489
galatasaray'ın son fenerbahçe maçındaki kadrosu ve taraftar ile ilgili görüşlerimi izah etmek için bu günü bekledim. amacım, sinirlerin yatışması ve olabildiğince sağduyunun hakim olması. cinnet hali yaşayan ülkemizde bir kareografiden çıkarılabilecek en absürd anlamın çıkarılışına şahit olduğumuz şu günlerde biraz sakin olmakta fayda var.
-tudor, üçlü defansı tercih etti. üçlü defanstan vaz geçtiğini defalarca söylemesine rağmen en kritik ve en önemli maçımızda üçlü defansa döndü. bunun üç mahsuru oldu. birincisi, kendi takımının oyun ezberini bozdu, ikincisi takımına rakipten korktuğu mesajını verdi, üçüncüsü ise üçlü defansın en büyük mahsurlarından biri olan orta sahayı bir kişi eksiltmiş oldu. unutmayalım üçlü defansta stoper özellikli üç oyuncu kullanıldığından, orta sahada top yapıp oyunu hızlandırma özellikli bir oyuncudan feragat etmek zorunda kalırsın. bu mahsuru ortadan kaldırmanın tek yolu iyi top yapan en az iki stopere sahip olmaktır ki bu bizim türkiye liginde hiçbir takımda yoktur. bunun sonucu olarak da gol pozisyonu vermedik ama gol pozisyonuna da giremedik.
-üçlü defansla dörtlü defans arasındaki en büyük fark şudur. üçlü defans, rakip ataklarda beşli defansa, hücumda üçlü defansa, dörtlü defans ise rakip ataklarında dörtlü defans yapılırken, hücumda ikili defansa evrilir. yani üçlü defansta, hücum esnasında orta sahada altı futbolcu bulunurken, dörtlü defansta yedi futbolcu bulunur. bu durum, tek forvetle oynanan durumlar için geçerlidir. çift forvet oynanıyorsa orta sahadan bir futbolcu daha eksiltme zorunluluğu doğuyor.
-tudor, gol yememeyi garantilemek için bu sistemi tercih etti ve gol de yemedik ama net bir gol pozisyonuna da giremedik. buradan şu sonuç çıkıyor. beraberliğin bizim için avantaj olduğu maçlarda üçlü defans denenebilir. ya da rakibin durumuna ve sizin stratejinize göre ilk altmış dakikayı üçlü defans, son yarım saati ikili defansla tamamlayabilirsin. ancak bunun hangi maçlarda olabileceğini aşağıda yazacağım.
-temelde üçlü defansa neden karşıyım? çünkü üçlü defansın iki büyük zaafı vardır. birincisi yukarıda ifade ettiğim gibi hücumlarda orta sahayı bir eksiltmek zorunda kalırsın dolayısıyla hücum gücün düşer, ikincisi ise beklerin arkasına atılacak toplarla savunmanız kolayca delinebilir. tıpkı, cl finalinde real madrid'in juventus'a üç golü de o bölgelerden atması gibi. peki neden bazı hallerde denenebilir diyorum? çünkü türkiye'de kenar ortalarını kullanarak gol yapma becerisine sahip takım sayısı üçtür. galatasaray, beşiktaş ve başakşehir. bu takımların gerek kanat oyuncuları, gerekse kenar bekleri çok kaliteli bindirmeler ve ortalar yapabilmekte, diğer takımlar ise genellikle duran toplar ve merkezden hücumlarla gol atmayı tercih etmekte. çünkü kanat ve bek kaliteleri yeterli değil. dolayısıyla kanatları iyi kullanan takımlara karşı (beşiktaş-başakşehir) üçlü defans oynarsan, sonuç kötü olur. kanatları iyi kullanamayan fenerbahçe gibi takımlara karşı, örneğin kadıköy'de üçlü defans oynayabilirsin (başka da bir takım gelmiyor aklıma türkiye'de) bunun dışında beraberliğin seni şampiyon yapacağı bir maç oynuyorsan ve rakibin kanatları da iyi değilse üçlü defansı tercih edebilirsin.
