184
(bkz: #2326467)
yollar dikenli taşlı olsa da :(
ara transfer döneminde sürpriz bir gelişme yaşandı. nice ile balotelli'nin sözleşmesi karşılıklı olarak fesh edildi ve balotelli serbest durumunda yer aldı. tıpkı diarra & evra'ya yaptığım gibi balotelli'yi de renklerimize bağladık. bunu yaparken aklımda sene sonunda para ile satmak vardı. tamamen kulübün kasasına para girmesini istiyordum. yabancı sınırından dolayı gomis'i rennes takımına sattım ve kontenjanı balotelli ile doldurdum.
devre arası kamp dönemini antalya'da tamamladıktan sonra lige başladık. kupada üst tura çıkarak akhisar ile eşleştik. ligde fenerbahçe maçı dahil 6'da 6 yaparak birinciliğimizi korumayı başardık. hemen ardından tökezleme dönemine girdik. bursaspor, kasımpaşa, trabzonspor ve akhisar belediye ile berabere kaldık. bu dört maçta da son dakikada gol yiyerek sahadan bir puan ile ayrıldık. öte yandan avrupa ligi üst turunda dinamo kiev ile olan maçlar 2-0 ve 3-3 lehimize sonuçlanarak üst turda salzburg'un rakibi olduk.
takımda keyifler yerindeydi fakat çoğu maç gol yollarında kısır olmaya başladık. buna çözüm üretmek için formasyonlarda değişiklik yaptık ve hücum oyuncularının rollerini değiştirdik. düşünün; takımın en çok gol atan oyuncusu kwadwo asamoah o da 13 gol ile. sanırsın 2011-2012 galatasaray'ı, herkes katkı veriyor ama tek bir kişiye yük yok. balotelli tel tel dökülmeye başladı ve gereksiz kırmızı kartlar görmeye başladı. direkt olarak forvete enes ünal'ı koydum ve hiçbir zaman ilk 11'den onu çıkarmadım, güvenimi de boşa çıkarmadı sağ olsun. salzburg eşleşmemiz 5-0 ve 1-0 lehimize sonuçlandı ve çeyrek finalde rakibimiz roma oldu. bir nevi erken final diyebiliriz.
roma maçı, kupa mesaisi ve lig derken üç kulvarda yaşanan yüksek efor ligde tökezlememize çok etki etti. dört beraberlik sonrası 3 maçlık galibiyet serisinden sonra sivasspor ve osmanlıspor'a gereksiz puan vererek fenerbahçe'nin nefesini ensemizde hissetmeye başladık. aramızda üç puan fark vardı. bir yandan diarra benimle özel görüşme yapıyor, sözleşmesini iyileştirmemizi istiyor ve ilk onbirde yer almak istediğini bildiriyordu. her telden bir ses çıkıyordu. u18 takımından reşit köse barda iki kez görüntülenmesi, ertesi gün antrenmana gelmemesi direkt olarak fişini çekmemizi gerektiriyordu. küçük çapta bir kaos vardı evet. fanatik "cimbomda çatlak ses" "kcaft otorite sorunu mu yaşıyor?" manşetleriyle algı yapmaya çalışıyordu ama boyun eğmemeliydik. takımla özel toplantılar yaptım. oyuncularımla birebir toplantılar yaptım ve rakiplerimizin sadece 17 takımdan ibaret olmadığını topu ısırmaları gerektiğini söyledim.
avrupa liginde roma ile olan maçlarımız 1-0 ve 1-1 lehimize sonuçlandı. ligde saçma sapan puan kayıpları veren galatasaray, avrupa liginde resmen maçı domine ediyordu. hiç zorlandığımız bir maç olmadı. oyuncular kendilerini avrupada göstermek için maç seçiyor sanki diyebiliriz. yarı final eşleşmesinde cska moskova - sevilla, galatasaray - arsenal birbirine denk geldi. arsene wenger 18 yıl önceki maçın rövanşını alacağını söylüyor ben ise yarı finale kadar geldiysek bu takımla şampiyon olacağımızı söylüyordum. nitekim arsenal'i resmen sahanın içine gömdük. premier ligde 2. sırada olan takım 5-1 ve 1-0'lık skorlarla mağlup oldu. gerçekten buna anlam verememiştik. ligde, arsenal maçından önce yeni malatyaspor'la 0-0 berabere kalmıştık ve 3 gün sonra arsenal'e 5 gol atmıştık.
