19613
kaleye şut atmayan takımdır. her topu gomis'le buluşturmaya çalışmak ve topla kalenin içine girmek dışında hiçbir şekilde gol aramıyoruz. kapanan savunmaları böyle açamayız, açamayacağız.
peki neden bu şekilde oynuyoruz?
1) hareketli santraforumuz yok. gomis de eren de topun kendilerine kalenin önünde getirilmesine muhtaçlar. vurdukları gol olursa sahadalar. onun dışında sahada yoklar. ikisi de çok kolay marke edilebiliyor. adam adama markajda sindiriliyorlar.
2) orta sahamız şut atmıyor ve gol koşusu yapmıyor. belhanda sürekli yayda bekliyor. ancak ne dönen topları alıyor, ne uzaktan şut çekiyor. topu alıyor, kanada veriyor ya da ver kaç yapmaya çalışıyor. o kalabalıkta da topu kaptırıyor çoğunlukla. bunun yanı sıra ceza sahasına ekstra koşu olmadığı için kanat oyuncularının açtığı ortalar da bir işe yaramıyor. garry'nin çizgiye inip içeri çıkarması ya da feghouli'nin aniden içeriye kesmesi durumunda ceza sahasında statik bir gomis dışında oyuncumuz olmuyor. eh rakip de 5 kişiyle kapanınca karambolde topun önümüze düşmesi dışında gol şansımız kalmıyor. pozisyona bile giremiyoruz.
topla oynamamız güzel. ama topu kaptırınca geriye dönmekte sıkıntı yaşıyoruz. hele bir de 2. bölgede topu kaptırırsak tamamen rakibin becerisine ve şansa kalıyor gol yemememiz.
hücum konusundaki doğaçlama durum çoğunlukla terim'e bağlı aslında. terim bu şekilde bir futbol düşünüyor. hücum seti ezberletmiyor. belirli oyun disiplinleri var. buna uyarak hücum edilmesini ve geri kalanını futbolcuların bireysel yeteneklerinin belirlemesini tercih ediyor. bu bir tercih meselesi elbette. ancak böyle olunca bireysel hata takım oyununu çok etkilemeye başlıyor. yani biz baskıyla topu kapıyoruz ama sonrasında bir planımız yok. sahadaki oyuncularımızın o maçtaki formu belirliyor oyunumuzun kalitesini.
bir de terim'in bazı takıntıları var. yeni gelen oyuncuyu oynatmamak, taraftarın sesine fazla kulak vermek, bazı oyunculara gereğinden fazla güvenirken bazılarını bir kalemde silmek gibi huyları var. olabilir, insan sonuçta. toplama bakıldığında türkiye'nin açık ara en kariyerli ve başarılı teknik direktörü kendisidir. bu tartışılmaz.
benim transfer yapılacağı konusunda şüphem yok. ama doğru transferlerin yapılabileceği konusunda şüphelerim var. mesela orta sahadaki kara deliğin sadece emre akbaba ile çözülmeye çalışılacak olmasından, forvete gomis'in yerine bir oyuncu alınmayacak olmasından endişeliyim. elbette satmadan alamıyoruz ve bu durum bilindiği için oyuncu satarken de elimiz çok kuvvetli değil. buna yüksek ücretli oyuncular da eklenince işimiz oldukça zorlaşıyor. kiralık oyuncu alabilmemiz için bile oyuncu satmamız gerekiyor.
lig de haftaya başlıyor. elbette 31 ağustos'a kadar vaktimiz var. denayer ve ndiaye gelecekse bu sürede bir sakınca yok gibi görünüyor. zira ikisi de takımı ve ligi tanıyan eski oyuncularımız. terim de bu iki oyuncuyu bildiği için bizim adımıza büyük bir handikap oluşturmayabilir. zaten 31 ağustos'a kadar hepi topu 3 lig maçı oynarız ya da oynamayız. bunlardan 2 tanesini öyle ya da böyle kazanırız diye düşünüyorum.
şampiyonlar ligi konusunda çok umutlu olmamamız lazım. terim'e kızıyordum taraftarı gaza getiriyor diye. ancak diğer taraftan bakınca uefa'nın cezası nedeniyle takıma takviye yapmanın zorluğu düşünülünce taraftarı kombine, forma ve ürün almaya yönlendirmek için bu gerekliydi.
ancak gerçeklere dönünce muhteşem bir kura çekmedikçe, daha doğrusu her torbanın en alttaki takımı gelmedikçe, uefa'ya kalmamız bile zor görünüyor. hele hele biraz dişli bir gruba düşersek o günkü form durumu ve şansımız dışında pek bir dayanağımız yok şu an. bu nedenle taraftarın şampiyonlar ligi konusunda anlayışlı olması gerekiyor. bu sezon da gerçek hedefimiz ligi şampiyon bitirmek olmalıdır.
peki neden bu şekilde oynuyoruz?