-bir takımın başarılı olması, o takımın bir sistemi uzun süre uygulamasına bağlıdır. örneğin, barcelona ve real madrid 4-3-3'ü, juventus üçlü defansı, ingiliz ve alman takımları ise istisnalar hariç 4-2-3-1'i tercih ediyorlar. dolayısıyla çok istisnai durumlar hariç sistem değişikliğine gitmek o takımın genetiği ile oynamak anlamına gelir. dolayısıyla hoca ve futbolcu seçiminde bu sisteme uygun hareket edilmeli ve bundan öyle kolayca vaz geçilmemelidir. türkiye'de yıllardan beri 4-2-3-1 sisteminin benimsendiği, hemen tüm takımların tek forvet ve dörtlü defansla oynadığı çok net. galatasaray'da fatih terim'den sonra 4-2-3-1'e dönmüştür. (fatih terim çift santrafor kullanıyordu ki beğenmediğim tek özelliği buydu -burak-umut ya da drogba-burak) tabi fatih terim'in de dörtlü defans kullandığını biliyoruz. o halde galatasaray yıllardır dörtlü defans oynuyor diyebiliriz.
-4-2-3-1 bence son yılların en etkili ve en harika sistemidir. çünkü iyi bir santrafor ve iki iyi kanat forvet ile gol şansını çok yükseltiyorsun, kanat forvetler sayesinde sahanın tamamını, özellikle de çizgileri çok iyi kullanma olanağı elde ediyorsun. kanar forvetlerin defansa ve orta sahaya yardımı ile de hem savunmada hem de orta sahada kalabalık olabiliyorsun. yani bu sistem sahanın %100'ünü kullanabilme imkanı sunuyor. çift santraforda kanat ya da orta sahadan bir kişi eksik oluyorsun ki bu durumu güçlü takımlar çok rahat kullanabilir ve seni önce yıpratır sonra çökertebilir. peki o zaman barcelona ve real madrid neden 4-3-3 oynuyor diye sorulabilir. çok basit, çünkü ellerinde dünyanın en iyi altı futbolcusu var. messi ve ronaldo santrafor değil ama her sezon 60-65 gol atıyorlar. neymar da hakeza. bu futbolculara siz kanat oynayacaksınız, asıl göreviniz asist yapmak golü ikinci planda düşüneceksiniz denir mi? denemez. işte bu nedenle elinizde muhteşem futbolcular varsa orada hücum için bir sisteme gerek yoktur. siz sadece onların birbirleriyle uyum içinde olabilmeleri için taktikler geliştirir ve onları özgür bırakırsınız. tıpkı barcelona ve real madrid'de olduğu gibi.
-igor tudor, kendisine hedef olarak üçlü defansın oynandığı, savunmanın ön planda tutulduğu italya'yı hedef aldığı için üçlü defans stajını galatasaray'da yapmak isteyebilir. ama bu bizim genetiğimize uygun mudur? uygun değilse buna nasıl izin verilebilir? her ne kadar futbol genetiğimizin oturduğunu söyleyemesek de yıllardan beri dörtlü defansla oynadığımızı biliyoruz. (mustafa denizli'nin 3-5-2'sinden, yani 1988'den beri) o halde bir karar vermeli yönetim. eğer üçlü defansa geçeceksek -ki bu çok yanlış olur- igor tudor'un üçlü defans fantezisine izin verebiliriz. aksi halde bu galatasaray'ın zararına olur.
-bu yazı aslında bir tudor eleştirisi değildir. üçlü defans ile dörtlü defans tercihlerinin farkını ve dörtlü defans tercihinin daha doğrusu 4-2-3-1'in şu anda tüm dünyada uygulanan en son ve en iyi sistem olduğunu savunan bir entrydir. tudor'u yeterli bulmadığımı daha önce defalarca belirttim ve hala aynı düşüncedeyim. ancak şu anda iyi giden takımın insicamını bozmamak adına tudor eleştirilerimi kendime saklıyorum. çünkü zaten bütün düşüncelerimi sezon başlamadan yazmıştım.
fenerbahçe maçında taraftarın tutumunu da eleştirmek istiyorum. özellikle maçın ikinci devresinde adeta herkes susup maçı izlemeye başladı. takımı ateşleyecek tek tezahürat yoktu. neden diye sorduğumuzda ve bağıralım takım durdu ateşleyelim dediğimizde cevap alamıyoruz. herkes adeta donmuş oluyor. halbuki asıl son yarım saatte takımın ateşlenmesi lazım. bu konuyu görevli amigoların halletmesi gerekir. taraftar maçın heyecanıyla susmuş olabilir, onları uyandıracak olan amigolardır. son olarak sahaya pet su şişesi atmanın takımıza en ufak bir faydası yoktur. neden hala aynı hataya düşerler anlamıyorum. tabi kasıtlı olarak yapanlar varsa bunları tesbit etmek de yönetimin görevidir.