enes ünal'ın avrupa ligindeki harika performansı, arsenal'e yaptığı hat-trick dış basında fazla göze çarpmaya başlamıştı. mourinho maçlarımıza scout ekibini göndererek enes'i izlemeye almış ben ise gözümü kupaya dikmiştim. finalde rakibimiz sevilla oldu. ligde ise son iki maçımız kalmıştı. ben beşiktaş ve başakşehir ile, fenerbahçe ise antalyaspor ve akhisar ile oynayacaktı.
beşiktaş ile 1-1 berabere kalarak soğuk duş almıştık. çünkü ligde fenerbahçe ile puanlarımız 70 idi. soyunma odasına girerken yardımcıma "fenerbahçe antalyaspor maçı ne oldu?" dediğimde "3-3 berabere kaldılar hocam" yanıtını duydum ve yüzümde gülümseme oluştu. her şey son haftaya kalmıştı. ben başakşehir ile karşılaşacaktım fenerbahçe ise akhisar belediyespor ile. parolamız mutlak galibiyetti. fenerbahçe kazansa bile biz averaj ile şampiyonluğumuzu garantileyecektik.
son hafta geldi çattı. başakşehir'e ilk yarıda 3 gol atarak maçı erken bitirdik. öte yandan fenerbahçe'de akhisar'ı 5'lemişti. iki takım 3 puan aldı ve biz averaj ile 74 puanla ligi birinci sırada tamamladık. nevizade sokağından florya'ya doğru giden taraftarlar tesislerde "uefa kupası buraya gelecek" tezahüratları yapıyordu.
ve sevilla maçı... enes ünal sahneye çıktı. ilk yarıyı nolito'nun ceza sahasından şık vuruşu ile 1-0 geride kapattık. soyunma odası çok gergindi. herkesin suratı asık, ses çıkmıyordu. odaya bir hışım ile girdim ve sertçe kapıyı kapattım. "ne yapıyorsunuz çocuklar? buraya kadar geldik ve bu kadar emeği bu şekilde mi heba edeceksiniz? suratlarınızı asarak bir şey değiştiremezsiniz aksine kanınızın son damlasına kadar mücadele edeceksiniz ki bir şeylerin değişme ihtimali olabilsin. şimdi çıkın ve gerekeni yapın çünkü ancak bu size yakışır" diyerek hepsini sahaya yolladım. enes ünal 4 gol atarak durumu 4-1 yaptı. nolito tekrar cevap vererek 4-2 yaptı ve dakika 87'de belhanda penaltı vuruşunu yaparak 5-2 maçı bitirdi.
galatasaray ikinci kez avrupa ligi kupasını müzesine götürdü. sokaklar sarı kırmızıya boyanmış tüm yerel basında galatasaray'ın başarısından bahsedilmiş, ntvspor'da ise 7 gün 24 saat belçika liginden club brugge maçı yayınlanmıştı.
kupa finaline gelirsek, gençlerbirliği'ni 3-0 yenerek kupayı müzemize götürdük. sezonu 3'te 3 ile bitirdik. gol yollarımızda zaman zaman yaşadığımız problemler, ligde verdiğimiz saçma puan kayıpları bir şekilde telafi edildi. ligin kırılma anı ise son 33. hafta antalyaspor'dan maicon'un son dakika golüyle fenerbahçe'nin puan kaybetmesine yol açmasıydı.
şimdi gelecek sezon için hazırlanıyoruz. transfer dönemini kafamda daha önceden oynamıştım. bütün hamlelerimi çok hızlı bir şekilde yapmaya başladım.
