• 544
    üzerinden yıllar geçse de unutulmayacak maçlardan biridir. üstelik conte'nin başında olduğu juventus'un ertesi yıl şampiyonlar liginde final oynadığı düşünülürse galatasaray'ın nasıl bir tarih yazdığının önemi daha net anlaşılır.

    benim için hayatımda en mutlu olduğum anlardan biriydi bu maç. ilk maç tatil edildi diye çok üzüldüm, ertesi gün iş yoğunluğum olmasına rağmen oradaydım. bu yoğunluk dışında, alçılı halimle bile işe gitmek zorunda kalmış olan ben söz konusu galatasaray olunca gerisi teferruattır! anlayışıyla hareket ettim. işe gider gitmez twitter'ı açtım ve maçın oynanıp oynanmayacağını anlamaya çalışırken gözüme bir arkadaşın tweeti takıldı. her ne olursa olsun gel diyordu arkadaşım. o gazla önce kuzenlerimle daha sonra arkadaşlarımla konuşup galatasaray'ın bize ihtiyacı var deyip herkesi gaza getirdim. nasıl gözüm dönmüşse, biletli biletsiz çevremde ne kadar kişi varsa herkesi maça davet ediyordum. sanki stat sorumlusuyum anasını satim:) sloganım, ben şu halimle geliyorsam, senin her türlü gelmen lazım diyerek ikna ediyordum. iki gün üst üste stada gitmem ve bu güzel anı orada yaşadığımı bilmem, ne kadar şanslı olduğumu bir kez daha aklıma getiriyor, gülümsüyorum. maç sonrası davet ettiğim ve girmesine yardımcı olduğum arkadaşlarım sevinçten ağlıyorlardı. o mutluluk bana yeterliydi aslında. şimdi yazarken bile tüylerim diken diken oluyor. özellikle stat görevlilerinin gözümüzün önünde bizim hücum ettiğimiz alanı temizlemesi ve juventusluların itiraz edişini izlemek ve gol sonrası herkesin farklı bloklarda kendini bulması harikulade bir andı. maç sonrası oradan ayrılmayı hiç istememiştik. hoş herkes nevizade'ye kaçarken ben söylene söylene işe dönüyordum. inanın müdürün iğrenç toplantısı ve yaptığım mesai bile koymamıştı maçtan sonra.
App Store'dan indirin Google Play'den alın