200
neredeyse 21 yaşındayım sözlük. henüz 12 yaşında ayrıldım ailemden gittim izmir'e. atatürk'ü çok seviyorum o zamanlar. hala çok seviyorum ama o zamanlar kitapların ilk sayfasından fotoğrafını yırtıp fotoğrafıyla uyuyacak derecede. dedim ben atatürk gibi olacam. askeri lise sınavına girdim. yani askeriyeye gitmek istememin en büyük sebeplerinden biri de aileme de yük olmamak. bizim pederin işler pek rast gitmez. 8'inci sınıfım. kazandım. çok büyük zorluklarla kazandım. nasıl mutluyum ama uçuyorum. neyse gittim izmir'e direkt askeri disiplinin içine düşerek biraz şokladım. komutan geliyor dikkat, komutan gitti rahat, gece 21:45'te koğuş ışıkları sönük herkes uyumuş vaziyette ranzasında olacak gibi şu an aklıma gelen saçma sapan tamamen şekil amaçlı bir sürü şey. 21.45'te uyunacak diyor nöbetçi. e amk galatasaray maçı var onu nasıl yapacağız? ben anlamam diyor emir böyle. komuntana gidiyorum "komutanım böyle böyle" başlatma maçına diyor.
kısa dipnot: askeri liseye başlarken 125 disiplin puanı ile başlıyoruz. mesela bi bok yedin komutan sana 2 hafta sonu izinsizlik verdi diyelim. 2 haftasonu yani 4 gün dışarı çıkamıyorsun. bu da 14 gün boyunca hapis hayatı yaşamak demek. her günün cezası ise 3 puan. o da 12 puan ediyor. geriye 125 eksi 12'den 113 puanın kalmış oluyor.
sözlük lisede okuduğum 5 sene boyunca saçtan, sakaldan, yatak bozukluğundan falan gibi suçlardan hiç ceza almamama rağmen 32 puanla mezun oldum. diyeceksin ki ne yaptın? cimbomun maçını izledim. pişman mıyım? tabii ki hiç pişman değilim. cezalarımın yüzde sekseni "uyuyor olması gereken saatte maç izlediği tespit edilmiştir" yönünde idi. hiç problem değil.
lise bitti harp okuluna geçtik. orda da aynı! neyse subay olacağız çok güzel amk falan gibi hayallerle okuyoruz orda da sonra soktuğumun darbesi oldu. kapattılar okulu amk. benim okuduğum 7 senelik hapis hayatı falan boşunaymış yani. hayata küstüm. döndüm eve kendimi odama kapatıyorum çıkmıyorum. bunalımdayım. ne yarak yiyeceğim ben diye kara kara düşünüyorum. kimseyle konuşmuyorum. annemle babamla dahil. yemin ederim 2-3 hafta boyunca kimseyle bi kelam etmedim. o anlarımda benim yanımda olan, beni hayatımın hiç bir dakikasında ne olursa olsun yalnız bırakmayan, asla küsmediğimiz, dünyanın en yüce sevdası vardı. sadece galatasaray vardı. bu aslında bir teşekkür yazısı. adını galatasaray koyduğumuz bu kutsal sevdanın çatısı altında beni hiç bir zaman yalnız bırakmayan galatasaray'a ve siz güzel insanlara çok teşekkür ederim ağabeyler. yemin ederim hepinizi o kadar seviyorum ki anlatamam. benim için ne kadar değerli olduğunuzu anlatamama. yazadurun.
edit: son şampiyon olduğumuz sezon gazımı alamayıp içtima alanında meşale yakmıştım. en okkalı cezam budur. savunmam:
http://gss.gs/ZB4.jpg
https://i.hizliresim.com/YOOqpk.jpg
şu an ne yaptığımı soranlar icin edit2: şu an istanbul üniversitesi elektirk elektornik mühendisliği bölümünde okuyorum. askeriye defterini kapattık. mühendisliği de birakasim var ama bakalım hayırlısı.
edit3: bok gibi yazı olmuş. hiç beceremem. özür dilerim.
kısa dipnot: askeri liseye başlarken 125 disiplin puanı ile başlıyoruz. mesela bi bok yedin komutan sana 2 hafta sonu izinsizlik verdi diyelim. 2 haftasonu yani 4 gün dışarı çıkamıyorsun. bu da 14 gün boyunca hapis hayatı yaşamak demek. her günün cezası ise 3 puan. o da 12 puan ediyor. geriye 125 eksi 12'den 113 puanın kalmış oluyor.
sözlük lisede okuduğum 5 sene boyunca saçtan, sakaldan, yatak bozukluğundan falan gibi suçlardan hiç ceza almamama rağmen 32 puanla mezun oldum. diyeceksin ki ne yaptın? cimbomun maçını izledim. pişman mıyım? tabii ki hiç pişman değilim. cezalarımın yüzde sekseni "uyuyor olması gereken saatte maç izlediği tespit edilmiştir" yönünde idi. hiç problem değil.
lise bitti harp okuluna geçtik. orda da aynı! neyse subay olacağız çok güzel amk falan gibi hayallerle okuyoruz orda da sonra soktuğumun darbesi oldu. kapattılar okulu amk. benim okuduğum 7 senelik hapis hayatı falan boşunaymış yani. hayata küstüm. döndüm eve kendimi odama kapatıyorum çıkmıyorum. bunalımdayım. ne yarak yiyeceğim ben diye kara kara düşünüyorum. kimseyle konuşmuyorum. annemle babamla dahil. yemin ederim 2-3 hafta boyunca kimseyle bi kelam etmedim. o anlarımda benim yanımda olan, beni hayatımın hiç bir dakikasında ne olursa olsun yalnız bırakmayan, asla küsmediğimiz, dünyanın en yüce sevdası vardı. sadece galatasaray vardı. bu aslında bir teşekkür yazısı. adını galatasaray koyduğumuz bu kutsal sevdanın çatısı altında beni hiç bir zaman yalnız bırakmayan galatasaray'a ve siz güzel insanlara çok teşekkür ederim ağabeyler. yemin ederim hepinizi o kadar seviyorum ki anlatamam. benim için ne kadar değerli olduğunuzu anlatamama. yazadurun.
edit: son şampiyon olduğumuz sezon gazımı alamayıp içtima alanında meşale yakmıştım. en okkalı cezam budur. savunmam:
http://gss.gs/ZB4.jpg
https://i.hizliresim.com/YOOqpk.jpg
şu an ne yaptığımı soranlar icin edit2: şu an istanbul üniversitesi elektirk elektornik mühendisliği bölümünde okuyorum. askeriye defterini kapattık. mühendisliği de birakasim var ama bakalım hayırlısı.
edit3: bok gibi yazı olmuş. hiç beceremem. özür dilerim.