- mario balotelli 24.5 milyon euro'ya southampton'a satıldı. kaspar dolgberg ajax'tan (5.5m + 48 ay vade 7.5m euro şeklinde)
- fernando muslera 15.7 milyon euro'ya leicester'a satıldı. daha önceden anlaştığımız predrag rajkovic ve hayrullah akyüz geldi.
- eren derdiyok 7 milyon euro'ya toulouse takımına satıldı.
- patrice evra 4 milyon euro'ya real madrid'e satıldı. (38 yaşında, evet)
- gary rodrigues 4.6 milyon euro'ya rennes takımına satıldı. andrija zivkovic takıma dahil edildi.
- jason denayer'in kiralık sözleşmesi uzatılmadı. 18'lik stoper malang sarr nice takımından satın alındı.
- lassana diarra west ham united'a 5 milyon euro'ya satıldı.
- carles alena barcelona'dan kiralandı.
- önlibero atakan akkaynak leverkusen takımından kiralandı.
- sözleşmesi bitmiş olan yaya toure ile sözleşme imzalandı ve hemen akabinde 14 milyon euro'ya valencia'ya satıldı.
gelecek sezon için şu an kadromuz şu şekilde.
rajkovic / mariano - maicon - sarr - zeca / fernando - asamoah - atakan / zivkovic - belhanda - feghouli / enes
yedekler: ndiaye - hayrullah akyüz - ianis hagi - koray - ze gomes - dolberg - yasin - selçuk - sinan - carles alena
şampiyonlar ligi için tam yeterli mi bilinmez ama çoğu genç oyuncunun potansiyeli yüksek olduğu için en az iki yıl içerisinde önemli yerlere geleceğimizi, genç oyuncuları ise aldığımızdan daha fazla paraya satabileceğimizi biliyoruz. donanımhaber ölücüleri gibi bitime 6 ay kala yıldız futbolcularla sözleşme imzalayıp ardından satmaya ise devam.
yollar dikenli taşlı olsa da :(
ara transfer döneminde sürpriz bir gelişme yaşandı. nice ile balotelli'nin sözleşmesi karşılıklı olarak fesh edildi ve balotelli serbest durumunda yer aldı. tıpkı diarra & evra'ya yaptığım gibi balotelli'yi de renklerimize bağladık. bunu yaparken aklımda sene sonunda para ile satmak vardı. tamamen kulübün kasasına para girmesini istiyordum. yabancı sınırından dolayı gomis'i rennes takımına sattım ve kontenjanı balotelli ile doldurdum.
devre arası kamp dönemini antalya'da tamamladıktan sonra lige başladık. kupada üst tura çıkarak akhisar ile eşleştik. ligde fenerbahçe maçı dahil 6'da 6 yaparak birinciliğimizi korumayı başardık. hemen ardından tökezleme dönemine girdik. bursaspor, kasımpaşa, trabzonspor ve akhisar belediye ile berabere kaldık. bu dört maçta da son dakikada gol yiyerek sahadan bir puan ile ayrıldık. öte yandan avrupa ligi üst turunda dinamo kiev ile olan maçlar 2-0 ve 3-3 lehimize sonuçlanarak üst turda salzburg'un rakibi olduk.
takımda keyifler yerindeydi fakat çoğu maç gol yollarında kısır olmaya başladık. buna çözüm üretmek için formasyonlarda değişiklik yaptık ve hücum oyuncularının rollerini değiştirdik. düşünün; takımın en çok gol atan oyuncusu kwadwo asamoah o da 13 gol ile. sanırsın 2011-2012 galatasaray'ı, herkes katkı veriyor ama tek bir kişiye yük yok. balotelli tel tel dökülmeye başladı ve gereksiz kırmızı kartlar görmeye başladı. direkt olarak forvete enes ünal'ı koydum ve hiçbir zaman ilk 11'den onu çıkarmadım, güvenimi de boşa çıkarmadı sağ olsun. salzburg eşleşmemiz 5-0 ve 1-0 lehimize sonuçlandı ve çeyrek finalde rakibimiz roma oldu. bir nevi erken final diyebiliriz.
