1656
sabahları işe giderken, akşamları işten dönerken ara ara radyospor' u* dinlerim. bazen gün içerisinde arabayla gitmem gereken yerler olduğunda yine radyospor' a şöyle bir bakarım.
televizyonda ise pek fazla spor programı izleyemiyorum artık. belli başlı adamlar var. tarafları olsa da çıkarları uğruna konuşmayacaklarını düşündüğüm kişiler. onları izleyebiliyorum sadece. o da bazen. o kadar.
ancak son zamanlarda, televizyonu zaplarken, spor programlarında 1-2 dakika kaldığım anlarda* ve söylediğim gibi radyospor programlarına denk geldiğim anlarda şunu çok ama çok net görüyorum; mustafa cengiz küçümseniyor. mustafa cengiz' in yönetim kadrosu aşağılanıyor. sanki sistematik bir çalışmaymış gibi herkes elle tutulamayacak konularla başkanın yetersiz olduğunu ya direk söylüyor yada yönetim kadrosu küçümseniyor. ancak, 4 ayda yaptığı onca hataya rağmen, ali koç' u övdükçe övüyorlar, türk sporuna "huzur" getirdiğini bile söylüyorlar...
bunun ardından son günlerde mustafa cengiz' in bütün efendi yaklaşımına rağmen itibarsızlaştırıldığını görmemek mümkün değil. bunu; yıllarca içindeki işten pazarlığı farketmeden izlediğim, takip ettiğim, sevdiğim, herkesin sevdiği, çok ünlü ancak şöhretin kaypaklaştırdığı, galatasaray lisesi mezunu ancak fenerbahçe takımını tuttuğu bilinen bir yorumcunun şöyle söylediğini duyunca daha iyi anladım bu sabah:
"fatih terim yönetimle çalışıyor, yönetim fatih terim' le değil"
radyodaki yorumcular bu cümleyi söyleyip aşağılayıcı gülümsemeler eşliğinde, "%100 haklı" dediler ve çeşitli aşağılamalarla cümlelerine devam ettiler.
cümle zaten doğru, ben de katılıyorum. ancak bu durumdan yönetim eleştirisi yapmak hatta ve hatta bir yönetim kurulunu koca liyakat sahibi insanları sadece buradan hareketle aşağılamak en hafif tabiriyle kaypaklıktır*. allah aşkına fatih terim bir yerde çalışıyorsa kendisi istediği içindir zaten. bugün, yaşanan onca olaya rağmen milli takımı bile istese çalıştırır. bu adamın aurası bu! artık o seviyede. sen bunun üzerinden mustafa cengiz' i ve yönetimini nasıl eleştirirsin!
aslında bu tip adamlara sinirlenmiyorum ben. sinirlendiğim şey, şuan bu konuşmaları pek umursamayan taraftarımızın, ilerleyen günlerde, bir iki kötü sonuç sonrasında, şuanda yavaş yavaş akıllarına dikte edilen "mustafa cengiz başarısızdır, yetersizdir, yeteneksizdir" zırvasına inanma ihtimalidir. kanaat önderi gibi ortalıkta gezen ancak futbolu bakkal hüseyin emmi düzeyinde seyreden ve yorumlayan adamların, edebiyat eğitimleri iyi olunca, taraftarların bu insanlara saygı göstermelerine ve o minik beyinleriyle yaptıkları maniplasyonlarını yemelerine saygı duyamıyorum. sinirleniyorum.
