7575
kendisinin genel durumu melo ve sneijder'in gidiş süreciyle aynı. taraftarımız her zamanki gibi eskisi gibi değil cümlesini kuruyor. bayılıyorum bu sihirli kelimelere. masum gibi duruyor ama bizi çok sinsi yerlere götürüyor böyle şeyler. benim bildiğim türk basını galatasaray taraftarının bu asistini çevirmez ve yakında linç kampanyasını başlatır. sonuç olarak bir şekilde göndeririz muslera'yı.
galatasaray'da 5-6 yıl üst üste oynamış yabancı futbolcu pek nadirdir. ben pek hatırlamıyorum, evet belki mondragon. yerli futbolcularda böyle bir durum var, evet. hasan şaş, tugay kerimoğlu, hakan şükür, bülent korkmaz, arif erdem, ergün penbe gibi efsane isimlerin kariyerlerinde muslera kadar düşüş gösterdiği dönemler olmadığını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. birçoğu o kadar linç edildi ki avrupa'ya koşa koşa gittiler. hasan depresyondan göbek falan yaptı burada. kaptan bülent yedek kaldı bazen. bu kadar uzun süre aynı kulüpte oynayan futbolcularda böylesi şeyler olur. robot değil bunlar insan. taraftar için de aynı şey söz konusu. taraftar da bazen aynı isimlerden sıkılır. kötü dönemlerde takımın en kıdemli oyuncusuna sataşır. bunlar doğaldır. ama ayarı kaçırılırsa ve iş şahsileştirilirse şer odakları bunu alır başka bir yere götürür. sneijder hakkındaki kampanyaları hatırlayın. ve şu anda bazı taraftarlarımızda bulunan sneijder nefretinin medya eliyle nasıl oluşturulduğunu hatırlayın. bu işin sonu da muslera nefretine gidiyor, benden söylemesi. muslera'ya go home demek kimin haddine ulan!
bu sürecin çok başarılı bir şekilde yürütülmesi gerekiyor. muslera'ya rekabet için sağlam bir yedek kaleci gerekiyor. muslera'ya motivasyon için avrupa kupalarından bu kadar uzaklaşmamamız gerekiyor. takımda herkes formda, muslera işi bozuyor demek insafsızlık. koskoca duran top sorununun muslera'ya yıkılması insafsızlık. muslera'nın 6/10 üzerinden performansını 1/10 olarak okumak insafsızlık. muslera'dan sonra muslera ayarında kaleci bulabileceğimizi sanmak büyük bir gaflet. umarım muslera da taraftar da bu işin üstesinden gelerek bu krizi atlatabiliriz. her futbolcuyu eleştirelim ama o eleştirileri çığ haline getiren art niyetli yorumları da eleştirelim, lütfen! azıcık da olsa geçmişimizden ders alalım, azıcık nefsimize hakim olalım. adam kaybetmek kolay, adam kazanmak zor; bunu unutmayın.
galatasaray'da 5-6 yıl üst üste oynamış yabancı futbolcu pek nadirdir. ben pek hatırlamıyorum, evet belki mondragon. yerli futbolcularda böyle bir durum var, evet. hasan şaş, tugay kerimoğlu, hakan şükür, bülent korkmaz, arif erdem, ergün penbe gibi efsane isimlerin kariyerlerinde muslera kadar düşüş gösterdiği dönemler olmadığını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. birçoğu o kadar linç edildi ki avrupa'ya koşa koşa gittiler. hasan depresyondan göbek falan yaptı burada. kaptan bülent yedek kaldı bazen. bu kadar uzun süre aynı kulüpte oynayan futbolcularda böylesi şeyler olur. robot değil bunlar insan. taraftar için de aynı şey söz konusu. taraftar da bazen aynı isimlerden sıkılır. kötü dönemlerde takımın en kıdemli oyuncusuna sataşır. bunlar doğaldır. ama ayarı kaçırılırsa ve iş şahsileştirilirse şer odakları bunu alır başka bir yere götürür. sneijder hakkındaki kampanyaları hatırlayın. ve şu anda bazı taraftarlarımızda bulunan sneijder nefretinin medya eliyle nasıl oluşturulduğunu hatırlayın. bu işin sonu da muslera nefretine gidiyor, benden söylemesi. muslera'ya go home demek kimin haddine ulan!
bu sürecin çok başarılı bir şekilde yürütülmesi gerekiyor. muslera'ya rekabet için sağlam bir yedek kaleci gerekiyor. muslera'ya motivasyon için avrupa kupalarından bu kadar uzaklaşmamamız gerekiyor. takımda herkes formda, muslera işi bozuyor demek insafsızlık. koskoca duran top sorununun muslera'ya yıkılması insafsızlık. muslera'nın 6/10 üzerinden performansını 1/10 olarak okumak insafsızlık. muslera'dan sonra muslera ayarında kaleci bulabileceğimizi sanmak büyük bir gaflet. umarım muslera da taraftar da bu işin üstesinden gelerek bu krizi atlatabiliriz. her futbolcuyu eleştirelim ama o eleştirileri çığ haline getiren art niyetli yorumları da eleştirelim, lütfen! azıcık da olsa geçmişimizden ders alalım, azıcık nefsimize hakim olalım. adam kaybetmek kolay, adam kazanmak zor; bunu unutmayın.
