1269
metin oktay şimdilerdeki gerici, futbolcu müsveddelerine karşı, modern futbolun reddiyesiydi.
f.bahçenin en önemli isimlerinden islam çupi, onun bir maçında attığı golü için “hangisi daha öldürücü? kongo’nun iklimi mi, metin oktay’ın şutları mı?” diye sormuştu. “ensesiyle bile top alır. baldırıyla, oyluğuyla, hatta bademciğiyle” derken haksız sayılır mıydı büyük usta cemal süreya?
ancak "öldürücü" olan bir özelliği daha vardı metin’in. zamanın iktidar sahibi başbakanı adnan menderes’in ankara’daki davetini siyasi şov olarak görüp takımı gitmesine rağmen buna katılmadığı ve bu baskıya direndiği unutulur mu hiç? peki ya, bu direncin şimdilerde bir "eyyama" döndüğü günlerden geçtiğimiz? yoksa "bizi sevenleri üzmeyelim baba" nasıl olur da "galatasaray’ın teklifi komikti"ye dönüşebilir ki?
sizce mümkün müdür, 10 haziran 1959’da olduğu gibi dönemin "mithatpaşa"sında, firmalara peşkeş çekilmeden önceki ismiyle inönü’de, maçtan atılıp yeniden çağrılmak, selamlanmak ve bu kadar sevilmek, büyük bir coşkuyla her renkten sahiplenilmek?
özetle, metin oktay’ın tüm hayat felsefesini reddeden ancak onu anmaktan da, yaşını kutlamaktan da gocunmayan bir güruh ile karşı karşıyayız. elinin tersi ile parayı itenlerden, transfer dolandırıcılığı ile zenginleşen kulüpler, yöneticiler, futbolcular var elimizde…
islam çupi ustanın dediği gibi, başka kim sevilirdi bu kadar doğduğundan ölümüne kadar geçen kısacık sürede:
“insan sevgisi, insan dostluğu. sempatikliği, sevecenliği, zarafeti, bir şeyler verme konusundaki tek taraflı yırtınışı ile bir adam sembolü, bir beşeriyet ilahı idi. ben bu bendeki ölüme razı olurdum, keşke metin’i yaşatabilse idi, bu ölüm…’’
iyi ki doğmuşsun metin oktay!
f.bahçenin en önemli isimlerinden islam çupi, onun bir maçında attığı golü için “hangisi daha öldürücü? kongo’nun iklimi mi, metin oktay’ın şutları mı?” diye sormuştu. “ensesiyle bile top alır. baldırıyla, oyluğuyla, hatta bademciğiyle” derken haksız sayılır mıydı büyük usta cemal süreya?
ancak "öldürücü" olan bir özelliği daha vardı metin’in. zamanın iktidar sahibi başbakanı adnan menderes’in ankara’daki davetini siyasi şov olarak görüp takımı gitmesine rağmen buna katılmadığı ve bu baskıya direndiği unutulur mu hiç? peki ya, bu direncin şimdilerde bir "eyyama" döndüğü günlerden geçtiğimiz? yoksa "bizi sevenleri üzmeyelim baba" nasıl olur da "galatasaray’ın teklifi komikti"ye dönüşebilir ki?
sizce mümkün müdür, 10 haziran 1959’da olduğu gibi dönemin "mithatpaşa"sında, firmalara peşkeş çekilmeden önceki ismiyle inönü’de, maçtan atılıp yeniden çağrılmak, selamlanmak ve bu kadar sevilmek, büyük bir coşkuyla her renkten sahiplenilmek?
özetle, metin oktay’ın tüm hayat felsefesini reddeden ancak onu anmaktan da, yaşını kutlamaktan da gocunmayan bir güruh ile karşı karşıyayız. elinin tersi ile parayı itenlerden, transfer dolandırıcılığı ile zenginleşen kulüpler, yöneticiler, futbolcular var elimizde…
islam çupi ustanın dediği gibi, başka kim sevilirdi bu kadar doğduğundan ölümüne kadar geçen kısacık sürede:
“insan sevgisi, insan dostluğu. sempatikliği, sevecenliği, zarafeti, bir şeyler verme konusundaki tek taraflı yırtınışı ile bir adam sembolü, bir beşeriyet ilahı idi. ben bu bendeki ölüme razı olurdum, keşke metin’i yaşatabilse idi, bu ölüm…’’
iyi ki doğmuşsun metin oktay!