109
pazar verileri başlığı altında arkadaşımız ocgunsson tarafından gayet güzel izah edildiği üzere türkiye'de yürütülen boykot eylemlerinde beklentiyi yükseltip, kısa zamanda hayal kırıklığına uğrayarak pes etme alışkanlığı, biraz da balık hafızamız eklenince oldukça fazladır.
hatırlayanlar vardır. türk insanının en başarılı demokratik tepkilerinin başında kola boykotu gelir.
1989 yılında yaşanan bu olayda kola firmaları %100’e yakın bir oranda zam yapmış, halk buna karşı kola satın almama eylemine başlamıştır. başarılı dememizin sebebi netice almış olmasıdır. yaklaşık iki haftalık bir eylemin ardından kola firmaları fiyatlarını indirme yoluna gittiği gibi, gazetelere verdikleri ilanlarda “yeter söz milletindir” demişlerdir.
dünyanın en büyük firmalarını dize getiren bu eylemin en kritik noktalarından birisi, türkiye’nin hemen her kesiminin desteğiyle gerçekleşmesidir.
esnaf ve tüketicinin aynı eylemde bir araya geldiği kola boykotu, büyük bir dalga olarak bütün türkiye’yi kuşatmıştır. bakkaldan kola almak ayıplı bir iş haline dönüşmüştür.
halkın böylesine bir gücü bulunmasına ve halk bunu yaşayarak görmesine rağmen sonraki yıllarda benzeri bir ortak tepki hemen hiç geliştirilememiştir.
malum her olaydan sonra amerika'ya, almanya'ya, fransa’ya karşı boykot çağrıları yükselmiş ancak bu çağrıların en küçük bir ekonomik karşılığı olmamıştır. bu ülkeler nezdinde bile inandırıcılığı kalmamıştır.
israil’le en gerilimli yıllarda dış ticaret en küçük bir kesintiye uğramamıştır. siz bakmayın ortalıkta dolanan o firmalar listelerine. türkiye-israil dış ticaret hacmi 10 yıl içerisinde 1,5 milyar dolardan 4,5 milyar dolara çıkmıştır.
açıkça ifade etmek gerekirse türk milletinin karakteri de böylesi eylemlere çok uygun değildir. insanımızın demokratik tepki kültürünün çok geliştiğini söyleyemeyiz.
hatta sadece ekonomik konularda değil, vatan söz konusuyken bile insanımızın duyarsız kalabildiğini örnekler göstermiştir.
bilirsiniz. atatürk havza' dan amasya' ya giderken yol kenarında tarlasında çift süren bir köylüye rastlar. köylüye “baba sen burada çiftinle çubuğunla uğraşırken düşman vatanı işgal etti. neden düşmana karşı direnişe katılmıyorsun?” diye sorar. köylü cevaben “benim vatanımın sınırı tarlamın sınırıdır. düşman bu sınıra gelene kadar hiçbir şey yapmam” şeklindedir.
dolayısıyla beklentiyi yükseltmeye, 150 bin oldu, 250 bin oldu gibi gerçek dışı ifadelerle boykotun inandırıcılığını zedelemeye gerek yok.
bize düşen haklı olduğumuz bu boykotu, kulübümüze karşı kurulan kumpasta tek etkili mücadele yöntemimiz olan bu eylemi, ısrarla, sabırla, inançla, kararlılıkla, pes etmeden, unutmadan sürdürmektir.
hatırlayanlar vardır. türk insanının en başarılı demokratik tepkilerinin başında kola boykotu gelir.
1989 yılında yaşanan bu olayda kola firmaları %100’e yakın bir oranda zam yapmış, halk buna karşı kola satın almama eylemine başlamıştır. başarılı dememizin sebebi netice almış olmasıdır. yaklaşık iki haftalık bir eylemin ardından kola firmaları fiyatlarını indirme yoluna gittiği gibi, gazetelere verdikleri ilanlarda “yeter söz milletindir” demişlerdir.
dünyanın en büyük firmalarını dize getiren bu eylemin en kritik noktalarından birisi, türkiye’nin hemen her kesiminin desteğiyle gerçekleşmesidir.
esnaf ve tüketicinin aynı eylemde bir araya geldiği kola boykotu, büyük bir dalga olarak bütün türkiye’yi kuşatmıştır. bakkaldan kola almak ayıplı bir iş haline dönüşmüştür.
halkın böylesine bir gücü bulunmasına ve halk bunu yaşayarak görmesine rağmen sonraki yıllarda benzeri bir ortak tepki hemen hiç geliştirilememiştir.
malum her olaydan sonra amerika'ya, almanya'ya, fransa’ya karşı boykot çağrıları yükselmiş ancak bu çağrıların en küçük bir ekonomik karşılığı olmamıştır. bu ülkeler nezdinde bile inandırıcılığı kalmamıştır.
israil’le en gerilimli yıllarda dış ticaret en küçük bir kesintiye uğramamıştır. siz bakmayın ortalıkta dolanan o firmalar listelerine. türkiye-israil dış ticaret hacmi 10 yıl içerisinde 1,5 milyar dolardan 4,5 milyar dolara çıkmıştır.
açıkça ifade etmek gerekirse türk milletinin karakteri de böylesi eylemlere çok uygun değildir. insanımızın demokratik tepki kültürünün çok geliştiğini söyleyemeyiz.
hatta sadece ekonomik konularda değil, vatan söz konusuyken bile insanımızın duyarsız kalabildiğini örnekler göstermiştir.
bilirsiniz. atatürk havza' dan amasya' ya giderken yol kenarında tarlasında çift süren bir köylüye rastlar. köylüye “baba sen burada çiftinle çubuğunla uğraşırken düşman vatanı işgal etti. neden düşmana karşı direnişe katılmıyorsun?” diye sorar. köylü cevaben “benim vatanımın sınırı tarlamın sınırıdır. düşman bu sınıra gelene kadar hiçbir şey yapmam” şeklindedir.
dolayısıyla beklentiyi yükseltmeye, 150 bin oldu, 250 bin oldu gibi gerçek dışı ifadelerle boykotun inandırıcılığını zedelemeye gerek yok.
bize düşen haklı olduğumuz bu boykotu, kulübümüze karşı kurulan kumpasta tek etkili mücadele yöntemimiz olan bu eylemi, ısrarla, sabırla, inançla, kararlılıkla, pes etmeden, unutmadan sürdürmektir.