• 122
    cumartesi mesaisi yüzünden takip edemediğim, çeşitli kaynaklardaki video ve yazıları okuyarak görece fikir sahibi olmaya çalıştığım toplantı. ilginç ilginç olaylar hatta fiziki temasa varan hadiseler yaşanmış. yine "efsane" konuşmalar yapılmış, hem olumlu hem de olumsuz anlamda. yine kamuoyunun çok ciddi tepkileri ve eleştirileri var...

    haddim olmayarak kişisel bir değerlendirme yapmam gerekirse bir türkiye gerçeğinin galatasaray özelindeki demonstrasyonunu gibi olmuş. liseli-liseli olmayan ayrımı üzerinden tartışmak bir nebze doğru olsa da birşeyler eksik kalıyor. bugün türkiye'de karlı ve legal vurgun yöntemlerinden biri kulüp başkanı/yöneticisi olmak.

    bugün biz taraftarların ve kamuoyunun dernekler yasası diye vurulan etiketiyle bildiğimiz bir statüko var. ciddi paraların döndüğü spor özellikle futbol dünyası için çok çok tehlikeli ve istismara açık bir durum. bugün türkiye'de bir şekilde bir kulübün başına geçip, sizin olmayan parayı çar çur edip ya da çeşitli kılıflarla zimmetinize geçirip görev süreniz bittiğinde güle oynaya hayatınıza devam edebilirsiniz. çok salakça bir hata yapıp bariz bir delil bırakmadığınız sürece başınıza gelecek en kötü(!) şey kulüpten ihraç olacaktır ki bir seçim önce sizi başkan çıkaran bir kitlenin ertesi seçim sizin için ihraç kararı alması biraz absürd bir durum olacaktır.

    bugün adı liseli olur, kulüp halka açılır atıyorum yeniciler olur, efeler olur, bok olur püsür olur. kitaplardaki dünyada yaşamıyoruz sonuçta, ortada anahtarı açılmış kapısı aralanmış bir kasa varsa içine elini uzatacak birileri de elbette olacaktır. galatasaray kendi geleneği içinde bir liseli-alaylı ayrımına sahip olduğu ve liseliler üzerinden bir etiket vurmak kolay olduğu için kamuoyunda bu işler liselilere havale edilerek hem hedef saptırılıyor hem de asıl konu ıskalanıyor aslında. yanlış anlaşılmasıın, liselileri savunuyor değilim. ama işin geriplanında da böyle bir gerçek var bu ülkede...

    adınız galatasaray, fenerbahçe, beşiktaş ise "devlet baba"nın dönem dönem çıkardığı aflarla yola devam edersiniz. örneğin karabükspor iseniz dibe doğru giderken yapılan usulsüzlükler en fazla marjinal kaynaklarda haber olur. ankaragücü iseniz haber bile yapılamaz, en dibe gidip tırnaklarınızla kazıya kazıya geri dönmeye çalışırsınız. örneğin adınız bornova beckerspor ise kurulduktan iki sene sonra üst üste kademe atlayıp kendinizi en üst ligde bulur, sezon başlamadan vurgunu yapanların elini eteğini çekmesi sonucu 3-4 ay bağışlarla ancak maça çıkabilerek sezon ortası ligden çekilip kapanmaya doğru gidersiniz...

    türkiye'de bu isim ve örneklerin sayısı yüzlere kadar geliştirilebilir. yönetici adı altında vurgunu yaparsanız dediğim gibi en fazla ihraç ya da hak mahrumiyeti ile cezalandırılırsınız. bu yapı içinde sporcu ya da antrenör iseniz paranızı almak için uzun süreler bekleyebilir, kendinizi bir sezon için geldiğinizi sandığınız bir şehirden birkaç ay sonra ayrılmaya çalışırken bulabilir, en kötüsü sahaya mağlup olacağınızı bile bile çıkmak zorunda kalabilirsiniz. fizyoterapist, istatistikçi, mentör, malzemeci vs. gibi daha düşük ücretli ve yetenekten ziyade emeğinizi sermaye ettiğiniz bir pozisyonda çalışıyorsanız geçim sıkıntısı yaşar hatta günün birinde aniden işsizlikle karşı karşıya kalabilirsiniz. taraftarsanız da en fazla birkaç gün söversiniz. sonra yeni bir maç, yeni bir galibiyet,yeni bir hedef gelir kızgınlığınız geçer gider.

    vurgunu yapanlarsa en fazla bir köşeye çekilip keyfini sürmeye devam eder. bugün türkiye cumhuriyeti 1950lerde kalmış bu statükoyu değiştirmez, kulüpleri sahiplik sistemine zorlamaz ya da tarafsız maddi denetim şartını getirmezse bu düzen böyle devam edecek ne yazık ki. özellikle göz önünde olmayan "amatör branş"lardaki sirkülasyon akıl almaz boyutlarda. bahsi geçen paralar tabi ki "3 büyük" eksenli futbol piyasasına kıyasla devede kulak bile değil ama sıradan bir insanın 5000 sene falan çalışsa toplayamayacağı miktarlar. ve ne yazık ki bunun peşine düşebilecek kimse yok...

    bu ne biçim zihniyet, bunlar nasıl insanlar falan diye hayıflanırken bir de kendini bu zihniyetin altında çalışırken bulan sporcuları, antrenörleri, profesyonelleri düşünüp galatasaray'ın "winner" karakterine şaşırmamak elde değil.
App Store'dan indirin Google Play'den alın