262
öncelikle 9 aralık 2017 galatasaray teleset mobilya akhisarspor maçında tabi ki tribündeki yerinizi aldık. merak edenlere kuzey üst tribün. bu arada kombinem yok. hala bir tudor düşmanı gelip kardeş bu sezon bu takımdan bı cacık olmaz şu kombineyi benden al diyip bana ücreti karşılığında satmak istemedi. tribün tudor istifa diyenleri çok net ve gür seslerle duyduk ama maç adrenaline veriyorum. zira bu kümesteki en zayıf halka tudor. herkesin ona yüklenmesi doğal.
tudor belki de bu gözlerin gördüğü en şansız teknik direktör, yediğimiz ilk gol ve ikinci gol tamamen oyuncuların bireysel hatası ve maalesef bir milyon yıldır takımımızda güvendiğimiz yegâne adam olan fernando muslera hayatının en kötü haftalarını geçiriyor. çok saçma şekilde goller yedik. akhisar 0-0 da bile yere yatıp zaman kazanmak istiyordu ki 0-2 olunca bunu abartmamaları kaçınılmazdı. okan ile tudor yere yatan futbolculardan dolayı kavga etti. galatasaraylı oyuncular çelikten yapıldığı için dokunan 3 -5 dakika yerde yatıyordu.
devre arasında 4-2lik orduspor maçına benzediğini cevremdekilere söyledim. ama o taraftarlar o zaman başımızda fatih terim vardı ve orduspor kötüydü, akhisar çok daha iyi bir takım ve başımızda tudor var diyip ümitsizliğe bürünmüştü. ben tam aksini düşündüm. ümitsizliğe gerek yoktu. takımı ateşleyen bence tudor istifa diye bağırılmasıydı. 2. devre başında bambaşka bir galatasaray vardı, en nihayetinde. ilk yarıdaki tutuk oyun, özgüvensiz takım gitmiş yerine mental açıdan bambaşka bir takım çıkmıştı. bir sefer takım olunmuştu artık. takım gibi takım olmuştuk. gomis kırmızı yiyince bir gram şüpheye düşmemiştik. bu maçı alacaktık ve aldık. bence daha önemlisi takım olduk.
tudor'un dikkat etmesi gereken bir konu var, o da mental çalışmalar. yoksa bu takım teknik ve taktik anlamda bu kadro kapasitesinde iyi yönetiliyor. ancak mental eksiklikler bizi başka bir takıma çeviriyor. mental bir çare bulunmalı.
bu arada kenarda tudor ve ayhan'ı izlerken nihayet dedim. bizim takım kenarda kavga eden teknik adamı seviyor. ayhan'ı yeşil saha dışında ilk defa bu kadar agresif gördüm. budur lan işte dedim.
dün stadı dolduran taraftarı görünce de çok mutlu oldum. büyük galatasaray taraftarı dedim. ne olursa olsun takımının yanında olan taraftarın başımızın üstünde yeri var ama sosyal medyada bik bik konuşup, stada nasıl gideceğini bilmeyen, tribün yerine bir barda veya evde izleyen, kısacası poposunun rahatlığını düşünen adamlara hiçbir şekilde saygım yok. ( maddi yönden gelemeyen taraftarımızın canını yerim, onlara laf yok) aynı düşüncede olsak bile saygım yok. taraftarın yeri takımının yanıdır. hele ki bu zamanda, siyaset, medya, federasyon kurumlarının aleni şekilde saldırdığı galatasarayımıza bugün stadyumda destek olmazsak ne zaman olacağız?
tudor belki de bu gözlerin gördüğü en şansız teknik direktör, yediğimiz ilk gol ve ikinci gol tamamen oyuncuların bireysel hatası ve maalesef bir milyon yıldır takımımızda güvendiğimiz yegâne adam olan fernando muslera hayatının en kötü haftalarını geçiriyor. çok saçma şekilde goller yedik. akhisar 0-0 da bile yere yatıp zaman kazanmak istiyordu ki 0-2 olunca bunu abartmamaları kaçınılmazdı. okan ile tudor yere yatan futbolculardan dolayı kavga etti. galatasaraylı oyuncular çelikten yapıldığı için dokunan 3 -5 dakika yerde yatıyordu.
devre arasında 4-2lik orduspor maçına benzediğini cevremdekilere söyledim. ama o taraftarlar o zaman başımızda fatih terim vardı ve orduspor kötüydü, akhisar çok daha iyi bir takım ve başımızda tudor var diyip ümitsizliğe bürünmüştü. ben tam aksini düşündüm. ümitsizliğe gerek yoktu. takımı ateşleyen bence tudor istifa diye bağırılmasıydı. 2. devre başında bambaşka bir galatasaray vardı, en nihayetinde. ilk yarıdaki tutuk oyun, özgüvensiz takım gitmiş yerine mental açıdan bambaşka bir takım çıkmıştı. bir sefer takım olunmuştu artık. takım gibi takım olmuştuk. gomis kırmızı yiyince bir gram şüpheye düşmemiştik. bu maçı alacaktık ve aldık. bence daha önemlisi takım olduk.
tudor'un dikkat etmesi gereken bir konu var, o da mental çalışmalar. yoksa bu takım teknik ve taktik anlamda bu kadro kapasitesinde iyi yönetiliyor. ancak mental eksiklikler bizi başka bir takıma çeviriyor. mental bir çare bulunmalı.
bu arada kenarda tudor ve ayhan'ı izlerken nihayet dedim. bizim takım kenarda kavga eden teknik adamı seviyor. ayhan'ı yeşil saha dışında ilk defa bu kadar agresif gördüm. budur lan işte dedim.
dün stadı dolduran taraftarı görünce de çok mutlu oldum. büyük galatasaray taraftarı dedim. ne olursa olsun takımının yanında olan taraftarın başımızın üstünde yeri var ama sosyal medyada bik bik konuşup, stada nasıl gideceğini bilmeyen, tribün yerine bir barda veya evde izleyen, kısacası poposunun rahatlığını düşünen adamlara hiçbir şekilde saygım yok. ( maddi yönden gelemeyen taraftarımızın canını yerim, onlara laf yok) aynı düşüncede olsak bile saygım yok. taraftarın yeri takımının yanıdır. hele ki bu zamanda, siyaset, medya, federasyon kurumlarının aleni şekilde saldırdığı galatasarayımıza bugün stadyumda destek olmazsak ne zaman olacağız?