81
üst düzey bir futbolcuydu.
toplu ve topsuz oyunun her noktasında kendisini gösterirdi. top yere indiğinde futbolun hücum yönünün kendine has çeşitlemelerinden örnekler verirdi. tek pas, üçgen oluşturma ve ara pastan adam kaçırma, deplase olma çok yönlü hücum etkinlikleridir.
galatasaray'a ilk geldiği günden beri aşağı yukarı bütün maçlarını izledim. önceleri hiç pas alamıyordu. bu pas alamamak konusu öyle böyle değildi. yabancı olarak oynadığı takımda albert camus'un yabancısı gibi dolaşıyordu. türk oyuncuların ve grupçuluğun ortasında şaşkın bir biçimde koşturuyordu. fakat o yine de kendisini gösterdi. iki dakikada 2 gol attı. olmaz denilen anda aradan, arkadan, görünmezden geldi. attı ve attrırdı. ancak üstün yetenekli bir oyuncu doğru dürüst hiç pas alamadığı bir takımda bu denli kendini gösterebilirdi.
galatasaray ısrarla hakan şükür merkezli uzun top oyununu oynarken o kendisine hiç uymayan bu oyun stilinin içinde kendisine yine de fonksiyonel bir yapı oluşturmayı bildi.
partizan'dan alındığında "kalbimizi aldınız" demişti sırplar. o soğuk bakışlarının altında gerçekten güçlü bir kalp taşıyan çok yönlü bir hücum oyuncusuydu. ışıl ışıl parlamasına hiç gerek yoktu. bir oyun şablonun ortasına konduğunda onun kalbi olacak kadar güçlüydü.
ismi küçüktü belki ama giderken bıraktığı boşluğu uzun süre dolduramadık.
toplu ve topsuz oyunun her noktasında kendisini gösterirdi. top yere indiğinde futbolun hücum yönünün kendine has çeşitlemelerinden örnekler verirdi. tek pas, üçgen oluşturma ve ara pastan adam kaçırma, deplase olma çok yönlü hücum etkinlikleridir.
galatasaray'a ilk geldiği günden beri aşağı yukarı bütün maçlarını izledim. önceleri hiç pas alamıyordu. bu pas alamamak konusu öyle böyle değildi. yabancı olarak oynadığı takımda albert camus'un yabancısı gibi dolaşıyordu. türk oyuncuların ve grupçuluğun ortasında şaşkın bir biçimde koşturuyordu. fakat o yine de kendisini gösterdi. iki dakikada 2 gol attı. olmaz denilen anda aradan, arkadan, görünmezden geldi. attı ve attrırdı. ancak üstün yetenekli bir oyuncu doğru dürüst hiç pas alamadığı bir takımda bu denli kendini gösterebilirdi.
galatasaray ısrarla hakan şükür merkezli uzun top oyununu oynarken o kendisine hiç uymayan bu oyun stilinin içinde kendisine yine de fonksiyonel bir yapı oluşturmayı bildi.
partizan'dan alındığında "kalbimizi aldınız" demişti sırplar. o soğuk bakışlarının altında gerçekten güçlü bir kalp taşıyan çok yönlü bir hücum oyuncusuydu. ışıl ışıl parlamasına hiç gerek yoktu. bir oyun şablonun ortasına konduğunda onun kalbi olacak kadar güçlüydü.
ismi küçüktü belki ama giderken bıraktığı boşluğu uzun süre dolduramadık.