şuan medyanın her kolundan itibarsızlaştırma başlamış durumdadır ve maalesef bu ülkeyi biraz tanıyorsam mustafa cengiz ve yönetiminin ömrü seneye bu zamanlara kadardır. şimdiden bu duruma sinirlenmekteyim.
bir tarafta fenerbahçe' yi kurtaracak diye gelip, arkasına medyayı, babasını, parasını, taraftarını, divan kurulunu, kulüp üyelerini alarak başa geçen ancak 4 ay içerisinde kulübü birbirine katan bir başkan,
diğer tarafta, yalnızca bir önceki yönetimden bıkmış taraftarı arkasına alarak başa geçen, lisenin yozlaşmış insanlarıyla, finansal fair play' le, maden ruhsatlı arazilerle mücadele ederek ilerleyen ancak bu konuda gık etmeyen bir başkan...
ali koç' un yaptığı saçma sapan açıklamaların ve hataların onda birini yapmış olduğunu hayal edin başkanımızın. medyada nereye koyup tekme atacaklarını şaşırırlardı.
konuyu bir örnekle pekiştirip öyle kapatmak isterim; bilgin gökberk yıllar yıllar önce ünal aysal ve fatih terim ile galatasaray' ımız ivme kazanmışken, bir televizyon programında yorumcu olarak çalışıyordu*. söylediğim gibi galatasaray' ımız yoluna dolu dizgin devam ediyordu. hem iyi bir futbol oynanıyor hem de sansasyonel transferler* * konuşuluyordu. kendisi ise, daha aralarından su bile sızmazken "başkanım! fatih terim' den memnun olmaz galatasaray liseliler, tarzını tavrını sevmezler, avangart bulurlar, kulağına gelip gelip sana birşeyler fısıldarlar ve aranızı bozmaya çalışırlar. çok fazla dinleme onları" diyordu. programın moderatörü de "nereden biliyorsun" diye soruyordu bilgin gökberk' e. "ciğerlerini biliyorum galatasaray' ın o ağır abilerinin" derdi. çok geçmeden başımıza neler geldi gördük. hoca bir tarafa, başkan bir tarafa. zaten ünal başkanın geçen senelerde yaptığı röportajları izleyip, okuduysanız bu fısıltılardan bahsettiğini görmüşsünüzdür.
tüm taraftarlarımıza sesleniyorum ve bundan yılmayacağım!
bu güzel ortamı kolay harcatmayın! ünal başkanın tarzı başkaydı, mustafa başkanın başka. tek bir ortak noktaları var; galatasaray' ı yukarı çekmeye çalıştıkları kesin!
başkanım çizgini bozmaman ve her ne o olursa olsun yılmaman dileğiyle...
allah yardımcınız olsun...
televizyonda ise pek fazla spor programı izleyemiyorum artık. belli başlı adamlar var. tarafları olsa da çıkarları uğruna konuşmayacaklarını düşündüğüm kişiler. onları izleyebiliyorum sadece. o da bazen. o kadar.
ancak son zamanlarda, televizyonu zaplarken, spor programlarında 1-2 dakika kaldığım anlarda* ve söylediğim gibi radyospor programlarına denk geldiğim anlarda şunu çok ama çok net görüyorum; mustafa cengiz küçümseniyor. mustafa cengiz' in yönetim kadrosu aşağılanıyor. sanki sistematik bir çalışmaymış gibi herkes elle tutulamayacak konularla başkanın yetersiz olduğunu ya direk söylüyor yada yönetim kadrosu küçümseniyor. ancak, 4 ayda yaptığı onca hataya rağmen, ali koç' u övdükçe övüyorlar, türk sporuna "huzur" getirdiğini bile söylüyorlar...
bunun ardından son günlerde mustafa cengiz' in bütün efendi yaklaşımına rağmen itibarsızlaştırıldığını görmemek mümkün değil. bunu; yıllarca içindeki işten pazarlığı farketmeden izlediğim, takip ettiğim, sevdiğim, herkesin sevdiği, çok ünlü ancak şöhretin kaypaklaştırdığı, galatasaray lisesi mezunu ancak fenerbahçe takımını tuttuğu bilinen bir yorumcunun şöyle söylediğini duyunca daha iyi anladım bu sabah:
"fatih terim yönetimle çalışıyor, yönetim fatih terim' le değil"
radyodaki yorumcular bu cümleyi söyleyip aşağılayıcı gülümsemeler eşliğinde, "%100 haklı" dediler ve çeşitli aşağılamalarla cümlelerine devam ettiler.
