512
sinirlerimizi tahrip eden karşılaşmadır. öncelikle bu maçla ilgili biraz başınızı ağrıtacağım için şimdiden özür diliyorum hepinizden. bu maç, hepimizi üzen, sinirlerimizi bozan bir maç oldu. maçın başlangıcında topla oynayan, rakibi hapsetmeye çalışan ve rakibin gömülü oyun tarzıyla da bunu başaran fakat ön alanda etkinliğimiz sınırlı olduğu için üreticilikten uzak bir takım görüntüsündeydik. fenerbahçe de kontralarla etkili olmaya çalışan, bizi durdurmayı amaçlayan bir görüntüdeydi. bu bölümde iyi oynamadık, ama top bizde olduğu için iyi gözüktük.
sonra da duran toptan attığımız gol ertesinde fırsatlar yakalayan, ama yine ön alanda etkinliğı sınırlı olan, duran toplarla tehlikeli olan bir takım görüntüsündeydik. ikinci yarıda ilk yarıdan farklı olarak daha arzulu ve daha üretken başladık ve de bunun meyvesini linnes' in duran top dönüşü attığı müthiş golle aldık. işte burada maçın kırılma anını yaşadık. ikinci gol sonrası takımı, taraftarımız rehavete soktu. fenerbahçe kümeye, her pas sonrası oley çekmelerle takım hemen gevşedi ve savunmada, orta sahada gereksiz paslaşmalara girdiler. fenerbahçe' nin dağıldığı, daha fazla gol yemeyelim diye gözümüze baktığı bu dakikalarda biz oyalandık, gevşedik. hakem de zaten fenerbahçe' nin lehine düdük çalmak için beklerken önce onyekuru' nun olmayan faulünü yarattı, sonra da normalde maç 0-0 gitse çalmayacağı pozisyonda penaltıyı çaldı. burada muslera hatalı, aynısını schalke maçında da yaptı fakat hakem kurtarmıştı bizi. türkiye' de ise eyyamcı hakemler hemen penaltıyı çaldı doğal olarak.
penaltı sonrasında 12. adam olarak takımı desteklemesi gereken taraftar, uğuldamaya, sahayı seyirci gibi izlemeye başladı bu sefer de. sonrasında fenerbahçe attığı golün etkisi ve rüzgarıyla bizi iyice hapsetti, biz de maalesef bu oyuna gelerek gömüldük kendi sahamıza. sonrasında kendisinin olmayan taç atışını kullanarak golü atan fenerbahçe ve yine ne oynadığı belli olmayan bir galatasaray izledik. bu safhada mağlubiyetten şansımızla zor kurtulduk. teknik heyet ise bu süreçte maç 2-0 olduğunda selçuk' u oyuna almayarak maçın gidişine olumsuz etkide bulundu, sinan ve garry çok etkisiz kaldı. ve teknik heyet buna önlem alamayarak eksi not aldı.
şimdi kısaca maçın özetinden bahsetik. biraz da maçın saha ötesine çıkmak istiyorum. sene başından bu yana lokomotiv maçı ve porto maçından başka maçta futbol oynamadık. fiziken müthiş kötüyüz, fenerbahçe bile bizi ezdi maçın sonunda fizik olarak. hocanın tercihine saygım var ama scott piri' nin mutlaka takıma dönmesi lazım fiziken düzelme için. ayrıca sene başından beri futbol namına, düzen namına hiçbir şey ortaya koyamıyoruz. bunu düzeltmemiz gerek, fernando yokluğunda takım halinde oynayamıyoruz. gerekirse yeni bir taktik denemeliyiz ama mutlaka bu iyileşmeyi sağlamamız gerekli. bunun içinde devre arasında bir santrafor ve stoper almalıyız. fakat her şeyden öte ciddi oynamalıyız, böyle olmayacak bu iş.
sonuç olarak fenerbahçe biraz kendine geldi, biz iyice dağıldık. hiç yalana gerek yok, bu havayla bizi schalke darmadağın eder almanya' da. ligde de işimiz çok zor, çünkü hepimiz göreceğiz önümüzdeki hafta içi herkese ceza yağdıracaklar. hoca için de dedikodular çıkartmaya başladılar, onu da 5 maç civarı men ederler tahminen, çünkü ellerine bir fırsat geçti artık. bunu kullanmadan bırakmak istemeyeceklerdir. son sözlerim de yönetim ve taraftara. yönetim; yumruğunuzu masaya vurun ve artık haksızlıklara ses çıkartın. hoca bize saha içinde lazım, böyle giderse maça çıkartmayacaklar adamı, gerekeni yapın. taraftar; bırakın şu oley çekmeleri, fenerbahçe kümeye laflarını. rehavet hayatın en kötü şeylerinden bir tanesidir. insan olarak hayatınızda da bir işi bitirmeden oldum demeyin, hele bu rehaveti galatasarayımız üstünden hiç gerçekleştirmeyin. rehavet yaratacak olan, telefonla oynayacak olan, maçın sonuna doğru garip homurdanmalarla takımı endişeye sevk edecek olan o stada gitmesin. bu iş parayla pulla olmaz, geceden kuyrukta beklenirdi o stada girmek için. o stada istediğiniz zaman gidebiliyorsanız kıymetini bilin. şunu da söyleyeyim, taraftarın maçın başında, gol anında, takım öndeyken tezahürat yapması doğaldır. fakat asıl taraftarlık, takım geriye düştüğünde, gol yediğinde, baskı yediğinde, iyi oynamadığında ortaya çıkar. o dakikalarda takıma destek olmak, 12. adam olmak gereklidir. böyle olmadıktan sonra sana fan derler, sen de susar kalırsın, dolayısıyla bu takım günahıyla sevabıyla bizim, sahip çıkmak boynumuzun borcudur diyorum ve noktayı koyuyorum.
