• 337
    ultras/movement'in maç onbiri

    1- şampiyonluktaki rakipler beşiktaş ve fenerbahçe'nin mağlubiyetlerle kapadıkları haftada iç sahada alanyaspor karşısında alınan farklı galibiyet, "transfer kabızlığı" çeken galatasaray taraftarına ilaç gibi geldi. göztepe maçında oyuna istediği gibi başlayamamıştı galatasaray ama alanya karşılaşmasında daha derli toplu bir görüntü sergiledi. oyunu ilk dakikadan itibaren deplasman takımının yarı sahasına yıkmak istese de maçın ilk tehlikeli atağı campos'un ara pasında bobo ile alanyasporlulardan geldi. zaten bu atak mesut bakkal'ın talebelerinin maç içinde görüp görecekleri tek tehlikeydi. sonrası ipler galatasaray'ın elindeydi, mariano ve nagatomo destekli kanat ataklarıyla sinan ve onyekuru'nun ceza sahasına koşuları, eren'i topla buluşturma çabaları golün sinyalini verirken, 36. dakikada emre akbaba'nın kullandığı köşe vuruşunda sinan topu kale çizgisine yolladığı ve eren'in yatarak yarattığı karambol fernando'ya hayatının en kolay golünü attırdı... soyunma odasına önde girmek galatasaray'ı rahatlatırken, esas fırtına ikinci yarı esti. önce sinan, belhanda'nın pasıyla bulur buluşmaz uzaktan vurdu ve geçen sene alanya'da kendi kalesine gol atan tzavellas'ın kafasından seken top galatasaray'ı iki farklı öne geçirdi. ne olduğunu anlamayan alanyalılar, bu defa yine belhanda'nın sinan'ı ceza sahasına soktuğu pasla sinan'ın eren'e yaptığı asitle topu kalelerinden çıkarmak zorunda kaldılar. mesut bakkal kenardan bağırsa çağırsa da köşeye sıkışmış böksör gibi "sallantıda" olan alanyaspor savunmasını bu kez de eski oyuncusu emre üzdü. 4-0... fatih hocanın takımlarının özelliğidir, skora bakmadan gol için saldırmak, tabelaya bakmadan yine yüklendi sarı-kırmızılılar, penaltı da kazandılar da hakem var'a danışınca, "hava atışıyla" oyunu devam ettirdi. olsun, durdular mı aslanlar, durmadılar ve bu kez onyekuru skoru değiştiren adam oldu. yetti mi? yetmedi, oyuna yeni giren genç yetenek yunus'un pasında emre akbaba kendisinin ikinci golünü eski takım arkadaşı haydar'ın kalesine yolluyordu. maçı yöneten halil umut meler sakatlık, var, oyuncu değişikliği gibi etmenlerle fazlaca duran oyunu gerektiği gibi uzatsaydı, fark daha da açılırdı ama hakem kısa kesmeyi tercih etti... son düdük çaldığında tribünler mutlu, hoca mutlu, futbolcular mutluydu...

    2- muslera adını maç boyunca iki kez duydum. ilkinde bobo'nun tehlike yaratacak atağında zamanında çıkışıyla topu bacakları arasında yakaladığı anda, bir de sinan'ın düşürülmesi sonrası kazanılan penaltıda taraftarın "muslera, muslera, muslera" şeklinde uruguaylı kaleciyi penaltı noktasının başına davet etmesinde... onun dışında nando oldukça rahat bir maç çıkardı, zaten seyrantepe'de son 11 maçta galatasaray 30 gol atıp 3 gol yemiş... evde harikayız, darısı deplasmanlara...

    3- maçlarda genellikle gol atanlar ön plana çıkar da, galatasaray'ın savunma bekleri duruşlarıyla, hırslarıyla, arzularıyla, oyun zekalarıyla aslında görünmez kahramanlar. yuto'daki oyun ciddiyeti, mariano'daki özgüven galatasaray'ın bu denli etkili oyunun çok önemli parçaları. takım savunmasına katkı yapmakla kalmıyorlar, hücümda da her daim hazır bulunuyorlar ki, geri dönüşleri de bir o kadar çabuk ve hızlı... orta saha oyuncularını ya da golcüleri izlerken mest olursun ya, galatasaray beklerini izlemek de başlı başına bir haz...

    4- hafta içi maicon'un satıldığı haberini duyduğumda gomis'ten daha çok üzüldüm gitmesine de bereket evraklar yetişmemiş de maicon kaldı takımda. sosyal medyadaki "şampiyonlar ligi için ağır" diyerek başlayan "karalama" kampanyasına katılmıyorum, maicon'un öyle kenara atılacak bir topçu olmadığını düşünüyorum çünkü sadece savunma yapmıyor, hücümda da oldukça etkili, ayrıca lider özellikli ve kaybetmeyi sevmeyen bir yapısı var. serdar aziz'le birlikte iyi bir ikili oluşturmuşlardı, son iki maçta ahmet'le de uyumlu oynuyorlar. alanya karşısında rakip forvetlere göz açtırmadılar... fatih terim de bunun farkında olmalı ki, transferde stoper tercihini iptal etti ve donk'u da o bölgeye ekleyerek bu dört futbolcu ile yoluna devam etme kararı aldı...

