713
aslında akp iktidarının da desteğiyle endüstriyel futbolun yansımasından başka bir bok olmayan futbol kulübüdür. iktidar destekli olması ayrı bir çirkinlik, ama asıl çirkinlik şu anki kadronun kuruluş amacıdır, bu kadroyu kuran kapitalist iş adamlarının olaya bakışıdır.
göksel gümüşdağ itiraf etmişti zaten. mevzu bahis olan şey iktidarın bu kulübü sahiplenmesinin dışında futbolda dönen paraya koyulan gözdür. futbolun tamamiyle bir sektör olarak görülmeye başlanmasıdır. bu noktadaki eksiklik omurgalı bir futbol federasyonudur, bu da elimizde olmadığı için, futbol siyaset tarafından yönetildiği için yapacak bir şey yoktur.
şöyle düşünmek gerek, elinizde 10 milyon dolar para olsun, işleyen şirketleriniz olsun. kapitalist dünyanın kapital sahibi iş adamlarından olun yani. işler tıkır tıkır işliyor, siyasi iktidarı da arkanıza aldığınız için girdiğiniz sektörlerde sıkıntı yaşamıyorsunuz. ne yaparsınız? para getirecek bir sektör, bir yatırım bulursunuz. örneğin mobil teknoloji. girersiniz sektöre, alabileceğiniz en iyi malzemeleri alırsınız, sektörün tecrübe sahibi emekçilerini toplarsınız bünyenizde. sonrasında iki yol çıkar önünüze. ya yatırımınızı arttırır, sektörün tekeli olmaya çalışırsınız, yahut da büyüttüğünüz şirketi harcadığınız maliyetin 2 kat fazlasına global bir deve satıp kar edersiniz.
işte tam olarak o iki yol noktasından bakarsak bu duruma, manchester city 1. yolu tercih eder. çünkü şirketin sahibinin paraya ihtiyacı yoktur. ayrıca hazır bir taraftar kitlesi olduğu için bir nebze olsun futbolun ruhunu korur. tabii bir de biraz da olsa fifa-uefa tarafından sıkı kontroldedir manchester city.
başakşehir ikinci yolu amaçlayan kuruluş. bu yüzden bu kadar çirkin. amaçları global bir deve, yani çok zengin bir iş adamına satılmak. taraftar yok işin içinde. malzemeyi güçlü tutup, siyasi iktidardan destek alıp, kulübü parlatıp satmak amaç. bu yüzden iğrençlik derecesinde endüstriyel, sektör diye baksan bile sektörü öldürücü, futbolun ruhunu zaten yok edici bir oluşum.
umarım kısa sürede tarihin tozlu sayfalarına karışırlar.
göksel gümüşdağ itiraf etmişti zaten. mevzu bahis olan şey iktidarın bu kulübü sahiplenmesinin dışında futbolda dönen paraya koyulan gözdür. futbolun tamamiyle bir sektör olarak görülmeye başlanmasıdır. bu noktadaki eksiklik omurgalı bir futbol federasyonudur, bu da elimizde olmadığı için, futbol siyaset tarafından yönetildiği için yapacak bir şey yoktur.
şöyle düşünmek gerek, elinizde 10 milyon dolar para olsun, işleyen şirketleriniz olsun. kapitalist dünyanın kapital sahibi iş adamlarından olun yani. işler tıkır tıkır işliyor, siyasi iktidarı da arkanıza aldığınız için girdiğiniz sektörlerde sıkıntı yaşamıyorsunuz. ne yaparsınız? para getirecek bir sektör, bir yatırım bulursunuz. örneğin mobil teknoloji. girersiniz sektöre, alabileceğiniz en iyi malzemeleri alırsınız, sektörün tecrübe sahibi emekçilerini toplarsınız bünyenizde. sonrasında iki yol çıkar önünüze. ya yatırımınızı arttırır, sektörün tekeli olmaya çalışırsınız, yahut da büyüttüğünüz şirketi harcadığınız maliyetin 2 kat fazlasına global bir deve satıp kar edersiniz.
işte tam olarak o iki yol noktasından bakarsak bu duruma, manchester city 1. yolu tercih eder. çünkü şirketin sahibinin paraya ihtiyacı yoktur. ayrıca hazır bir taraftar kitlesi olduğu için bir nebze olsun futbolun ruhunu korur. tabii bir de biraz da olsa fifa-uefa tarafından sıkı kontroldedir manchester city.
başakşehir ikinci yolu amaçlayan kuruluş. bu yüzden bu kadar çirkin. amaçları global bir deve, yani çok zengin bir iş adamına satılmak. taraftar yok işin içinde. malzemeyi güçlü tutup, siyasi iktidardan destek alıp, kulübü parlatıp satmak amaç. bu yüzden iğrençlik derecesinde endüstriyel, sektör diye baksan bile sektörü öldürücü, futbolun ruhunu zaten yok edici bir oluşum.
umarım kısa sürede tarihin tozlu sayfalarına karışırlar.
