anlaşılmaz, oynayışından belli olur. oyun yapısı bize uygun mudur değil midir, değilse bile zamanla uyum sağlayabilir mi vs. düşünülmesi gereklidir. anadolu kulüpleri kendi aralarındaki maçlarda genelde bize karşı oynadıkları kadar kapalı oynamazlar. haliyle bu takımlardaki hücumcular daha rahat pozisyon bulurlar. hatta büyük takımlara karşı daha da rahat pozisyon bulurlar, çoğu oyuncunun büyük maçlarda parlaması da bundan mütevellittir.
bu girizgahı neden yaptım; diagne yüzünden. diagne, benim gördüğüm, ceza alanına top gelirse atacak tipte bir oyuncu. bunun dışında hiçbir artısını göremedim açık konuşmak gerekirse. bafetimbi gomis'e ceza alanı golcüsü derlerdi, adam hiç yoktan o yaşta ciddi pres yapardı. gücüyle iyi top saklardı vs. diagne'nin bir artısını ben daha göremedim. biraz daha izleyelim diyeceğim ama şu ana kadar düşüncelerim o kadar kötü ki umudum bile yok. galatasaray gibi bir takımda bu mentalitede başarılı olamazsın, kusura bakmasın kimse. kasımpaşa'da ayağına top gelince çevrende rakip takımdan bir veya iki kişi bulursun ama galatasaray'da oynarken en az 4 kişi seni bekliyordur. hızlı düşünmen, hızlı hareket etmen ya da bunları yapamıyorsan gücünle top saklayıp arkadaşlarına servis yapman gerekir. sürekli hareket halinde olup stoper ve ön liberonun kucağında kalmaman gerekir. pas al veri yapıp takım oyununa katkı sağlaman gerekir. pres yapıp savunmayı hücumdan başlatman gerekir, gerekir, gerekir. bunları yapamazsan galatasaray'da da bir şekilde tabela yapman gerekir. işte bunları yapamıyor bu adam, oyun karakterinde de olduğunu sanmıyorum; yapmayacak yani. ciddi tabela yapabilir mi? o meziyetlere de sahip olduğunu sanmıyorum açık konuşmak gerekirse * öğrenebilir mi, sanmam. al da at diye pozisyonlar hazırlayabilecek orta sahamız var mı, o da yok.
adamı birkaç aylıkken gömdün diye kızanlar da olacaktır, özür dilerim şimdiden. ancak düşüncelerim de bunlar. tabii ki bunlar oyuncunun suçu değil, bu adamı alıp getirenlerin suçu.
biraz daha formda olsa net ilk 11'deki forvetimiz kostas mitroğlu derdim de onda da oyun zekası olmasına rağmen form yok, belli oluyor. yine de ilk 11'e kostas'ı yazardım.