    5- göztepe maçındaki fernando- donk ikilisi bu kez fernando-belhanda çiftine bıraktı yerini. bu değişiklik de oyunun da hızlanmasına sebep oldu zira donk rakibi karşılamada oldukça sert ve başarılıyken, topu oyuna sokmada o kadar da çabuk davranamıyordu. oysa belhanda orta sahaları yumuşak takımlar karşısında o bölgede tam da aranan adam olduğunu gösterdi özellikle maçın ikinci yarısında. belki de galatasaray'a geldiğinden beri oynadığı en etkili maç diyebiliriz alanyaspor karşılaşmasına. takımın farkı açtığı her golün başlangıcında mutlaka belhanda'yı gördük... orta sahaya n'diaye'nin de geleceğini düşünürsek, fatih terim için oldukça keyifli olacaktır maç kadrosunu yazmak taktik tahtasına...

    6- emre akbaba... cim bom bomun çocuğu emre akbaba... büyük umutlarla, büyük paralarla gelen topçular üzerinde beklentiler çok olur ve futbolcular bazen bu baskıyı kaldıramaz. emre, eski takımına karşı maçın ilk yarısı biraz heyecanlı biraz tutuk gözükse de, ikinci devre "açıldı" ve golleri sıraladı... atmış olduğu goller, üzerindeki baskıyı da aldı genç oyuncunun. bir de gollerden sonra sevinmemesi, 20 gün önce birlikte yemek yediği, aynı kampı paylaştığı arkadaşlarının üzüntüsünü paylaşması karakteri açısından da olumlu görüntülerdi emre'nin... çok büyük topçu aldı galatasaray, çok büyük...

    7- garry rodrigues iki haftadır kenarda ama kimse onun adını anmıyor zira henry onyekuru öyle bir oyun çıkarıyor ki, "bu adamı satın alma opsiyonuyla mı kiraladık?" sorusunu sorduruyor seyredenlere. cevap verelim, maalesef sene sonu geri dönecek henry ama belki yuto gibi takıma "tapusuyla" katabiliriz... böyle oynarsa da o iş çok zor olur... topla oldukça hızlı ve ceza sahasına girdiğinde asist yapacak arkadaşını arıyor nijeryalı, ki fatih terim de maç sonu verdiği röportajda kendisini golü düşünmesi için uyardığını belirtti. bruma ve garry rodrigues pas vermeyi daha az düşünüyordu, fırsatı bulunca kaleyi yokluyorlardı. ben asisti seven kanat adamını severim ve inanıyorum ki yeni gelecek golcüyü oldukça doyuracaktır onyekuru...

    8- ilk yarıda durgun olan sinan, ikinci yarıda çok daha arzuluydu, istekliydi ve hal böyle olunca da gollerde katkısı büyük oldu. futbolda şansa pek inanmam, şans arzu edenin yanındadır, sinan o şutu çekmeseydi top "şansa" rakibin kafasına çarpmayacaktı, sen isteyeceksin ve çabalayacaksın ki şans da yanında yer alsın...

    9- sezon başından beri takımın golcüsü olarak ilk onbirde yer alıyor eren derdiyok. gomis'in satılmasından sonra da tek forvet kaldı. galatasaray yönetimi transfer bitmesine günler kala bir golcü arayışında ama bakalım bu iş nasıl sonuçlanacak. eren'in eline iyi bir şans geçti ama bu fırsatı olumlu kullandığını düşünmüyorum. tamam, goller atıyor ama benim beklediğim eren derdiyok performansı bu değil, daha iyisi olabileceğini, rakibi presle boğabileceğini, kafa toplarında hakimiyet kurabileceğini ve hücümda top tutabileceğini iki sene önce ilk transfer olduğunda bize göstermişti.

    10- kenarda feghouli gibi milyon euroluk adam beklerken fatih terim oyuna yunus'u alıyor, ozan'ı alıyor... bu topçular da sahada oldukları 5-10 dakikada ne kadar yetenekli olduklarını gösteriyorlar cümle aleme. özellikle yunus kamp döneminde yakaladığı formu sürdürüyor, maça girdi ve topa ilk dokunuşuyla asist yaptı. maçın son dakikasında da fileleri havalandırabilirdi... ozan da fernando'nun yerinde sırıtmadı, sahada bulunduğu az sürede ayağının sağlam bastığını gördük... genç topçuları yazarken, gökay'dan bahsetmeden geçemeyeceğim. galatasaray yurt dışı kampındayken gökay genç milli takım ile avrupa şampiyonası maçları yapıyordu ve arkadaşları gibi kendini fatih hocaya gösterme şansı olmadı, tabii ki hoca onu biliyor, idmanlarda izliyor ama hazırlık maçında görmesi oldukça farklı bir olay... umarım gökay'ın da sahada olacağı günler yakındır...

    11- 2018-2019 futbol sezonu "var"la başladı ve geçen üç haftalık periyotta bu sistemi en kötü kullanan hakem halil umut meler oldu. ilk hafta yönettiği fenerbahçe-bursaspor maçında video görüntülerine bakmasına rağmen verdiği yanlış kararlar ve kaş-göz oynatma mimikleriyle büyük tepki toplayan genç hakem, dün gece de büyük bir fiyaskoya imza attı. galatasaray'ın gelişen atağında sinan'ın düşürülmesine penaltı çalan halil umut meler, var'a bakma gereği duymadan belhanda'yı penaltı noktasına gönderip, herkesi ceza sahasını sınırlayan çizgilerin dışına davet ettikten sonra faslı topçu tam topa vuracağı anda "dalga geçer gibi" düdük çalıp, var'a bakmaya koştu... oysaki, pozisyon başında video hakeme danışıp, görüntüleri izlese ve kararını vermiş olsaydı, böyle rezalet bir görüntü ortaya çıkmayacaktı.

    maça dair fotoğraflar ve yazının kaynağı:
    https://ultrasmovement.blogspot.com/...ay6-0alanyaspor.html
App Store'dan indirin Google Play'den alın