• 666
    ağabeyi hakkında fikir sahibi olamadım henüz ama kendisinin değişik bir kafası var. farkında mıdır kendisine söyleniyor mudur ama türk aklına sahip değil.

    sözlük kuruculuğundan bağımsız değerlendiriyorum; baya cins bir düşünce yapısı var. tipik türk kafası hem günümüzde hem de geçmişte iki tiptir. sürekli konuşanlar ve konuştuklarını yapanlar olarak kabaca kategorize edebiliriz.

    sürekli konuşanlar da zoru gördüğünde kaçanlardan müteşekkildir. yapanlarsa her ne pahasına olsun yapanlar ve mantık süzgecinden geçirerek sonuçlarını hesap ederek yapanlardır.

    benim gibiler her ne pahasına olursa olsun yokluk ve varlık arasında çok hızlı gidip gelen sayıları türk toplumunda hep az olmuş ama bıraktıkları iz derin kalmıştır. ancak muvaffakiyet hakkaten istisnadır. mantıklı davranarak konuştuklarını gerçekleştirenlerde azdır ama hemen her alanda başarılı istisnaları vardır türk toplumunun.

    daha çok ecnebilerde rastladığım bir kafa yapısı var adamın. konuştuğunu yapıyor ama paldır küldür değil serin kafayla öngörüde bulunarak yapıyor. ancak heyecanını kaybetmeden yapması enteresan. bu daha çok dediğim gibi batı toplumlarında olan bir karakteristik özellik.

    benim için imkansız...konuştuğunu yapmak tamam ama mantıklı hareket ederek aynı zamanda heyecanını kaybetmeden konuştuğunu hayata geçirmek çok enteresan bu topraklarda...

    ulan ben sonuçlarını düşününce hevesim kaçar hiçbir mücadeleye girişmem. menfaat için sabahı akşam etmek için de kimse parmağımı kıpırdatamaz. şimdi bile heyecanımı kaybettim amk.

    benjamin franklin, john adams ve thomas jefferson'ın meşhur ikindi toplantısı vardır. bağımsızlık bildirgesinin ilanından önce son kez yapılan bir istişaredir bu. aklıma bu misal geldi. şöyle ki;

    john adams (konuştuklarını mantık dahilinde yapan), eline thomas jefferson'ın (konuştuklarını mantık dahilinde heyecanını kaybetmeden yapan) bugün bağımsızlık bildirgesi olarak bildiğimiz metnin müsveddesini alıp okumaya başlar. ağzı açık kalır inanamaz ve istemsizce bu muazzam der. o esnada benjamin franklin (konuştuklarını tartıp sıkıntı göreceğini anlayınca yapmaktan vazgeçen), jefferson'ın dönen sandalyesine oturup ben sallananını icat ettim thomas sen dönenini bulmuşsun bu muazzam der. john adams da ya siz ne konuşuyorsunuz kıytrık sandalye (ki dünyadaki ilk buluş olmasına rağmen metnin büyüsüne kapıldığından hiç dikkat bile kesilmez adams) hakkında. bu metin dünya tarihine geçecek der. thomas jefferson döner ha o mu sadece hayat boyu inandıklarımı yazdım büyütecek bir şey yok o fikirler zaten bir ömürdür bende der. sonra benjamin franklin, thomas jefferson'a acaba hem dönen hem de ileri geri giden ara bir form mu yapsak diye konuşmaya devam ederler. john adams müsveddeyi tomar haline getirip siz muhteşemsiniz iyi ki dostlarımsınız diyip gülerek metni temize çekmeye gider.

    hagi üstadı benimle yaşıt olmasına rağmen bu tarihi vakadaki thomas jefferson'a benzettim. ne demek istediğim daha iyi anlaşılsın diye. ben kim miyim burada? ben böyle bir ortamın adamı değilim benim adım deli ismailenver...sonunu düşünmeden her konuştuğumu yaptım bundan sonra da yaparım bize mücadele yeter hayatımız teşkilat olmuş amk. her yol bir menzilde biter o menzil çeğen tepesi olsa da:)
App Store'dan indirin Google Play'den alın