6
anlayamadığım, anlayamayacağım. aslında bunu doğrudan kuşakla ilişkilendirmek de çok doğru gelmiyor. doğrudan teknolojinin etkisi altında olan, doğadan, yaşamdan, değerlerden, kendinden uzaklaşan herkesi anlamak zordur bana göre. bu tür bireyler özellikle 1990'lar sonrası doğan ve z kuşağı olarak adlandırılan kuşakta daha fazla sayıda şüphesiz. çünkü teknolojiye en fazla maruz kalan bu kuşak oldu. yine de teknolojiden faydalanmakla teknolojiye esir olmak arasındaki seçimi insan kendisi yaptı diye düşünüyorum.
teknoloji şüphesiz gerekli ve faydalı. ama sen bak bizim oğlan telefonda, tablette neler yapıyor diye eline 7/24 verirsen o aletleri, o çocuk hem doğadan hem kendi doğasından uzaklaşır. gerçeklik ve hayatta kalma ise tablette değil doğadadır, tarih boyunca da her zaman böyle olmuştur. çocuk tableti, bilgisayarı müthiş kullanıyor ama çevresini, ayı, güneşi, toprağı, suyu, doğayı, kendi doğasını, arkadaşlığı, nezaketi, saygıyı, korumayı, korunmayı, akıl yürütmeyi deneyimlemiyorsa o çocuktan da çok bir şey beklememek lazım. doğal olan, değer, duygu içeren bunlardır ve bana göre korunmalı ve sonraki nesle aşılanmalıdır.
şimdiki nesle bakıyorum da değerleri, ilişkileri kullandıkları makineler gibi hayattan kopuk ve duygusuz. ben büyürken cep telefonları yoktu, bahçede, toprakta karıncalarla, sokakta arkadaşlarımla kiremitlerle, taşlarla oynardık. küserdik, barışırdık,yeri gelir yemeğimizi, kıyafetimizi paylaşırdık, sırt sırta, el ele verirdik, değer verirdik, saygı duyardık, sevgi gösterirdik. gerçekti bunlar, makinalarda asla olmayan duygulardı çünkü. şimdi ise varsa yoksa teknoloji. başkaları tarafından beğenilme duygusu. takipçiler, fotoğraflar, videolar, bloggerlar. inanılmaz bir beyin yıkama, bireyi hayattan ve kendinden koparma süreci. şimdi sanki sen kullanmıyorsun diyecekler varsa çok şükür bu saydıklarımın çoğunu kullanmıyorum. çoğuna hiç ihtiyaç duymadım. dediğim gibi çünkü onlarla yetişmedim. gerekli olduğu, ihtiyaç duyduğum kadarını elbet kullanıyorum. ama o kadar. tabii ki bunları herkes için söylemiyorum. z kuşağı da olsa bazıları gerçekten bilinçli. kitap okuyorlar, hayvan besliyorlar, müzik aleti çalıyorlar, spor yapıyorlar. onları takdir ediyorum. ama bazıları... hatta çoğunluğu maalesef bu etkiye kapılmış, beyni yıkanmış halde.bizim kuşaktan da bizim zamanımızda şimdiki gibi teknoloji yoktu diye hayıflananlar görüyorum. oysa düşünüyorum da iyi ki de yokmuş, ne kadar şanslıymışısız.
edit: belki satır aralarında kalmış ancak özellikle birey yetiştirme konusunda bir önceki nesli de bir o kadar eleştiren bir yazıdır. dönemsel ayrımlar olsa da nesilleri birbirinden kopuk şekilde değerlendirmek zaten imkansız.
teknoloji şüphesiz gerekli ve faydalı. ama sen bak bizim oğlan telefonda, tablette neler yapıyor diye eline 7/24 verirsen o aletleri, o çocuk hem doğadan hem kendi doğasından uzaklaşır. gerçeklik ve hayatta kalma ise tablette değil doğadadır, tarih boyunca da her zaman böyle olmuştur. çocuk tableti, bilgisayarı müthiş kullanıyor ama çevresini, ayı, güneşi, toprağı, suyu, doğayı, kendi doğasını, arkadaşlığı, nezaketi, saygıyı, korumayı, korunmayı, akıl yürütmeyi deneyimlemiyorsa o çocuktan da çok bir şey beklememek lazım. doğal olan, değer, duygu içeren bunlardır ve bana göre korunmalı ve sonraki nesle aşılanmalıdır.
şimdiki nesle bakıyorum da değerleri, ilişkileri kullandıkları makineler gibi hayattan kopuk ve duygusuz. ben büyürken cep telefonları yoktu, bahçede, toprakta karıncalarla, sokakta arkadaşlarımla kiremitlerle, taşlarla oynardık. küserdik, barışırdık,yeri gelir yemeğimizi, kıyafetimizi paylaşırdık, sırt sırta, el ele verirdik, değer verirdik, saygı duyardık, sevgi gösterirdik. gerçekti bunlar, makinalarda asla olmayan duygulardı çünkü. şimdi ise varsa yoksa teknoloji. başkaları tarafından beğenilme duygusu. takipçiler, fotoğraflar, videolar, bloggerlar. inanılmaz bir beyin yıkama, bireyi hayattan ve kendinden koparma süreci. şimdi sanki sen kullanmıyorsun diyecekler varsa çok şükür bu saydıklarımın çoğunu kullanmıyorum. çoğuna hiç ihtiyaç duymadım. dediğim gibi çünkü onlarla yetişmedim. gerekli olduğu, ihtiyaç duyduğum kadarını elbet kullanıyorum. ama o kadar. tabii ki bunları herkes için söylemiyorum. z kuşağı da olsa bazıları gerçekten bilinçli. kitap okuyorlar, hayvan besliyorlar, müzik aleti çalıyorlar, spor yapıyorlar. onları takdir ediyorum. ama bazıları... hatta çoğunluğu maalesef bu etkiye kapılmış, beyni yıkanmış halde.bizim kuşaktan da bizim zamanımızda şimdiki gibi teknoloji yoktu diye hayıflananlar görüyorum. oysa düşünüyorum da iyi ki de yokmuş, ne kadar şanslıymışısız.
edit: belki satır aralarında kalmış ancak özellikle birey yetiştirme konusunda bir önceki nesli de bir o kadar eleştiren bir yazıdır. dönemsel ayrımlar olsa da nesilleri birbirinden kopuk şekilde değerlendirmek zaten imkansız.