19621
biraz zaman geçip de aklı selim değerlendirince eğriyi doğruyu daha bir net görüyor insan.
dünkü maç (5 ağustos 2018 galatasaray akhisarspor maçı) ile ilgili birçok arkadaşımız kendince resmi yorumladı.
ben de şöyle bir maçı gözümün önüne getirince gördüğüm noktalar özetle aşağıdaki gibidir;
1-) orta sahada 2. bölgeden 3. bölgeye topu geçirmekte çok zorlandığımız gibi, kaybedilen toplarda rakibin hareketli oyuncusu (elvis manu) topla kopup bodoslama üzerimize geldiği her pozisyonda defansımız resmen dağıldı ve kimse doğru pozisyon alamadı. yediğimiz gole bakılırsa pozisyonun içinde rodrigez var, yuto var ama maicon geride izleyici durumunda. üstüne üstlük aleyhimize sıkça uygulanan taktik faul yapmak ne kimsenin aklına geliyor ne de yapabiliyoruz. halbuki rakip topu aldığında linnes omuz omuza şarj ile rakibi indirebilir, hem kart almazdı hem de rakibin atağını sonlandırabilirdik. bunların hiçbiri yapılmadığından, zaten oyun oynaması zor olan sahada bir de maçın başında geriye düşerek rakibin direncini arttırmış olduk.
2-) aynı şekilde defansımızın arkasına atılan toplarda stoperlerimiz maalesef topun yere düşmesine izin vererek rakibin 2. hamleyi yapmasına izin veriyorlar. bu toplar en kötü kafa ile taca atılabilmeli.
3-) zaten son yıllarda barcelona ile görmeye başlamıştık ve 2018 dünya kupasında tiki taka oyununa son darbe vuruldu. ispanya ve portekiz gibi takımlar %60'ın üzerinde topla oynayarak elendiler. tabii ki bizim oyunumuz tiki takanın yanından geçemez de, demek istediğim şu; topla daha çok oynamanın devri artık geçti. dönem sonuca gidenlerin devri artık. türkiye 'de genelde rakipler zaten sana bırakıyor topu. hele senin pozsiyon üretmede kısırlığın varsa tam da rakiplerin aradığı fırsat. %60larla-70lerle topla oynayıp bırakın kazanmayı pozisyona giremediğimiz maçlar var.
4-) birkaç yıl önce biraz çözer gibi olmuştuk ancak son yıllarda yeniden duran toplarda hem kullanırken etkisizlik olarak, hem de kalemize atılırken hemen her topa rakiplerin vurması anlamında ciddi sıkıntılar yaşıyoruz. zaten üretken olmada sıkıntı yaşayan takımımız biraz pozisyon yakalayacak gibi olduğunda rakipler kaleye yakın-uzak farketmeksizin indirerek faul yapmakta en ufak bir tereddüt yaşamıyorlar. biliyorlar ki en ufak bir tehdidimiz olmayacak (bkz: #2475506). yapılan ortalardan sonuç alamamamıza rağmen yayın çevresindeki vuruşlar da dahil olmak üzere bel hizasında ortalamaktan ısrarla vazgeçmiyoruz ve daha kötüsü göz göre idmanlarda bu yönde hiçbir çalışma yapılmadığı çok net gözüküyor.
5-) takımda garry, fernando, linnes.... ve belki 1-2 kişi daha haricinde maalesef atletik oyuncularımız yok, hantal bir görüntü sergiliyoruz. bu da oyunumuzun oldukça yavaş olmasına yol açıyor. atağı olgunlaştırıken olmayacak yerlerde o kadar gereksiz paslaşmalar oluyor ki, zaten topla alan katetmede zorluk yaşarken, zor bela oyundan düşürülen 1-2 rakip oyuncuyu o gereksiz geri pas ile tekrar takım savunmasının içine sokuyoruz. nihayetinde rakiplerin alan kapamasına yol açan yavaş ve etkisiz paslaşmalarımız, bireysel yetenek de kıt olduğundan gollük pozisyon bulmamızı oldukça zorlaştırıyor.
6-) yine fernando, garry, gomis...gibi oyuncuların maalesef alternatifleri yok. euro-dolar kurları da malum olduğundan bu şartlar altında transfer mevzuuna burada girmenin pek bir anlamı yok gibi. zaten değerli yazar arkadaşlar bu konuya çok güzel değiniyorlar.