roma maçı, kupa mesaisi ve lig derken üç kulvarda yaşanan yüksek efor ligde tökezlememize çok etki etti. dört beraberlik sonrası 3 maçlık galibiyet serisinden sonra sivasspor ve osmanlıspor'a gereksiz puan vererek fenerbahçe'nin nefesini ensemizde hissetmeye başladık. aramızda üç puan fark vardı. bir yandan diarra benimle özel görüşme yapıyor, sözleşmesini iyileştirmemizi istiyor ve ilk onbirde yer almak istediğini bildiriyordu. her telden bir ses çıkıyordu. u18 takımından reşit köse barda iki kez görüntülenmesi, ertesi gün antrenmana gelmemesi direkt olarak fişini çekmemizi gerektiriyordu. küçük çapta bir kaos vardı evet. fanatik "cimbomda çatlak ses" "kcaft otorite sorunu mu yaşıyor?" manşetleriyle algı yapmaya çalışıyordu ama boyun eğmemeliydik. takımla özel toplantılar yaptım. oyuncularımla birebir toplantılar yaptım ve rakiplerimizin sadece 17 takımdan ibaret olmadığını topu ısırmaları gerektiğini söyledim.
avrupa liginde roma ile olan maçlarımız 1-0 ve 1-1 lehimize sonuçlandı. ligde saçma sapan puan kayıpları veren galatasaray, avrupa liginde resmen maçı domine ediyordu. hiç zorlandığımız bir maç olmadı. oyuncular kendilerini avrupada göstermek için maç seçiyor sanki diyebiliriz. yarı final eşleşmesinde cska moskova - sevilla, galatasaray - arsenal birbirine denk geldi. arsene wenger 18 yıl önceki maçın rövanşını alacağını söylüyor ben ise yarı finale kadar geldiysek bu takımla şampiyon olacağımızı söylüyordum. nitekim arsenal'i resmen sahanın içine gömdük. premier ligde 2. sırada olan takım 5-1 ve 1-0'lık skorlarla mağlup oldu. gerçekten buna anlam verememiştik. ligde, arsenal maçından önce yeni malatyaspor'la 0-0 berabere kalmıştık ve 3 gün sonra arsenal'e 5 gol atmıştık.
enes ünal'ın avrupa ligindeki harika performansı, arsenal'e yaptığı hat-trick dış basında fazla göze çarpmaya başlamıştı. mourinho maçlarımıza scout ekibini göndererek enes'i izlemeye almış ben ise gözümü kupaya dikmiştim. finalde rakibimiz sevilla oldu. ligde ise son iki maçımız kalmıştı. ben beşiktaş ve başakşehir ile, fenerbahçe ise antalyaspor ve akhisar ile oynayacaktı.
beşiktaş ile 1-1 berabere kalarak soğuk duş almıştık. çünkü ligde fenerbahçe ile puanlarımız 70 idi. soyunma odasına girerken yardımcıma "fenerbahçe antalyaspor maçı ne oldu?" dediğimde "3-3 berabere kaldılar hocam" yanıtını duydum ve yüzümde gülümseme oluştu. her şey son haftaya kalmıştı. ben başakşehir ile karşılaşacaktım fenerbahçe ise akhisar belediyespor ile. parolamız mutlak galibiyetti. fenerbahçe kazansa bile biz averaj ile şampiyonluğumuzu garantileyecektik.
son hafta geldi çattı. başakşehir'e ilk yarıda 3 gol atarak maçı erken bitirdik. öte yandan fenerbahçe'de akhisar'ı 5'lemişti. iki takım 3 puan aldı ve biz averaj ile 74 puanla ligi birinci sırada tamamladık. nevizade sokağından florya'ya doğru giden taraftarlar tesislerde "uefa kupası buraya gelecek" tezahüratları yapıyordu.
