• 5671
    tipki turkiye’nin kendisi gibi, turkiye’de buyuk futbol kulupleri avrupa’ya yetismek, o seviyeye ulasmak degil, o seviyede surdurulebilir bicimde kalmak amacinda. 2000 uefa kupasi ve 2002 dunya kupasi performanslari umut verdi ve gelecek icin beklentileri fazlasiyla yukseltti. fakat altyapi (tesis, finansal durum, vs) eksikligi turkiye’nin yukselisinin simdilik tek seferlik bir macera olmasina yol acti. son 15-20 senede uc buyukler kendi sartlari ve istekleri dogrultusunda surekli bir deneme yanilma icerisinde oldular… bu uc takim da statlarini yeniledi, kurumsallasma amacinda oldu, store’lar ve televizsyon kanallari actilar…

    bir cok sektorde oldugu gibi insan hata yaparak ogreniyor. kurumlar da, yani bu uc kulup de, birer insan toplulugu oldugundan benzer dinamiklerle ilerliyor. kulupler denemeler yapiyorlar, ders aliyorlar, cozum uretip tekrar ilerliyorlar… yazinin asil amaci da, meseleye bu seviyeden bakinca, galatasaray’in neden rakiplerinden bir iki adim onde oldugunu aciklamak.

    bence sebepleri soyle:

    0. toplumsal mesaj (taraftar): osmanli imparatorlugu gibi muthis bir kulturu ataturk gibi bir dehayla yeni caga tasimayi misyon edinmis bir turkiye toplumunun milliyetci duygularini futbol kuluplerine de yansitmasi kacinilmaz, zira futbol 22 kisi ve bir top gibi gorunse de aslinda turkiye’nin muasir medeniyetler arasina girme hedefinin tiyatrolastirilmis hali oldugundan cok populer (tipki bir zamanlarin eurovizyonu gibi). bu yuzden butun tartismalar “turk futbolunun hali” uzerinden yuruyor. insanlarin kendi kimliklerinin bir kismini tuttugu takimla ifade ettigi bir noktada galatasaray’in en buyuk avantaji, cok onemli bir toplumsal icguduyu futbola cevirmenlik yapabilmis olmasi. kulubun kurulus amacinin “maksadımız ingilizler gibi toplu bir halde oynamak, bir renge ve isme malik olmak ve türk olmayan takımları yenmekti." olmasi sonrasinda gelen yuzyil boyunca kulube net bir rota cizmis, belli bir yoldan sapilmamasini saglamis. misal fenerbahce her ne kadar ordu’nun bir cok ust duzey isminin gorevler aldigi, ve kulup yapisi en az gs kadar milliyetci de olsa, mesajini iyi aciklayamadigindan “bir gun herkes fenerbahceli olacak” derecesinde satirize oldu.

    1. kulup: bu sartlara fransiz kulturune bulanmis, fakat bunu bir turk kimligiyle yapmayi basarabilmis (bkz tevfik fikret) bir ogretim kurumunun eklenmesi, yapisi galatasaray’i rakiplerinin iyice onune tasimistir. gs bu 20 yillik surecte tum rakiplerinden daha fazla baskan gormus olsa da, demokratik fikir alisverisinin onunu rakiplerinden daha iyi acmayi basardi. buna ek olarak yonetimlerin genelde avrupa baglari kuvvetli isimlerden olusmasi galatasaray’in yurtdisinda daha net bir marka olmasinda rol oynadi. diger yandan fenerbahce’de buradaki eksiklik diktatoryal ve mafyoz bir yonetimin 20 sene kulubu yonetmesine, ve kismi basarilara ragmen sike skandali gibi fenerbahce kulubu icin bir leke oldu. burada fenerbahce’nin eksikliginin bir diger gostergesi de fenerbahce universitesi projesi…

