• 29
    tez ve antitezdir.

    2002 dünya kupasından sonra futbol seyir zevki bakımından tıkanmıştı ve hücum futbolu da tıpkı 60'larda olduğu gibi yine savunma futbolu karşısında çaresizdi. mesela 2002-2003 şampiyonlar ligi finali milan ve juventus arasında oynandı ve maçta yarım pozisyon bile yoktu. bir sonraki sezon mourinho'nun porto'su büyük takımların vasatlığından dolayı final oynadı ve kupayı aldı. finaldeki rakibi monaco'ydu, düşünün. avrupa şampiyonasında da durum aynıydı. yunanistan sadece defans yaparak şampiyon oldu. derken barcelona'nın altın jenerasyonu geldi. onlara ronaldinho, henry, eto'o dahil oldu. barcelona belki de cruyff döneminden beri total futbol denilen sistemi oynuyordu ama bu kadar kaliteli futbolcularla ilk defa bunu gerçekleştirdi. guardiola geldikten sonra bunu daha da sistematikleştirdi ve mükemmelleştirdi. takımdan ronaldinho gitti ama messi dahil oldu ve daha da yenilmez oldular. 2009 yılında tam 6 kupa birden alıp rekor kırdılar. derken mourinho antitez olarak bunun karşısına çıktı. mourinho'nun inter'i barcelona'yı devirmeyi başarmıştı. artık yenilmez denilen barcelona'nın bir antitezi vardı. o da geri çekilip oynanan, geride alan bırakmayan ama hücuma geçerken ultra hızlı bir oyun anlayışıydı. bu aralar real madrid barcelona karşısında çaresiz kalınca barcelona'yı bilen mourinho'yu takımın başına getirdi. böylelikle guardiola ve mourinho artık direkt rakiptiler. mourinho real madrid'de istediği şekilde savunma futbolunu oynayamayacağını biliyordu. ilk başlarda baya estetik bir hücum futbolu oynattı ama nou camp'taki 5-0'lık facia onun aklını başına getirdi. takımı kadro ve oyun olarak barcelona'yla baş edemezdi. o da gittikçe daha da defans ve antifutbol üzerine yoğunlaştı. bu dönem ezici bir şekilde barcelona üstünlüğüyle geçildi. yine de mourinho bu arada 1 la liga şampiyonluğunu da çalmayı başardı. derken guardiola bayern'e gitti. mourinho chelsea'ye. guardiola yurt dışı tecrübesinde bir şey öğrendi. o da pragmatiklik idi. takımları artık hızlı hücumlar da yapıyordu, kaleye uzaktan şut da atıyordu. aynı zamanda topa kesin bir şekilde hakim de olabiliyordu.

    sonra kader onları bir kez daha karşı karşıya getirdi. ikisi de manchester takımlarının başına geçti. ilk sezon conte'nin chelsea'si karşısında bir güzel öpüldüler. ama ikinci sezonlarında yani bu sezon manchester takımları şaha kalktı. yine de mourinho'nun takımı guardiola'nın takımı karşısında biraz sönük kaldı. bunun sebebi mourinho'nun vasatlığı değil guardiola'nın iyice mükemmelleşmesiydi. tezler antitezler böyle devam eder mi bilmem ama mourinho artık yerinde sayıyor ve defans konusunda gittikçe radikalleşiyor. guardiola ise ezber bozuyor ve sürekli yeni bir şey deniyor. zaman hangisini daha iyi gösterecek bilmem ama ikisi de dünya futbol tarihine isimlerini yazdırdılar. ronaldo vs. messi rekabeti gibi taraf olmak yerine bunun keyfini çıkarmak lazım. son olarak savunan takımları izlemek gibi mazoşistliğim yoktur. ben her zaman hücumdan yanayım. guardiola'yı daha çok beğeniyorum ve başarılı buluyorum.
App Store'dan indirin Google Play'den alın