172
altyapı organizasyonları maalesef kısa vadede sonuç veren sistemler değildir. gerçek sonucu elde edebilmek için en az 7-8 seneye ihtiyaç duyulur. çünkü bir futbolcunun en iyi ihtimalle 18-19 yaşlarında katkı vereceğini hesaplarsak, bu futbolcu adayını en geç 11-12 yaşlarında bünyenize alıp öğretime başlamalısınız. bu iş çok kolay bir iş olsaydı, söylendiği gibi barcelona'nın, dortmund'un her sene 4-5 yıldız adayını futbol piyasalarına kazandırması gerekirdi. tabi ki fazla abartılmasına ben de karşıyım fakat, adı geçen bu kulüpler bile bu rakamlara ulaşamadığına göre, altınordu'nun yaptığı, en azından denediği işin ne kadar zor ve ne kadar takdir edilmesi gereken bir şey olduğunu anlayabiliriz, hele ki türkiye şartlarında.
yaptıkları iş anlamında baktığımızda, bu işlerin yıllardır ispanya'da, almanya'da, fransa'da zaten layıkıyla yapıldığını görürüz ve fazla abartmadan, aferin altınordu'ya, iyi iş çıkarıyorlar dememiz yeterli olur ancak çıkarttıkları ve avrupa'ya gönderdikleri futbolcular üzerinden konuşacaksak, bırakın abartmayı az bile konuşuyoruz kendilerini. yıllardır, 80 milyon nüfus içinden istediğimiz kalitede futbolcu çıkartamıyoruz ki almanya'nın 3 milyon türk nüfusu içinden çıkarttığı futbolcuların peşinden koşuyoruz. işite böyle bir ortamda, türkiye 1. futbol liginden bir takım, alman bundesligasına bir futbolcu satıyor, 19 yaşında hem de bir stoper, hani şu yıllardır kendimiz yetiştiremeyip, almanya'nın yetiştirdiklerinden medet umduğumuz mevki.
cengiz ünder transferi de küçümsenecek bir olay değildir. henüz 20 yaşından gün alırken roma gibi bir takıma 15 milyon avroya yakın bir paraya transfer olmuştur. futbolumuzun benzer yaşlarda, benzer yeteneklerde yaptığı önceki ihracatlara bakarsak; emre belözoğlu 2001 yılında, arda turan 2011 yılında avrupa takımlarına transfer olmuşlar. bu tabloya göre söylenebilecek en iyimser şey: 10 yılda bir avrupa'ya yıldız adayı satabiliyoruz. onların da futbollarını bıraktık, başka şeylerini konuşuyoruz ve haklıyız da. işte tam bu noktada altınordu başkanı diyor ki; "türkiyede zaten yüksek bir genç yetenek potansiyeli var, bizim misyonumuz bunları bulmak ve hem iyi bir sporcu hem de iyi bir birey haline getirmek." yani basitçe diyor ki benim yetiştirdiğim emre ingiltere'de ırkçılıkla suçlanmayacak, benim yetiştirdiğim arda ispanya'da yan hakeme kramponunu fırlatmayacak.
şurada, (bkz: #2348158) kendi kulübümüz üzerinden, aslında altınordu'nun zaten yaptığı işi yapmamız gerektiğini, sebepleriyle, dilim döndüğünce anlatmaya çalıştım. bizim gibi futbol sevdalıları, tabi ki çok abartmadan ama mutlaka yapılan işi iyi anlayarak değerini vermeli. yoksa yıllar sonra, aynı devrim arabalarının hikayesi gibi, ulan adamlar yapmış yıllar önce de biz yeterli değeri vermemişiz altınorduya diyerek birbirimize dert yanarız.
yaptıkları iş anlamında baktığımızda, bu işlerin yıllardır ispanya'da, almanya'da, fransa'da zaten layıkıyla yapıldığını görürüz ve fazla abartmadan, aferin altınordu'ya, iyi iş çıkarıyorlar dememiz yeterli olur ancak çıkarttıkları ve avrupa'ya gönderdikleri futbolcular üzerinden konuşacaksak, bırakın abartmayı az bile konuşuyoruz kendilerini. yıllardır, 80 milyon nüfus içinden istediğimiz kalitede futbolcu çıkartamıyoruz ki almanya'nın 3 milyon türk nüfusu içinden çıkarttığı futbolcuların peşinden koşuyoruz. işite böyle bir ortamda, türkiye 1. futbol liginden bir takım, alman bundesligasına bir futbolcu satıyor, 19 yaşında hem de bir stoper, hani şu yıllardır kendimiz yetiştiremeyip, almanya'nın yetiştirdiklerinden medet umduğumuz mevki.
cengiz ünder transferi de küçümsenecek bir olay değildir. henüz 20 yaşından gün alırken roma gibi bir takıma 15 milyon avroya yakın bir paraya transfer olmuştur. futbolumuzun benzer yaşlarda, benzer yeteneklerde yaptığı önceki ihracatlara bakarsak; emre belözoğlu 2001 yılında, arda turan 2011 yılında avrupa takımlarına transfer olmuşlar. bu tabloya göre söylenebilecek en iyimser şey: 10 yılda bir avrupa'ya yıldız adayı satabiliyoruz. onların da futbollarını bıraktık, başka şeylerini konuşuyoruz ve haklıyız da. işte tam bu noktada altınordu başkanı diyor ki; "türkiyede zaten yüksek bir genç yetenek potansiyeli var, bizim misyonumuz bunları bulmak ve hem iyi bir sporcu hem de iyi bir birey haline getirmek." yani basitçe diyor ki benim yetiştirdiğim emre ingiltere'de ırkçılıkla suçlanmayacak, benim yetiştirdiğim arda ispanya'da yan hakeme kramponunu fırlatmayacak.
şurada, (bkz: #2348158) kendi kulübümüz üzerinden, aslında altınordu'nun zaten yaptığı işi yapmamız gerektiğini, sebepleriyle, dilim döndüğünce anlatmaya çalıştım. bizim gibi futbol sevdalıları, tabi ki çok abartmadan ama mutlaka yapılan işi iyi anlayarak değerini vermeli. yoksa yıllar sonra, aynı devrim arabalarının hikayesi gibi, ulan adamlar yapmış yıllar önce de biz yeterli değeri vermemişiz altınorduya diyerek birbirimize dert yanarız.