    2. fatih terim: galatasaray bu 20 senede elde ettigi basarilarin %80’ini fatih terim’e borclu. 4 yil ustuste sampiyonluk, uefa kupasi, sonra iki sene ustuste sampiyonluk, ceyrek final, sonra 1 sampiyonluk daha… bunlar sadece basarilar. asil mesele fatih terim’in futbola bakis acisinin turkiye’nin ve galatasaray’in “avrupa’ya isyan” mesajiyla sagladigi uyum. fatih terim “onlar da biz de ayni zeminde oynuyoruz”, “galatasaray her zaman topa sahip olur” gibi tekrarladigi, kendine guvenme, inanma, “bizim onlardan bir eksigimiz yok” bakis acisi cok, ama cok onemli. zira terim bunu galatasaray toplumuna yer yer sov seviyesinde asiladi. daha da onemlisi, bunu bir futbolla iliskilendirdi. pres yapan, hucum oynayan, en buyuk takimlara karsi dahi topa sahip olmak isteyen, gerekirse yenilen ama inat eden bir futbol anlayisi galatasaray’in dna’si oldu. oyle ki basari/imkanlar orani olarak belki tarihin en onemli teknik direktorluk performanslarindan birini cikaran 2002 lucescu’nun kovulmasinin da asil sebebi sahada oynanan (oynanmak zorunda kalinan) edilgen futbolun sembolu haline gelmesiydi. fatih terim bu cizginin cekilmesinin bu kadar fanatik taraftari olmasaydi, galatasaray bir sene once fenerbahce’ye 6-0 yenilmeyecekti. ama ayni prensipler “galatasaray ilk 11’de kim oynarsa oynasin avrupa’da bir baska oynuyor” gibi bir kurumsal hafizaya tasidi. yani galatasaray mesajini bir futbol anlayisina cevirebilecek kadar net ozumseyebilmis bir terim’le bu yuzden ekstra bir uyum yakaliyor.

    mesaj isinin ve kimligin onemini daha net bicimde anlatmak gerekirse… bu 20 yillik donemde uc kulup de farkli zamanlarda “avrupa’ya evrilme” projeleri yaptilar. rijkaard, schuster, aragones, cocu, skibbe… bunlarin bir cogu kimliksiz, kafasi karisik sonuclar cikardi. avrupa’ya erismek icin avrupa’nin en iyilerini getirmek mantikli olsa da dogru cozum olmaktan cok uzak. bu yuzden ulkenin terim gibi vizyon sunabilen ve kimligi takimlarinin toplumuyla uyusan teknik adamlara ihtiyaci var. misal, aykut kocaman’i da bunun uzerinden okumak mumkun. kulubun dna’siyla uyumsuz futbol tercihi aykut kocaman’i bugun fenerbahce taraftarinin nefret ettigi bir karaktere cevirdi. fakat fenerbahce toplumu artik aykut kocaman kimligini istemedigini tabandan tavana yaymis oldu, ve tekrar baska bir futbol arayisina gittiler.

    3.medya: galatasaray bu donemin basindan asagi yukari bu gune kadar fenerbahce’nin turkiye’nin en buyuk kulubu oldugu donemde buyumus, futbola ilgili genclerin doldurugu bir spor basiniyla calisti. bu doksanlarin basinda fenerbahce’nin calkantili, galatasaray’in ise “kol kirilir yen icinde kalir” donemleriyle birlesince, aziz yildirim suclunun medya oldugu fikrine sarildi ve kulupte elegecirdigi egemenligi “tek ses” iletisime gecmekte buldu. bu donemde fenerbahce kulup organlarindan cok agresif aciklamalar yapan, diger kulupleri ve taraftarlari surekli karsisina alan bir tavir sergiledi ve taraftari olmayan toplumun antipatisine maruz kaldi. oyle ki 2004-2005 gibi fenerbahce’nin bu surecteki en basarili donemlerinden birinde adnan polat ve yildirim demiroren birlikte yemek yiyorlardi. ek olarak
    aziz yildirim yonetimleri tum kanallara baskan dostu yorumcular yerlestirildi, fenerbahce dusmanlari kavramini olusturarak saglikli kamuoyu tartismasina sansur uyguladi. bu sebeple basarili teknik direktorler hesap verilmeden kovulabildi, sembol oyuncular kusturuldu. kisa vadede gorunurde yarar saglayan bu davranislar fenerbahce toplum yapisinda ve iletisiminde gerilemeye yol acti.