ve sevilla maçı... enes ünal sahneye çıktı. ilk yarıyı nolito'nun ceza sahasından şık vuruşu ile 1-0 geride kapattık. soyunma odası çok gergindi. herkesin suratı asık, ses çıkmıyordu. odaya bir hışım ile girdim ve sertçe kapıyı kapattım. "ne yapıyorsunuz çocuklar? buraya kadar geldik ve bu kadar emeği bu şekilde mi heba edeceksiniz? suratlarınızı asarak bir şey değiştiremezsiniz aksine kanınızın son damlasına kadar mücadele edeceksiniz ki bir şeylerin değişme ihtimali olabilsin. şimdi çıkın ve gerekeni yapın çünkü ancak bu size yakışır" diyerek hepsini sahaya yolladım. enes ünal 4 gol atarak durumu 4-1 yaptı. nolito tekrar cevap vererek 4-2 yaptı ve dakika 87'de belhanda penaltı vuruşunu yaparak 5-2 maçı bitirdi.
galatasaray ikinci kez avrupa ligi kupasını müzesine götürdü. sokaklar sarı kırmızıya boyanmış tüm yerel basında galatasaray'ın başarısından bahsedilmiş, ntvspor'da ise 7 gün 24 saat belçika liginden club brugge maçı yayınlanmıştı.
kupa finaline gelirsek, gençlerbirliği'ni 3-0 yenerek kupayı müzemize götürdük. sezonu 3'te 3 ile bitirdik. gol yollarımızda zaman zaman yaşadığımız problemler, ligde verdiğimiz saçma puan kayıpları bir şekilde telafi edildi. ligin kırılma anı ise son 33. hafta antalyaspor'dan maicon'un son dakika golüyle fenerbahçe'nin puan kaybetmesine yol açmasıydı.
şimdi gelecek sezon için hazırlanıyoruz. transfer dönemini kafamda daha önceden oynamıştım. bütün hamlelerimi çok hızlı bir şekilde yapmaya başladım.
- mario balotelli 24.5 milyon euro'ya southampton'a satıldı. kaspar dolgberg ajax'tan (5.5m + 48 ay vade 7.5m euro şeklinde)
- fernando muslera 15.7 milyon euro'ya leicester'a satıldı. daha önceden anlaştığımız predrag rajkovic ve hayrullah akyüz geldi.
- eren derdiyok 7 milyon euro'ya toulouse takımına satıldı.
- patrice evra 4 milyon euro'ya real madrid'e satıldı. (38 yaşında, evet)
- gary rodrigues 4.6 milyon euro'ya rennes takımına satıldı. andrija zivkovic takıma dahil edildi.
- jason denayer'in kiralık sözleşmesi uzatılmadı. 18'lik stoper malang sarr nice takımından satın alındı.
- lassana diarra west ham united'a 5 milyon euro'ya satıldı.
- carles alena barcelona'dan kiralandı.
- önlibero atakan akkaynak leverkusen takımından kiralandı.
- sözleşmesi bitmiş olan yaya toure ile sözleşme imzalandı ve hemen akabinde 14 milyon euro'ya valencia'ya satıldı.
gelecek sezon için şu an kadromuz şu şekilde.
rajkovic / mariano - maicon - sarr - zeca / fernando - asamoah - atakan / zivkovic - belhanda - feghouli / enes
yedekler: ndiaye - hayrullah akyüz - ianis hagi - koray - ze gomes - dolberg - yasin - selçuk - sinan - carles alena
şampiyonlar ligi için tam yeterli mi bilinmez ama çoğu genç oyuncunun potansiyeli yüksek olduğu için en az iki yıl içerisinde önemli yerlere geleceğimizi, genç oyuncuları ise aldığımızdan daha fazla paraya satabileceğimizi biliyoruz. donanımhaber ölücüleri gibi bitime 6 ay kala yıldız futbolcularla sözleşme imzalayıp ardından satmaya ise devam.