ilk defa böyle uzun bir entry girdim, eleştirilere saygım var fakat görüşlerim bunlar. katkılarınızı da bekliyorum, biz galatasaraylıyız alnımız her zaman açık, başımız her zaman dik. bunu unutmayın yeter renktaşlarım. sağlıcakla kalın.
sonra da duran toptan attığımız gol ertesinde fırsatlar yakalayan, ama yine ön alanda etkinliğı sınırlı olan, duran toplarla tehlikeli olan bir takım görüntüsündeydik. ikinci yarıda ilk yarıdan farklı olarak daha arzulu ve daha üretken başladık ve de bunun meyvesini linnes' in duran top dönüşü attığı müthiş golle aldık. işte burada maçın kırılma anını yaşadık. ikinci gol sonrası takımı, taraftarımız rehavete soktu. fenerbahçe kümeye, her pas sonrası oley çekmelerle takım hemen gevşedi ve savunmada, orta sahada gereksiz paslaşmalara girdiler. fenerbahçe' nin dağıldığı, daha fazla gol yemeyelim diye gözümüze baktığı bu dakikalarda biz oyalandık, gevşedik. hakem de zaten fenerbahçe' nin lehine düdük çalmak için beklerken önce onyekuru' nun olmayan faulünü yarattı, sonra da normalde maç 0-0 gitse çalmayacağı pozisyonda penaltıyı çaldı. burada muslera hatalı, aynısını schalke maçında da yaptı fakat hakem kurtarmıştı bizi. türkiye' de ise eyyamcı hakemler hemen penaltıyı çaldı doğal olarak.
penaltı sonrasında 12. adam olarak takımı desteklemesi gereken taraftar, uğuldamaya, sahayı seyirci gibi izlemeye başladı bu sefer de. sonrasında fenerbahçe attığı golün etkisi ve rüzgarıyla bizi iyice hapsetti, biz de maalesef bu oyuna gelerek gömüldük kendi sahamıza. sonrasında kendisinin olmayan taç atışını kullanarak golü atan fenerbahçe ve yine ne oynadığı belli olmayan bir galatasaray izledik. bu safhada mağlubiyetten şansımızla zor kurtulduk. teknik heyet ise bu süreçte maç 2-0 olduğunda selçuk' u oyuna almayarak maçın gidişine olumsuz etkide bulundu, sinan ve garry çok etkisiz kaldı. ve teknik heyet buna önlem alamayarak eksi not aldı.
şimdi kısaca maçın özetinden bahsetik. biraz da maçın saha ötesine çıkmak istiyorum. sene başından bu yana lokomotiv maçı ve porto maçından başka maçta futbol oynamadık. fiziken müthiş kötüyüz, fenerbahçe bile bizi ezdi maçın sonunda fizik olarak. hocanın tercihine saygım var ama scott piri' nin mutlaka takıma dönmesi lazım fiziken düzelme için. ayrıca sene başından beri futbol namına, düzen namına hiçbir şey ortaya koyamıyoruz. bunu düzeltmemiz gerek, fernando yokluğunda takım halinde oynayamıyoruz. gerekirse yeni bir taktik denemeliyiz ama mutlaka bu iyileşmeyi sağlamamız gerekli. bunun içinde devre arasında bir santrafor ve stoper almalıyız. fakat her şeyden öte ciddi oynamalıyız, böyle olmayacak bu iş.
sonuç olarak fenerbahçe biraz kendine geldi, biz iyice dağıldık. hiç yalana gerek yok, bu havayla bizi schalke darmadağın eder almanya' da. ligde de işimiz çok zor, çünkü hepimiz göreceğiz önümüzdeki hafta içi herkese ceza yağdıracaklar. hoca için de dedikodular çıkartmaya başladılar, onu da 5 maç civarı men ederler tahminen, çünkü ellerine bir fırsat geçti artık. bunu kullanmadan bırakmak istemeyeceklerdir. son sözlerim de yönetim ve taraftara. yönetim; yumruğunuzu masaya vurun ve artık haksızlıklara ses çıkartın. hoca bize saha içinde lazım, böyle giderse maça çıkartmayacaklar adamı, gerekeni yapın. taraftar; bırakın şu oley çekmeleri, fenerbahçe kümeye laflarını. rehavet hayatın en kötü şeylerinden bir tanesidir. insan olarak hayatınızda da bir işi bitirmeden oldum demeyin, hele bu rehaveti galatasarayımız üstünden hiç gerçekleştirmeyin. rehavet yaratacak olan, telefonla oynayacak olan, maçın sonuna doğru garip homurdanmalarla takımı endişeye sevk edecek olan o stada gitmesin. bu iş parayla pulla olmaz, geceden kuyrukta beklenirdi o stada girmek için. o stada istediğiniz zaman gidebiliyorsanız kıymetini bilin. şunu da söyleyeyim, taraftarın maçın başında, gol anında, takım öndeyken tezahürat yapması doğaldır. fakat asıl taraftarlık, takım geriye düştüğünde, gol yediğinde, baskı yediğinde, iyi oynamadığında ortaya çıkar. o dakikalarda takıma destek olmak, 12. adam olmak gereklidir. böyle olmadıktan sonra sana fan derler, sen de susar kalırsın, dolayısıyla bu takım günahıyla sevabıyla bizim, sahip çıkmak boynumuzun borcudur diyorum ve noktayı koyuyorum.
ilk defa böyle uzun bir entry girdim, eleştirilere saygım var fakat görüşlerim bunlar. katkılarınızı da bekliyorum, biz galatasaraylıyız alnımız her zaman açık, başımız her zaman dik. bunu unutmayın yeter renktaşlarım. sağlıcakla kalın.