185
yurt dışından ne vakit bir teknik direktörle anlaşsak acaba bir derwall esintisi gelir mi düşüncesinde oluyorum. ne de olsa avrupa ülkeleri, pek çok konuda olduğu gibi futbolda da ortaya koydukları sistemle önemli işler çıkarmaktalar. burada yetişen futbolcu ve futbol adamları her zaman güven veren bir yapıya sahip oluyorlar.
martin linnes, fabian ernst, dirk kuyt farklı takımlardan aklıma gelen futbolcu örnekleri... çok yetenekli olmamalarına karşın aldıkları sistematik eğitimin karşılığını sahada veren kişiler. tabii ki karakter olarak üstün iş ahlakına sahip olmalarının da etkisi yadsınamaz. fakat genel olarak orta ve kuzey avrupa ülkelerinde yetişen futbolculara güven oranı hayli yüksek.
bu değerlendirmenin teknik adam versiyonu da çok farklı değil. antrenman tekniğini ve çalışma prensibini ortaya koymuş onlarca teknik adam geldi geçti ligimizden. çoğunun başarılı olamamasındaki ilk sebep sistem yokluğuydu. eksikliği demiyorum çünkü bir şeyin eksiklik ifade etmesi için öncelikle olması gerekir.
derwall, galatasaray adına bu yönden bir talihti. neden son 30 yılın en başarılı türk takımı galatasaray diye baktığımızda bu sistem zerrelerinin etkisini görmekteyiz. 90'lı yıllarda yetiştirdiği ve genç yaşta satın aldığı futbolculardan karma oluşturan takımımız, kuvvetli yabancı takviyesiyle türk futbolunda bir daha göremediğimiz başarıları yakaladı. antrenman sahaları çok kötü olan türk takımları, ilk defa derwall'le birlikte modern antrenman sahalarına kavuştu. milli takımımız çok uzun yıllar bu tesisleri kullandı. diğer takımlar için de model teşkil eden bu vizyon, modern futbola yanaşmamızı sağladı.
türklerin en kötü özelliklerinden birisi hızlı kanıksamak olabilir. normalde olumlu yöne çevrilebilecek bu alışma durumunu bir çoğumuz yatma eylemiyle karıştırdığından sıkıntı peydah oluyor. bir konuda başarılı olduğumuzda onu besleyecek ögeler oluşturmak yerine sürekli olarak bu durumun devam edeceğini düşünüyoruz. derwall sonrası dalgalanmaların en önemli sebebi bu olmuştur. o bir konu inşa etti, üzerine kat çıkacağımıza aynı katta dolanmayı tercih ettik. fatih terim gibi aşırı meziyetli bir teknik direktöre sahip olmasaydık derwall'in inşa ettiği temel de tarumar olacaktı.
futbolda sistem oluşturmak oyunun en zor ve meşakkatli uğraşısıdır. antrenman sahaları, futbol akademisi, transfer, oyuncu maaşı, kadro mühendisliği ve daha birçok şey dişlinin parçaları gibidir. dursun özbek yönetiminde tüm dişlilerin nasıl yok edildiğini üzülerek gördük. öyle ki derwall'in florya'sına bile dinamit döşediler. şu an tekrar çarkın dişlilerini düzeltmeye ve ilerlemeye çalışıyoruz.
bazı kimseler derwall'in futbol takımı başarılarının çok fazla olmadığını iddia etmekteler. hiçbir zaman derwall'in çok büyük bir taktik adamı olduğunu öne sürmedim. fakat şurası unutulmamalıdır ki şampiyon kulüpler kupasında yarı final gören takımın oluşturucusu ve o takımın avrupalılar gibi antrenman yapmasını sağlayan kişi bu vizyoner adamdır. galatasaray ona çok şey borçludur ve mutluyum ki gencinden yaşlısına herkes derwall'e gerekli hürmeti ve minneti göstermektedir.