7-) oyun içinde şut tehdidimizin hiç olmayışı rakibin orta alanı ile defansı arasında boşluk oluşmasını engelliyor, çok kompakt durarak yay üzerine attığımız birçok yerden pası kolaylıkla savuşturmanın ötesinde bunların ciddi bir kısmı ile de kalemizde tehlike oluşturuyorlar (1. maddede yaşanan durum)
8-) terim hocamızın geçen sezon ligdeki birkaç maçta da yaşadığı basiret bağlanması sonucu gol lazım olduğunda sorun topu gol bölgesine getirememek iken getirecek adam sokmak yerine orta sahayı eksilterek oyuna ikinci forveti sokması, her nekadar beraberliği getirdi gibi gözükmesine rağmen bence çok yanlış bir hamleydi. zira uzatma bölümünde rakip kaleye gidemedik bile. hocanın çift forvet oynamak istemesi, hele gol lazımken elbette mantıklı ancak gomis ve eren o kadar birbirini tamamlamaktan uzak 2 oyuncu ki, bizim geçmiş dönemlerden alışık olduğumuz çift forvet yapılarında forvetlerden biri topu tutabilen, sırtı dönük top alabilen ve biraz da orta saha özellikli olabilen oyunculardan oluştuğunda sonuç aldığımız hala hafızalarımızda. (elmander-baros, necati-baros, drogba-burak, necati-ümit karan....vs). dolayısıyla eren yerine sinan tercihi, ki hazırlık döneminde performansı iyiydi, daha doğru olurdu sanki.
netice olarak, sezonun henüz ilk resmi maçı oynandı. aşırı yüklemelerin yanı sıra gereksiz seyahatlerin getirdiği yorgunluk maçın uzamaya gitmesiyle kendini net şekilde belli etti.
enseyi çok karatmaya gerek yok ama gerekli mesajlar da alınmalı.
gomis olayı mutlaka çözülmeli.
bol bol duran top, oyunu hızlandırıcı, sonuç alıcı taktik varyasyonlar, yay civarı bol şut çekme ...... vs zenginlikleri oyunumuza katabilmeliyiz. yapamazsak bu halimizle maalesef hem savunulması çok kolay olan hem de rahatlıkla gol atılabilecek görüntüde olan bir takımız.
umarım "bir müsibet bin nasihatten iyidir" deki musibetimiz bu maç olmuş olsun...
dünkü maç (5 ağustos 2018 galatasaray akhisarspor maçı) ile ilgili birçok arkadaşımız kendince resmi yorumladı.
ben de şöyle bir maçı gözümün önüne getirince gördüğüm noktalar özetle aşağıdaki gibidir;
1-) orta sahada 2. bölgeden 3. bölgeye topu geçirmekte çok zorlandığımız gibi, kaybedilen toplarda rakibin hareketli oyuncusu (elvis manu) topla kopup bodoslama üzerimize geldiği her pozisyonda defansımız resmen dağıldı ve kimse doğru pozisyon alamadı. yediğimiz gole bakılırsa pozisyonun içinde rodrigez var, yuto var ama maicon geride izleyici durumunda. üstüne üstlük aleyhimize sıkça uygulanan taktik faul yapmak ne kimsenin aklına geliyor ne de yapabiliyoruz. halbuki rakip topu aldığında linnes omuz omuza şarj ile rakibi indirebilir, hem kart almazdı hem de rakibin atağını sonlandırabilirdik. bunların hiçbiri yapılmadığından, zaten oyun oynaması zor olan sahada bir de maçın başında geriye düşerek rakibin direncini arttırmış olduk.
2-) aynı şekilde defansımızın arkasına atılan toplarda stoperlerimiz maalesef topun yere düşmesine izin vererek rakibin 2. hamleyi yapmasına izin veriyorlar. bu toplar en kötü kafa ile taca atılabilmeli.
3-) zaten son yıllarda barcelona ile görmeye başlamıştık ve 2018 dünya kupasında tiki taka oyununa son darbe vuruldu. ispanya ve portekiz gibi takımlar %60'ın üzerinde topla oynayarak elendiler. tabii ki bizim oyunumuz tiki takanın yanından geçemez de, demek istediğim şu; topla daha çok oynamanın devri artık geçti. dönem sonuca gidenlerin devri artık. türkiye 'de genelde rakipler zaten sana bırakıyor topu. hele senin pozsiyon üretmede kısırlığın varsa tam da rakiplerin aradığı fırsat. %60larla-70lerle topla oynayıp bırakın kazanmayı pozisyona giremediğimiz maçlar var.
