189
eylül ayının 5. günü itibarı ile toplam 7 dosyadan transfer yasağı bulunan, herhangi bir sponsorluk anlaşması da imzalayamamış olan şube. eğer 2-3 hafta içinde muhataplara gerekli ödemeler yapılarak ya da en azından ödeme planları sunularak bu dosyalar kaldırılmazsa önce avrupa kupalarına, sonra da türkiye ligine katılamama durumu söz konusu olacak. eylül ayı sonundaki olağanüstü genel kurul gündeminde basketbol a.ş.'nin kurulması da var, ancak bu konuların çözülmesi için çok gecikmiş olunacak.
sponsorluk konusu ise mustafa cengiz başkanının seçim vaatlerinden biriydi. belediyelere ve bir takım siyasi yerlere yapılan kapı kapı dilenme gezilerinden bu işe fırsat kalmadı. muhtelif zamanlardaki basın toplantılarında sözün basketbola geldiği ender anlarda "sponsorluk paralarını kırdırıp yemişler, sporcuların alacağı parayı cebe atmışlar, galatasaray markasını küçük düşürmüşler" gibi cümlelerle şubeyi övdü. bütün bunları yapan şube menejerini, genel menejeri, yardımcı koçu falan görevde tutup üzerine bu cümleleri kurup "sponsorluk arayışımız sürüyor" demenin türkçe meali "bu insanların silkeleyeceği yeni bir keriz arıyoruz"dur en fazla. bütün bunlardan sonra şubenin sponsorsuz kalmasına şaşırmak hakikaten şaşılası bir davranış biçimi olurdu...
daha şube menejerimizin mobbing ile gönderdiği ama 1.2 milyon dolares ödeyeceğimiz oktay mahmuti'den, kapı kapı dilenip belediyeden ricacı olunarak takımın başına getirilen erkek takımımızın koçundan, adam yiye yiye takımın başına gelmiş olan kadın takımımızın geçen sezonki yardımcı antrenöründen, takımı kankisinin menejerlik şirketinin insafına teslim eden nevriye yılmaz-özge alev ikilisinden, baskılara dayanamayıp sezon ortası ortalıktan kaybolmalarına rağmen marina maljkovic'i sözleşmesi devam ederken bir şekilde yedikten sonra yeniden başa geçmelerinden, sırf yaptıkları rezilliklere karşı çıktı diye şube menejeriyle bir olup kaptanı takımdan koparma planlarından falan daha bahsetmedim bile...
sponsorluk konusu ise mustafa cengiz başkanının seçim vaatlerinden biriydi. belediyelere ve bir takım siyasi yerlere yapılan kapı kapı dilenme gezilerinden bu işe fırsat kalmadı. muhtelif zamanlardaki basın toplantılarında sözün basketbola geldiği ender anlarda "sponsorluk paralarını kırdırıp yemişler, sporcuların alacağı parayı cebe atmışlar, galatasaray markasını küçük düşürmüşler" gibi cümlelerle şubeyi övdü. bütün bunları yapan şube menejerini, genel menejeri, yardımcı koçu falan görevde tutup üzerine bu cümleleri kurup "sponsorluk arayışımız sürüyor" demenin türkçe meali "bu insanların silkeleyeceği yeni bir keriz arıyoruz"dur en fazla. bütün bunlardan sonra şubenin sponsorsuz kalmasına şaşırmak hakikaten şaşılası bir davranış biçimi olurdu...
daha şube menejerimizin mobbing ile gönderdiği ama 1.2 milyon dolares ödeyeceğimiz oktay mahmuti'den, kapı kapı dilenip belediyeden ricacı olunarak takımın başına getirilen erkek takımımızın koçundan, adam yiye yiye takımın başına gelmiş olan kadın takımımızın geçen sezonki yardımcı antrenöründen, takımı kankisinin menejerlik şirketinin insafına teslim eden nevriye yılmaz-özge alev ikilisinden, baskılara dayanamayıp sezon ortası ortalıktan kaybolmalarına rağmen marina maljkovic'i sözleşmesi devam ederken bir şekilde yedikten sonra yeniden başa geçmelerinden, sırf yaptıkları rezilliklere karşı çıktı diye şube menejeriyle bir olup kaptanı takımdan koparma planlarından falan daha bahsetmedim bile...