• 208
    (bkz: #2622389)

    düşüncelerinin bir kısmına katılsam da sorunun diziliş ile ilgili olduğu hipotezine katılmıyorum. sorun dizilişten çok hücum planı eksikliğidir bu takımın. zira futbolcular topu aldıklarında ne yapacaklarını bilmiyorlar. tamamen doğaçlama şekilde bir oyun oynanıyor sahada. stoperler topu alıyor, orta sahalar ileriye doğru gidiyor, bekler çizgiye açılıyor, kanatlar içeri giriyor. meşhur "tersten 3-5-2 yani 2-5-3" diziliyoruz. bu kadar.

    sonrası? yok. diziliyoruz da ne oluyor? herkes statik. herkes topu ayağına istiyor. feghouli deseniz bek arkasına koşu yapacak hali yok. henry deseniz o süratine rağmen bek arkasına koşusu yok. belhanda ve ndiaye topu aldıklarında bir tur kendi etraflarında dönmeden bırakmıyorlar. şut yok, kanat organizasyonu yok, hızlı paslaşma yok, bayrak adam yok. yok oğlu yok.

    bu kadar yoklukta terim'in hala daha "ben bilirim, ben oyunumu oynarım, rakip önlem alır" demesinin ceremesini çekiyoruz. terim'in bir sistem oluşturmak istemesini anlıyorum. ama elindeki malzeme buna izin vermiyorsa o sistemde, en azından o sezon boyunca, kritik maçlarda ısrar etmenin anlamı yok. kendi sahanda oynadığın anadolu takımlarına karşı ısrarcı ol, ona bir şey demem. ama derbi ve avrupa maçlarında rakibe göre oynayacaksın. rakibi çok iyi inceleyeceksin. zaaflarını ve artılarını bileceksin. elindeki oyuncuların artılarını ve eksilerini iyi bileceksin. gerekirse oyunculara tek tek yapacakları işi ezberleteceksin.

    bu takımın orta sahası bu doğaçlama işini kaldıramıyor. olmuyor işte. senin elinde sneijder yok. kanatların emre ve engin kadar bile yapamıyorlar bu işi. o zaman net görev vereceksin. çok az doğaçlama izni olacak. ceza sahasına girdiğinde göstersin farkını. ama oraya girene kadar görevine sadık kalacak. guardiola bile bu işi böyle yapıyor. adamın elinde dünyanın en pahalı kadrolarından birisi var. oyuncuların paçalarından yetenek fışkırıyor. egoysa, ego. paraysa, para. ama bu oyuncular verilen görevleri eksiksiz yerine getiriyorlar.

    bu durumun oyuncuyla da o kadar ilgisi yok. fernando, city'den geldi. orada kendisine verilen görevi yapıyordu. burada mı kafasına göre takılmaya başladı? hayır. adamın net şekilde belirlenmiş bir görevi yok. bir melo olmadığı için de şaşırıyor adam. onu da yapayım, bunu da yapayım derken sıçıp batırıyor.

    belhanda ve ndiaye mesela. kardeşim bu adamlarla hızlı oynayacaksın. dikine gidecek bunlar. başka meziyetleri yok. ince pas atamazlar, şut çekemezler. en büyük olayları fizik güçleri. bunu kullanacaksın o zaman. bu adamların topu alıp sanki maestro gibi orta sahada oyun kurmasını beklemeyeceksin.

    daha çok şey anlatılır. ama gerek yok. zira dinleyen yok.

    bu arada 4-4-1-1 dizilişi konusunda kesinlikle katılıyorum kaideye. ancak bu dizilişle de aynı doğaçlama serbestisi oldukça bir iş yapamayız. çalışılmış ve kuralları belli bir 4-4-1-1 ile kolay maç kaybetmeyiz diye düşünüyorum ben de. ama burada orta 4'lünün kimler olacak çok önemli.

    forvet belli. diagne ya da mitroglou. forvet arkası da belli: varsa emre akbaba. yoksa ya da formsuzsa henry ya da sinan.

    orta 4'lüde benim idealim belhanda - fernando - ndiaye - feghouli. form ya da maç durumuna göre emre akbaba kanada kaydırılabilir. yunus, sinan ve henry de duruma göre değerlendirilebilir.

    defans hattı zaten belli.

    ama dediğim gibi sorun diziliş değil. planlı, programlı ve sınırları belli bir sistem.
App Store'dan indirin Google Play'den alın