merhum kişilere rahmet dilenir fakat ben ona bunun haricinde şu şekilde seslenerek yazıyı noktalıyorum: iyi ki vardın ve gerçekleştirdiklerinle hep var olacaksın...
martin linnes, fabian ernst, dirk kuyt farklı takımlardan aklıma gelen futbolcu örnekleri... çok yetenekli olmamalarına karşın aldıkları sistematik eğitimin karşılığını sahada veren kişiler. tabii ki karakter olarak üstün iş ahlakına sahip olmalarının da etkisi yadsınamaz. fakat genel olarak orta ve kuzey avrupa ülkelerinde yetişen futbolculara güven oranı hayli yüksek.
bu değerlendirmenin teknik adam versiyonu da çok farklı değil. antrenman tekniğini ve çalışma prensibini ortaya koymuş onlarca teknik adam geldi geçti ligimizden. çoğunun başarılı olamamasındaki ilk sebep sistem yokluğuydu. eksikliği demiyorum çünkü bir şeyin eksiklik ifade etmesi için öncelikle olması gerekir.
derwall, galatasaray adına bu yönden bir talihti. neden son 30 yılın en başarılı türk takımı galatasaray diye baktığımızda bu sistem zerrelerinin etkisini görmekteyiz. 90'lı yıllarda yetiştirdiği ve genç yaşta satın aldığı futbolculardan karma oluşturan takımımız, kuvvetli yabancı takviyesiyle türk futbolunda bir daha göremediğimiz başarıları yakaladı. antrenman sahaları çok kötü olan türk takımları, ilk defa derwall'le birlikte modern antrenman sahalarına kavuştu. milli takımımız çok uzun yıllar bu tesisleri kullandı. diğer takımlar için de model teşkil eden bu vizyon, modern futbola yanaşmamızı sağladı.
türklerin en kötü özelliklerinden birisi hızlı kanıksamak olabilir. normalde olumlu yöne çevrilebilecek bu alışma durumunu bir çoğumuz yatma eylemiyle karıştırdığından sıkıntı peydah oluyor. bir konuda başarılı olduğumuzda onu besleyecek ögeler oluşturmak yerine sürekli olarak bu durumun devam edeceğini düşünüyoruz. derwall sonrası dalgalanmaların en önemli sebebi bu olmuştur. o bir konu inşa etti, üzerine kat çıkacağımıza aynı katta dolanmayı tercih ettik. fatih terim gibi aşırı meziyetli bir teknik direktöre sahip olmasaydık derwall'in inşa ettiği temel de tarumar olacaktı.
futbolda sistem oluşturmak oyunun en zor ve meşakkatli uğraşısıdır. antrenman sahaları, futbol akademisi, transfer, oyuncu maaşı, kadro mühendisliği ve daha birçok şey dişlinin parçaları gibidir. dursun özbek yönetiminde tüm dişlilerin nasıl yok edildiğini üzülerek gördük. öyle ki derwall'in florya'sına bile dinamit döşediler. şu an tekrar çarkın dişlilerini düzeltmeye ve ilerlemeye çalışıyoruz.
bazı kimseler derwall'in futbol takımı başarılarının çok fazla olmadığını iddia etmekteler. hiçbir zaman derwall'in çok büyük bir taktik adamı olduğunu öne sürmedim. fakat şurası unutulmamalıdır ki şampiyon kulüpler kupasında yarı final gören takımın oluşturucusu ve o takımın avrupalılar gibi antrenman yapmasını sağlayan kişi bu vizyoner adamdır. galatasaray ona çok şey borçludur ve mutluyum ki gencinden yaşlısına herkes derwall'e gerekli hürmeti ve minneti göstermektedir.
merhum kişilere rahmet dilenir fakat ben ona bunun haricinde şu şekilde seslenerek yazıyı noktalıyorum: iyi ki vardın ve gerçekleştirdiklerinle hep var olacaksın...