4-) birkaç yıl önce biraz çözer gibi olmuştuk ancak son yıllarda yeniden duran toplarda hem kullanırken etkisizlik olarak, hem de kalemize atılırken hemen her topa rakiplerin vurması anlamında ciddi sıkıntılar yaşıyoruz. zaten üretken olmada sıkıntı yaşayan takımımız biraz pozisyon yakalayacak gibi olduğunda rakipler kaleye yakın-uzak farketmeksizin indirerek faul yapmakta en ufak bir tereddüt yaşamıyorlar. biliyorlar ki en ufak bir tehdidimiz olmayacak (bkz: #2475506). yapılan ortalardan sonuç alamamamıza rağmen yayın çevresindeki vuruşlar da dahil olmak üzere bel hizasında ortalamaktan ısrarla vazgeçmiyoruz ve daha kötüsü göz göre idmanlarda bu yönde hiçbir çalışma yapılmadığı çok net gözüküyor.
5-) takımda garry, fernando, linnes.... ve belki 1-2 kişi daha haricinde maalesef atletik oyuncularımız yok, hantal bir görüntü sergiliyoruz. bu da oyunumuzun oldukça yavaş olmasına yol açıyor. atağı olgunlaştırıken olmayacak yerlerde o kadar gereksiz paslaşmalar oluyor ki, zaten topla alan katetmede zorluk yaşarken, zor bela oyundan düşürülen 1-2 rakip oyuncuyu o gereksiz geri pas ile tekrar takım savunmasının içine sokuyoruz. nihayetinde rakiplerin alan kapamasına yol açan yavaş ve etkisiz paslaşmalarımız, bireysel yetenek de kıt olduğundan gollük pozisyon bulmamızı oldukça zorlaştırıyor.
6-) yine fernando, garry, gomis...gibi oyuncuların maalesef alternatifleri yok. euro-dolar kurları da malum olduğundan bu şartlar altında transfer mevzuuna burada girmenin pek bir anlamı yok gibi. zaten değerli yazar arkadaşlar bu konuya çok güzel değiniyorlar.
7-) oyun içinde şut tehdidimizin hiç olmayışı rakibin orta alanı ile defansı arasında boşluk oluşmasını engelliyor, çok kompakt durarak yay üzerine attığımız birçok yerden pası kolaylıkla savuşturmanın ötesinde bunların ciddi bir kısmı ile de kalemizde tehlike oluşturuyorlar (1. maddede yaşanan durum)
8-) terim hocamızın geçen sezon ligdeki birkaç maçta da yaşadığı basiret bağlanması sonucu gol lazım olduğunda sorun topu gol bölgesine getirememek iken getirecek adam sokmak yerine orta sahayı eksilterek oyuna ikinci forveti sokması, her nekadar beraberliği getirdi gibi gözükmesine rağmen bence çok yanlış bir hamleydi. zira uzatma bölümünde rakip kaleye gidemedik bile. hocanın çift forvet oynamak istemesi, hele gol lazımken elbette mantıklı ancak gomis ve eren o kadar birbirini tamamlamaktan uzak 2 oyuncu ki, bizim geçmiş dönemlerden alışık olduğumuz çift forvet yapılarında forvetlerden biri topu tutabilen, sırtı dönük top alabilen ve biraz da orta saha özellikli olabilen oyunculardan oluştuğunda sonuç aldığımız hala hafızalarımızda. (elmander-baros, necati-baros, drogba-burak, necati-ümit karan....vs). dolayısıyla eren yerine sinan tercihi, ki hazırlık döneminde performansı iyiydi, daha doğru olurdu sanki.
netice olarak, sezonun henüz ilk resmi maçı oynandı. aşırı yüklemelerin yanı sıra gereksiz seyahatlerin getirdiği yorgunluk maçın uzamaya gitmesiyle kendini net şekilde belli etti.
enseyi çok karatmaya gerek yok ama gerekli mesajlar da alınmalı.
gomis olayı mutlaka çözülmeli.
bol bol duran top, oyunu hızlandırıcı, sonuç alıcı taktik varyasyonlar, yay civarı bol şut çekme ...... vs zenginlikleri oyunumuza katabilmeliyiz. yapamazsak bu halimizle maalesef hem savunulması çok kolay olan hem de rahatlıkla gol atılabilecek görüntüde olan bir takımız.
umarım "bir müsibet bin nasihatten iyidir" deki musibetimiz bu maç olmuş olsun...