    diger yandan galatasaray net mesaji, ve daha profesyonel yaklasimi, ve 80’lerden beri yukselerek gelen avrupa basarilariyla(neuchatel, 3-3 manchester deplasmani, ve 2000 arsenal) gencler icin daha iyi bir secenek oldu. bu donemin cocuklari, avrupa’nin futbola bakis konusunda ulastigi analitik kapasiteye internet ve menejerlik oyunlariyla bir pencere acmisti. bu donemin galatasaray’li gencleri radyolarda, ve bloglarda yasitlarina televizyondaki “oynat ugurcum”lardan daha net mesajlar verdilar. bu gencler su an yavas yavas televizyon programlarinda daha cok rol almaya basladilar. burada mesele “tum kanallarda gs yorumculari olsun, gs lehine konussunlar” degil. tam aksine, galatasaray’in ulkenin en aydinlik ve vizyonlu, ve galatasaray icin kafa yoran insanlar tarafindan yorumlanmasi galatasaray’in gercek avantaji. zira tekrarlayalim, galatasaray bir toplum, ve bu toplumun soz liderleri de medya.

    ***

    galatasaray’in avantajlari, ayni zamanda dezavantajlari da…

    0. kulup rakipleri arasindaki en demokratik ve en dolu yapi olarak gorunse de artik cagin gerisinde, ve halka acilma konusunda uc kulup arasinda acik ara en anti-demokratik tavri sergiliyor. kulubun yonetimini elinde tutan 1000-2000 kisilik bir blok, daha kucaklayici bir demokratik yapiyi dizayn etmek yerine “hepsi benim”cilik oynamakta israrci. bu da kulubu zaman zaman halkiyla karsi karsiya birakiyor, dursun ozbek gibi kisiler baskan olabiliyor, fatih terim’le liseciler sik sik catisiyor. bu galatasaray’in geleceginde bir devrimin gerekliligine isaret ediyor- zira yazimda sikca elestirdigim aziz yildirim fasizminin bir benzeri de galatasaray’da var, sansimiza bu yaklasik 2000 kisi ve cogunlugu yuksek egitimli, kulturlu kisiler. emile zola okumakla ovunup ayni okuldan mezun olmayanlara farkli uyelik aidat tarifesi uygulamak, bu tur burjuvazi bir yonetim sekilinin de ne kadar tehlikeli oldugunu gosteriyor.

    1. galatasaray’i bu yirmi senede en one cikaran faktor fatih terim’le yakalanan ekstra uyum oldu. son 20 senede 10 kez sampiyon olan galatasaray’da bunlarin 7’si terim’le kazanildi. 2001 ve 2015’in de terim kadrolarinin devam basarilari oldugunu soylemek korkunc bir ihlal olmaz. fakat bu surecte terim’siz donemlerde gosterilen performans korkunc seviyede., 8.cilikler, 6.ciliklar, rijkaard’’li skibbe’li denemeler. daha onemlisi kotu kadro yonetimleri. galatasaray yazili ve gorsel basinda ne kadar cok acik fikir ve kapasiteli insan urettiyse, futbol konusunda bir o kadar geride. bu da fatih terim sonrasini koskocaman bir soru isareti olmasi demek…

    2. cag degisiyor.
    ingiltere premier lig’de kum dusemeye oynayan stoke city, devre arasinda galatasaray’in en degerli oyuncusunu 16 milyon euro’ya transfer etti- eskiden ingiltere’de ilk 7’de olabilecek galatasaray bugun cok daha geride kalabilir. yani galatasaray’in finansal yapisini duzeltse dahi bir dezavantajla yarisacakken ustune bir de “yatti balik yan gider” kafasinda yonetilmesi, bjk ve fb ne durumda olursa olsun, galatasaray finansal olarak coooook daha ileride olmali, yoksa avrupa’daki rolu bir “kizilyildiz” seviyesine donebilir.

    ***

    turk futbolu 20 yildir bir cam tavani kirabilmek ugrasiyor. amac avrupanin en ust seviyesine gelebilmek, ve orada kalici olabilmek. galatasaray buna en yaklasan takim, ve bunun ciddi avantajlari var. fakat yapisal reformlar surdurulemezse, avrupa seviyesi (ozellikle premier lig kulupleri) bir daha yakalanamayacak kadar uzak kalabilir.
App Store'dan indirin Google Play'den alın