cümle zaten doğru, ben de katılıyorum. ancak bu durumdan yönetim eleştirisi yapmak hatta ve hatta bir yönetim kurulunu koca liyakat sahibi insanları sadece buradan hareketle aşağılamak en hafif tabiriyle kaypaklıktır*. allah aşkına fatih terim bir yerde çalışıyorsa kendisi istediği içindir zaten. bugün, yaşanan onca olaya rağmen milli takımı bile istese çalıştırır. bu adamın aurası bu! artık o seviyede. sen bunun üzerinden mustafa cengiz' i ve yönetimini nasıl eleştirirsin!
aslında bu tip adamlara sinirlenmiyorum ben. sinirlendiğim şey, şuan bu konuşmaları pek umursamayan taraftarımızın, ilerleyen günlerde, bir iki kötü sonuç sonrasında, şuanda yavaş yavaş akıllarına dikte edilen "mustafa cengiz başarısızdır, yetersizdir, yeteneksizdir" zırvasına inanma ihtimalidir. kanaat önderi gibi ortalıkta gezen ancak futbolu bakkal hüseyin emmi düzeyinde seyreden ve yorumlayan adamların, edebiyat eğitimleri iyi olunca, taraftarların bu insanlara saygı göstermelerine ve o minik beyinleriyle yaptıkları maniplasyonlarını yemelerine saygı duyamıyorum. sinirleniyorum.
şuan medyanın her kolundan itibarsızlaştırma başlamış durumdadır ve maalesef bu ülkeyi biraz tanıyorsam mustafa cengiz ve yönetiminin ömrü seneye bu zamanlara kadardır. şimdiden bu duruma sinirlenmekteyim.
bir tarafta fenerbahçe' yi kurtaracak diye gelip, arkasına medyayı, babasını, parasını, taraftarını, divan kurulunu, kulüp üyelerini alarak başa geçen ancak 4 ay içerisinde kulübü birbirine katan bir başkan,
diğer tarafta, yalnızca bir önceki yönetimden bıkmış taraftarı arkasına alarak başa geçen, lisenin yozlaşmış insanlarıyla, finansal fair play' le, maden ruhsatlı arazilerle mücadele ederek ilerleyen ancak bu konuda gık etmeyen bir başkan...
ali koç' un yaptığı saçma sapan açıklamaların ve hataların onda birini yapmış olduğunu hayal edin başkanımızın. medyada nereye koyup tekme atacaklarını şaşırırlardı.
konuyu bir örnekle pekiştirip öyle kapatmak isterim; bilgin gökberk yıllar yıllar önce ünal aysal ve fatih terim ile galatasaray' ımız ivme kazanmışken, bir televizyon programında yorumcu olarak çalışıyordu*. söylediğim gibi galatasaray' ımız yoluna dolu dizgin devam ediyordu. hem iyi bir futbol oynanıyor hem de sansasyonel transferler* * konuşuluyordu. kendisi ise, daha aralarından su bile sızmazken "başkanım! fatih terim' den memnun olmaz galatasaray liseliler, tarzını tavrını sevmezler, avangart bulurlar, kulağına gelip gelip sana birşeyler fısıldarlar ve aranızı bozmaya çalışırlar. çok fazla dinleme onları" diyordu. programın moderatörü de "nereden biliyorsun" diye soruyordu bilgin gökberk' e. "ciğerlerini biliyorum galatasaray' ın o ağır abilerinin" derdi. çok geçmeden başımıza neler geldi gördük. hoca bir tarafa, başkan bir tarafa. zaten ünal başkanın geçen senelerde yaptığı röportajları izleyip, okuduysanız bu fısıltılardan bahsettiğini görmüşsünüzdür.
tüm taraftarlarımıza sesleniyorum ve bundan yılmayacağım!
bu güzel ortamı kolay harcatmayın! ünal başkanın tarzı başkaydı, mustafa başkanın başka. tek bir ortak noktaları var; galatasaray' ı yukarı çekmeye çalıştıkları kesin!
başkanım çizgini bozmaman ve her ne o olursa olsun yılmaman dileğiyle...
allah yardımcınız olsun...