-tudor, üçlü defansı tercih etti. üçlü defanstan vaz geçtiğini defalarca söylemesine rağmen en kritik ve en önemli maçımızda üçlü defansa döndü. bunun üç mahsuru oldu. birincisi, kendi takımının oyun ezberini bozdu, ikincisi takımına rakipten korktuğu mesajını verdi, üçüncüsü ise üçlü defansın en büyük mahsurlarından biri olan orta sahayı bir kişi eksiltmiş oldu. unutmayalım üçlü defansta stoper özellikli üç oyuncu kullanıldığından, orta sahada top yapıp oyunu hızlandırma özellikli bir oyuncudan feragat etmek zorunda kalırsın. bu mahsuru ortadan kaldırmanın tek yolu iyi top yapan en az iki stopere sahip olmaktır ki bu bizim türkiye liginde hiçbir takımda yoktur. bunun sonucu olarak da gol pozisyonu vermedik ama gol pozisyonuna da giremedik.
-üçlü defansla dörtlü defans arasındaki en büyük fark şudur. üçlü defans, rakip ataklarda beşli defansa, hücumda üçlü defansa, dörtlü defans ise rakip ataklarında dörtlü defans yapılırken, hücumda ikili defansa evrilir. yani üçlü defansta, hücum esnasında orta sahada altı futbolcu bulunurken, dörtlü defansta yedi futbolcu bulunur. bu durum, tek forvetle oynanan durumlar için geçerlidir. çift forvet oynanıyorsa orta sahadan bir futbolcu daha eksiltme zorunluluğu doğuyor.
-tudor, gol yememeyi garantilemek için bu sistemi tercih etti ve gol de yemedik ama net bir gol pozisyonuna da giremedik. buradan şu sonuç çıkıyor. beraberliğin bizim için avantaj olduğu maçlarda üçlü defans denenebilir. ya da rakibin durumuna ve sizin stratejinize göre ilk altmış dakikayı üçlü defans, son yarım saati ikili defansla tamamlayabilirsin. ancak bunun hangi maçlarda olabileceğini aşağıda yazacağım.
-temelde üçlü defansa neden karşıyım? çünkü üçlü defansın iki büyük zaafı vardır. birincisi yukarıda ifade ettiğim gibi hücumlarda orta sahayı bir eksiltmek zorunda kalırsın dolayısıyla hücum gücün düşer, ikincisi ise beklerin arkasına atılacak toplarla savunmanız kolayca delinebilir. tıpkı, cl finalinde real madrid'in juventus'a üç golü de o bölgelerden atması gibi. peki neden bazı hallerde denenebilir diyorum? çünkü türkiye'de kenar ortalarını kullanarak gol yapma becerisine sahip takım sayısı üçtür. galatasaray, beşiktaş ve başakşehir. bu takımların gerek kanat oyuncuları, gerekse kenar bekleri çok kaliteli bindirmeler ve ortalar yapabilmekte, diğer takımlar ise genellikle duran toplar ve merkezden hücumlarla gol atmayı tercih etmekte. çünkü kanat ve bek kaliteleri yeterli değil. dolayısıyla kanatları iyi kullanan takımlara karşı (beşiktaş-başakşehir) üçlü defans oynarsan, sonuç kötü olur. kanatları iyi kullanamayan fenerbahçe gibi takımlara karşı, örneğin kadıköy'de üçlü defans oynayabilirsin (başka da bir takım gelmiyor aklıma türkiye'de) bunun dışında beraberliğin seni şampiyon yapacağı bir maç oynuyorsan ve rakibin kanatları da iyi değilse üçlü defansı tercih edebilirsin.
