100
durup dururken aklıma gelen, tribünden canlı takip etme şansına eriştiğim 2010 dünya basketbol şampiyonası yarı final maçı. maç genelde ortada geçmekle beraber, sonuna gelene kadar çok da büyük olmamakla beraber sırbistan'ın önde götürdüğü, ortada sayılabilecek bir kıvamda geçmiştir. maçtan aklımda kalan en büyük enstantaneler ise,
1) sırp pivot kosta perovic'i canlı, kanlı ilk gördüğümde yaşadığım hayret durumu. basketbol altyapım olduğu için çokça gözlerimle pivot görmüşlüğüm vardı fakat perovic isimli arkadaş adeta bir zürafaydı amk. ısınırken gözümü ayıramamıştım. kol uzunluğu falan derken adamı maç boyu göz hapsine almıştım.
2) marko keselj adlı arkadaş mükemmel bir şut mekaniğine sahipti. o gece bizim potaya bolca şut sokup bolca da küfre maruz kalmıştı fakat bir basketbolcu adayı olarak o zaman hayran kalmıştım amk. o dirsek-bilek senkronizasyonu o güne kadar görmediğim bir şeydi. sonra silindi gitti tabi. halbuki o sırp milli takımının en gelecek vaadeden oyuncusuydu.
3) kerem tunçeri'nin son saniye turnikesinde sevinçten kusan önümdeki abi. biraz iğrenç olmakla beraber enteresan bir anıydı tabi. dayı maçtan önce ne yiyip içmişse basketin verdiği heyecan ve hezeyanla etrafını da kapsayan tazyikli bir kusma performansı göstermişti. millet o anın adrenalin seviyesiyle ve sevinciyle bu faaliyeti gayet olağan karşılamıştı amk. biz de yanımdaki arkadaşlarla üst üste çıkmış vaziyetteydik zaten. çok da önemsemedik o an.
neyse, her haliyle efsane bir maçtı. canlı izlediğim en aksiyon dolu, en heyecanlı, en hadiseli maçtı.*
1) sırp pivot kosta perovic'i canlı, kanlı ilk gördüğümde yaşadığım hayret durumu. basketbol altyapım olduğu için çokça gözlerimle pivot görmüşlüğüm vardı fakat perovic isimli arkadaş adeta bir zürafaydı amk. ısınırken gözümü ayıramamıştım. kol uzunluğu falan derken adamı maç boyu göz hapsine almıştım.
2) marko keselj adlı arkadaş mükemmel bir şut mekaniğine sahipti. o gece bizim potaya bolca şut sokup bolca da küfre maruz kalmıştı fakat bir basketbolcu adayı olarak o zaman hayran kalmıştım amk. o dirsek-bilek senkronizasyonu o güne kadar görmediğim bir şeydi. sonra silindi gitti tabi. halbuki o sırp milli takımının en gelecek vaadeden oyuncusuydu.
3) kerem tunçeri'nin son saniye turnikesinde sevinçten kusan önümdeki abi. biraz iğrenç olmakla beraber enteresan bir anıydı tabi. dayı maçtan önce ne yiyip içmişse basketin verdiği heyecan ve hezeyanla etrafını da kapsayan tazyikli bir kusma performansı göstermişti. millet o anın adrenalin seviyesiyle ve sevinciyle bu faaliyeti gayet olağan karşılamıştı amk. biz de yanımdaki arkadaşlarla üst üste çıkmış vaziyetteydik zaten. çok da önemsemedik o an.
neyse, her haliyle efsane bir maçtı. canlı izlediğim en aksiyon dolu, en heyecanlı, en hadiseli maçtı.*