8
maç günleri stad etrafında seyyar satıcılar tarafından pişirilip satılan köftelerdir.
çoğu zaman tamamen pişmemiştir bile ama nedendir bilinmez o anda iskender bile olsa, o köftenin yerini tutmaz.lezzetini neyden alır pek bilinmez ama maç günlerinin vazgeçilmezidir.kokusu sattığı 10 metrekarelik alan içerisinde tam bir karantina bölgesi oluşturur.kokusunu çiğerlere çekenler dayanamayıp kesinlikle gider bir tane alır.
bir de sağlıklı ve temiz beslendiğini sanan tipler vardır.onlar maç günleri hep burger kingde hayatımda beni asla doyurmayan double whopperlardan yerler ya da mc donalds a gidip çocuk menüsü alırlar üstelik "patates ve kola büyük boy olsun mu efendim?" sorusuna evet ile yanıt verirler.
"ayy soğanlı ve ne eti bile olduğu belirsiz o köfteyi nasıl yiyorsunuz ya" tarzı gerizekalı serzenişleri vardır.oysaki ulan maç köftesi kutsaldır.kutsal köfteye katık olan, o gün boyunca ızgaranın üzerinde durmuş domatesler ve bembeyaz, lezzetini belli eden soğanlar vardır.hafifte tuz serpiştirilir ve afiyetle yenilir.
iki milyona böyle bir lezzet bulmak neredeyse canım ülkemde imkansızdır.üstelik maç öncesi bilimum alkol çeşitlerini tüketmiş bünyede tam bir anti oksidant görevi yapar.adeta üzerinizdeki alkol uyuşukluğunu sizden alır ve maça hazır hissetmenizi sağlar.
bir yarım ekmeğe 5 köfte, 2 kalın dilim domates biraz tuz ve alabildiğince soğan ile yapılan bu eşsiz tarifi sizlerle paylaşmaktan gurur duyuyorum.
o köftenin içindeki eşek etide olsa, at etide olsa yerim ben kardeşim.bu lezzeti ben ne sultanahmet köftecisinde, ne sivastaki en kral köftecilerde ne de annemin o miss gibi tertemiz baharatlı köftelerinde buldum.bu zevkimi elimden alıp saçma sapan "abi o yenmez ya" tarzı serzenişlerde bulunanlara teessüf ediyorum, onlara inat o köftelerden alıyorum ve alayına inat bol bol soğan koyduruyorum.
hele bir de deplasman köftecileri vardır ki onlara laf edenler bir rivayede göre çarpılıyormuş ve buda heykeline dönüşüp köftecinin el arabasının tek gözlü çekmecesinde esir kalıyormuş ömrünün sonuna kadar.saatlerce deplasman otobüsünde yol gitmiş ve akşam çıkarken yediğiniz yemekten başka yolda adam gibi birşeyler yiyememişinizdir.yediğiniz ufak tefek ıvır zıvırlarda sizi doyurmamıştır.maç şehrine gelirsiniz.şehir dışında sizi polisler karşılar.konvoy halinde gideceğinizi ve burda durmanız gerektiğini söyler.içinizden o polislere sağla küfürler sayarak bir sigara tutuşturursunuz hemen.zaman geçmek bilmemektedir.maç köftesi sizi orada beklemektedir ama siz oraya gitmek için bütün diğer şehirlerinde gelip konvoy oluşturmasını beklersiniz.konvoy oluşur ve yola koyulursunuz.
stada geldiğinizde inersiniz.önce bir sigara yakıp emin adımlarla gişelerin önüne yol alırsınız.
ve işte köftecilerin dumanları yükselmektedir.kan şekeriniz daha kokuyu duyar duymaz yükselmeye başlar.gidersiniz ve ağzınızdan süzülen tek cümle şudur ;
-dayı..bi bi köfte de bana atsana.
+soğan olsun mu yiğenim?
-alabildiğince koy dayı..
mutlu son.
çoğu zaman tamamen pişmemiştir bile ama nedendir bilinmez o anda iskender bile olsa, o köftenin yerini tutmaz.lezzetini neyden alır pek bilinmez ama maç günlerinin vazgeçilmezidir.kokusu sattığı 10 metrekarelik alan içerisinde tam bir karantina bölgesi oluşturur.kokusunu çiğerlere çekenler dayanamayıp kesinlikle gider bir tane alır.
bir de sağlıklı ve temiz beslendiğini sanan tipler vardır.onlar maç günleri hep burger kingde hayatımda beni asla doyurmayan double whopperlardan yerler ya da mc donalds a gidip çocuk menüsü alırlar üstelik "patates ve kola büyük boy olsun mu efendim?" sorusuna evet ile yanıt verirler.
"ayy soğanlı ve ne eti bile olduğu belirsiz o köfteyi nasıl yiyorsunuz ya" tarzı gerizekalı serzenişleri vardır.oysaki ulan maç köftesi kutsaldır.kutsal köfteye katık olan, o gün boyunca ızgaranın üzerinde durmuş domatesler ve bembeyaz, lezzetini belli eden soğanlar vardır.hafifte tuz serpiştirilir ve afiyetle yenilir.
iki milyona böyle bir lezzet bulmak neredeyse canım ülkemde imkansızdır.üstelik maç öncesi bilimum alkol çeşitlerini tüketmiş bünyede tam bir anti oksidant görevi yapar.adeta üzerinizdeki alkol uyuşukluğunu sizden alır ve maça hazır hissetmenizi sağlar.
bir yarım ekmeğe 5 köfte, 2 kalın dilim domates biraz tuz ve alabildiğince soğan ile yapılan bu eşsiz tarifi sizlerle paylaşmaktan gurur duyuyorum.
o köftenin içindeki eşek etide olsa, at etide olsa yerim ben kardeşim.bu lezzeti ben ne sultanahmet köftecisinde, ne sivastaki en kral köftecilerde ne de annemin o miss gibi tertemiz baharatlı köftelerinde buldum.bu zevkimi elimden alıp saçma sapan "abi o yenmez ya" tarzı serzenişlerde bulunanlara teessüf ediyorum, onlara inat o köftelerden alıyorum ve alayına inat bol bol soğan koyduruyorum.
hele bir de deplasman köftecileri vardır ki onlara laf edenler bir rivayede göre çarpılıyormuş ve buda heykeline dönüşüp köftecinin el arabasının tek gözlü çekmecesinde esir kalıyormuş ömrünün sonuna kadar.saatlerce deplasman otobüsünde yol gitmiş ve akşam çıkarken yediğiniz yemekten başka yolda adam gibi birşeyler yiyememişinizdir.yediğiniz ufak tefek ıvır zıvırlarda sizi doyurmamıştır.maç şehrine gelirsiniz.şehir dışında sizi polisler karşılar.konvoy halinde gideceğinizi ve burda durmanız gerektiğini söyler.içinizden o polislere sağla küfürler sayarak bir sigara tutuşturursunuz hemen.zaman geçmek bilmemektedir.maç köftesi sizi orada beklemektedir ama siz oraya gitmek için bütün diğer şehirlerinde gelip konvoy oluşturmasını beklersiniz.konvoy oluşur ve yola koyulursunuz.
stada geldiğinizde inersiniz.önce bir sigara yakıp emin adımlarla gişelerin önüne yol alırsınız.
ve işte köftecilerin dumanları yükselmektedir.kan şekeriniz daha kokuyu duyar duymaz yükselmeye başlar.gidersiniz ve ağzınızdan süzülen tek cümle şudur ;
-dayı..bi bi köfte de bana atsana.
+soğan olsun mu yiğenim?
-alabildiğince koy dayı..
mutlu son.