-bir takımın başarılı olması, o takımın bir sistemi uzun süre uygulamasına bağlıdır. örneğin, barcelona ve real madrid 4-3-3'ü, juventus üçlü defansı, ingiliz ve alman takımları ise istisnalar hariç 4-2-3-1'i tercih ediyorlar. dolayısıyla çok istisnai durumlar hariç sistem değişikliğine gitmek o takımın genetiği ile oynamak anlamına gelir. dolayısıyla hoca ve futbolcu seçiminde bu sisteme uygun hareket edilmeli ve bundan öyle kolayca vaz geçilmemelidir. türkiye'de yıllardan beri 4-2-3-1 sisteminin benimsendiği, hemen tüm takımların tek forvet ve dörtlü defansla oynadığı çok net. galatasaray'da fatih terim'den sonra 4-2-3-1'e dönmüştür. (fatih terim çift santrafor kullanıyordu ki beğenmediğim tek özelliği buydu -burak-umut ya da drogba-burak) tabi fatih terim'in de dörtlü defans kullandığını biliyoruz. o halde galatasaray yıllardır dörtlü defans oynuyor diyebiliriz.
-4-2-3-1 bence son yılların en etkili ve en harika sistemidir. çünkü iyi bir santrafor ve iki iyi kanat forvet ile gol şansını çok yükseltiyorsun, kanat forvetler sayesinde sahanın tamamını, özellikle de çizgileri çok iyi kullanma olanağı elde ediyorsun. kanar forvetlerin defansa ve orta sahaya yardımı ile de hem savunmada hem de orta sahada kalabalık olabiliyorsun. yani bu sistem sahanın %100'ünü kullanabilme imkanı sunuyor. çift santraforda kanat ya da orta sahadan bir kişi eksik oluyorsun ki bu durumu güçlü takımlar çok rahat kullanabilir ve seni önce yıpratır sonra çökertebilir. peki o zaman barcelona ve real madrid neden 4-3-3 oynuyor diye sorulabilir. çok basit, çünkü ellerinde dünyanın en iyi altı futbolcusu var. messi ve ronaldo santrafor değil ama her sezon 60-65 gol atıyorlar. neymar da hakeza. bu futbolculara siz kanat oynayacaksınız, asıl göreviniz asist yapmak golü ikinci planda düşüneceksiniz denir mi? denemez. işte bu nedenle elinizde muhteşem futbolcular varsa orada hücum için bir sisteme gerek yoktur. siz sadece onların birbirleriyle uyum içinde olabilmeleri için taktikler geliştirir ve onları özgür bırakırsınız. tıpkı barcelona ve real madrid'de olduğu gibi.
-igor tudor, kendisine hedef olarak üçlü defansın oynandığı, savunmanın ön planda tutulduğu italya'yı hedef aldığı için üçlü defans stajını galatasaray'da yapmak isteyebilir. ama bu bizim genetiğimize uygun mudur? uygun değilse buna nasıl izin verilebilir? her ne kadar futbol genetiğimizin oturduğunu söyleyemesek de yıllardan beri dörtlü defansla oynadığımızı biliyoruz. (mustafa denizli'nin 3-5-2'sinden, yani 1988'den beri) o halde bir karar vermeli yönetim. eğer üçlü defansa geçeceksek -ki bu çok yanlış olur- igor tudor'un üçlü defans fantezisine izin verebiliriz. aksi halde bu galatasaray'ın zararına olur.
-bu yazı aslında bir tudor eleştirisi değildir. üçlü defans ile dörtlü defans tercihlerinin farkını ve dörtlü defans tercihinin daha doğrusu 4-2-3-1'in şu anda tüm dünyada uygulanan en son ve en iyi sistem olduğunu savunan bir entrydir. tudor'u yeterli bulmadığımı daha önce defalarca belirttim ve hala aynı düşüncedeyim. ancak şu anda iyi giden takımın insicamını bozmamak adına tudor eleştirilerimi kendime saklıyorum. çünkü zaten bütün düşüncelerimi sezon başlamadan yazmıştım.
fenerbahçe maçında taraftarın tutumunu da eleştirmek istiyorum. özellikle maçın ikinci devresinde adeta herkes susup maçı izlemeye başladı. takımı ateşleyecek tek tezahürat yoktu. neden diye sorduğumuzda ve bağıralım takım durdu ateşleyelim dediğimizde cevap alamıyoruz. herkes adeta donmuş oluyor. halbuki asıl son yarım saatte takımın ateşlenmesi lazım. bu konuyu görevli amigoların halletmesi gerekir. taraftar maçın heyecanıyla susmuş olabilir, onları uyandıracak olan amigolardır. son olarak sahaya pet su şişesi atmanın takımıza en ufak bir faydası yoktur. neden hala aynı hataya düşerler anlamıyorum. tabi kasıtlı olarak yapanlar varsa bunları tesbit etmek de yönetimin görevidir.