1) hareketli santraforumuz yok. gomis de eren de topun kendilerine kalenin önünde getirilmesine muhtaçlar. vurdukları gol olursa sahadalar. onun dışında sahada yoklar. ikisi de çok kolay marke edilebiliyor. adam adama markajda sindiriliyorlar.
2) orta sahamız şut atmıyor ve gol koşusu yapmıyor. belhanda sürekli yayda bekliyor. ancak ne dönen topları alıyor, ne uzaktan şut çekiyor. topu alıyor, kanada veriyor ya da ver kaç yapmaya çalışıyor. o kalabalıkta da topu kaptırıyor çoğunlukla. bunun yanı sıra ceza sahasına ekstra koşu olmadığı için kanat oyuncularının açtığı ortalar da bir işe yaramıyor. garry'nin çizgiye inip içeri çıkarması ya da feghouli'nin aniden içeriye kesmesi durumunda ceza sahasında statik bir gomis dışında oyuncumuz olmuyor. eh rakip de 5 kişiyle kapanınca karambolde topun önümüze düşmesi dışında gol şansımız kalmıyor. pozisyona bile giremiyoruz.
topla oynamamız güzel. ama topu kaptırınca geriye dönmekte sıkıntı yaşıyoruz. hele bir de 2. bölgede topu kaptırırsak tamamen rakibin becerisine ve şansa kalıyor gol yemememiz.
hücum konusundaki doğaçlama durum çoğunlukla terim'e bağlı aslında. terim bu şekilde bir futbol düşünüyor. hücum seti ezberletmiyor. belirli oyun disiplinleri var. buna uyarak hücum edilmesini ve geri kalanını futbolcuların bireysel yeteneklerinin belirlemesini tercih ediyor. bu bir tercih meselesi elbette. ancak böyle olunca bireysel hata takım oyununu çok etkilemeye başlıyor. yani biz baskıyla topu kapıyoruz ama sonrasında bir planımız yok. sahadaki oyuncularımızın o maçtaki formu belirliyor oyunumuzun kalitesini.
bir de terim'in bazı takıntıları var. yeni gelen oyuncuyu oynatmamak, taraftarın sesine fazla kulak vermek, bazı oyunculara gereğinden fazla güvenirken bazılarını bir kalemde silmek gibi huyları var. olabilir, insan sonuçta. toplama bakıldığında türkiye'nin açık ara en kariyerli ve başarılı teknik direktörü kendisidir. bu tartışılmaz.
benim transfer yapılacağı konusunda şüphem yok. ama doğru transferlerin yapılabileceği konusunda şüphelerim var. mesela orta sahadaki kara deliğin sadece emre akbaba ile çözülmeye çalışılacak olmasından, forvete gomis'in yerine bir oyuncu alınmayacak olmasından endişeliyim. elbette satmadan alamıyoruz ve bu durum bilindiği için oyuncu satarken de elimiz çok kuvvetli değil. buna yüksek ücretli oyuncular da eklenince işimiz oldukça zorlaşıyor. kiralık oyuncu alabilmemiz için bile oyuncu satmamız gerekiyor.
lig de haftaya başlıyor. elbette 31 ağustos'a kadar vaktimiz var. denayer ve ndiaye gelecekse bu sürede bir sakınca yok gibi görünüyor. zira ikisi de takımı ve ligi tanıyan eski oyuncularımız. terim de bu iki oyuncuyu bildiği için bizim adımıza büyük bir handikap oluşturmayabilir. zaten 31 ağustos'a kadar hepi topu 3 lig maçı oynarız ya da oynamayız. bunlardan 2 tanesini öyle ya da böyle kazanırız diye düşünüyorum.
şampiyonlar ligi konusunda çok umutlu olmamamız lazım. terim'e kızıyordum taraftarı gaza getiriyor diye. ancak diğer taraftan bakınca uefa'nın cezası nedeniyle takıma takviye yapmanın zorluğu düşünülünce taraftarı kombine, forma ve ürün almaya yönlendirmek için bu gerekliydi.
ancak gerçeklere dönünce muhteşem bir kura çekmedikçe, daha doğrusu her torbanın en alttaki takımı gelmedikçe, uefa'ya kalmamız bile zor görünüyor. hele hele biraz dişli bir gruba düşersek o günkü form durumu ve şansımız dışında pek bir dayanağımız yok şu an. bu nedenle taraftarın şampiyonlar ligi konusunda anlayışlı olması gerekiyor. bu sezon da gerçek hedefimiz ligi şampiyon bitirmek olmalıdır.