10
üstteki yazarı kastederek söylemiyorum, wonderkid'lerin kim olduğuna bakarak oynayanlar boşuna oynamasın bu oyunu. keza hazır taktikler, verimli futbolcular, sözleşmesi bitenler vs. de dahil buna. ''sanane aq isteyen istediği gibi oynar'' diyenler devamını okumayabilir, ben sadece kendi düşüncelerimi yazacağım.
bu oyun sana birçok farklı tarzda menajerlik deneyimi sunuyor arkadaş, git hile hurda ile uğraşacağına bunlardan sana uygun olanını seç öyle oyna.
1-dünya devlerini seçmek(zamanı olmayanlar için)
bu çok az zamanı olanlar ama menajerlik yapmak isteyenler için uygun olabilir. alırsın elit takımlardan biri, az çok oyunu biliyorsan başarılı bir menajerin hayatının tadına bakarsın. çok iyi transferler de yaparsın istersen, gençleri de alırsın. takımın popülaritesi elit seviyede olduğu için ve maddi durumu da gayet iyi olduğu için her türlü felsefeyi benimseyebilir, bunu yaparken çok fazla zaman harcamaz, çok fazla zorlanmazsın.
2-üst düzey takımları seçmek(az zamanı olanlar için)
burada kast ettiğim takımlar tottenham, liverpool, milan vs. gibi maddi olarak ve popülarite olarak üst seviyede olan ama başarıya aç, yani şampiyonluğun gerçek bir başarı olarak görüldüğü ve ödüllendirildiği takımlar. eğer biraz daha zamanınız var ise ideal olabilir. elit futbolcuları almaktan zorlanabilirsiniz ama yine de iyi seviyede futbolcuları ve gençleri alabilir, bu sürede de tatlı bir zorlanma harcayabilir ve belki de 2-3 futbolcunuzu satmak zorunda kalabilirsiniz. yani aşırı zor değildir ama bir şeyler başarmanın tadına az da olsa bakabilirsiniz.
3-galatasaray'ı seçmek(yine çok zamanı olmayanlar için veya tercih meselesi)
burada da aşırı zorlanmazsınız ama keyif alma ihtimaliniz yüksek. ayrıca ekonomik sıkıntılar, futbolcuların süper lige gelmek istememesi gibi zorluklar sizi bekleyebilir. maddi olarak toparlanmak da zordur. ilk 1-2 sene zorlanabilirsiniz fakat sonra muhtemelen kariyerinizin kalanında ligi domine edersiniz ve şampiyonlar ligini de aldıktan sonra sıkılırsınız. zaman zaman genç yetenekleri, zaman zaman da yıldızları kendi takımınıza kazandırarak mutlu olursunuz işte. bir türk takımıyla şampiyonlar ligini almak ise kesinlikle haz verecektir.
4-düşük liglerden takım seçmek(hayvan gibi zamanı olanlar için)
geldik asıl mevzuya. işte football manager serisinin tadı bu olaydır. alırsınız düşük liglerden bir takım, çaycısından masörüne kadar kademe kademe geliştirirsiniz, 3-5 kuruşun hesabını yapar, bazı şeyler için yalvarmak zorunda kalabilirsiniz. çok tuhaf futbolcularla uğraşabilir, unutulmaz maçlar yaşayabilir, dibi görebilirsiniz. takımı ilk aldığınızda olan bir futbolcuyla 1.lige çıktığınızda duygulanabilirsiniz. takımı bambaşka bir noktaya getirebilir, taraftarın sevgilisi olabilirsiniz. isimlerinizin verildiği stadyumda maçlar yapabilirsiniz. ama ne olursa olsun kariyerinizin sonunda bu takıma bakıp duygulanabilir, ''vay bee nereden nereye'' diyebilirsiniz. bu kariyerinizde geçirdiğiniz saatlerde aldığınız hazzı çok az şey verir gerçekten. ancak işte bunun için hayvan gibi zamanın olması lazım. günde belki de 5-6 saatten fazla ayırmak zorunda kalabilirsiniz. yani şöyle söyleyeyim en azından 1 aya yakın kitler sizi bu kariyer, alır ömrünüzden.
dolayısıyla durum bu iken gidip internetten bir şeylere bakmak bana aşırı anlamsız geliyor. adı üstünde menajerlik deneyimi bu. her şey senin elinde, zaten bu yüzden kazanmak aşırı haz verirken kaybetmeyi yediremeyip deli gibi hırs yapıyorsun. zamanın yoksa ilk 1-2 seçeneği kullanıp oynayabilirsiniz, onların da tadı farklıdır. hem zamanım yok, hem de en düşük liglerden başlayacağım diyorsan sen bilirsin ama pek mümkün değil. bu oyunun olayı seni gururlandırması, başarma hissini vermesi. internetten taktik bulacaksan, futbolcu, genç yetenek bulacaksan bu hissi nasıl alacaksın ki? şu sözle noktalamak istiyorum:
''hep denedin, hep yenildin. olsun. gene dene, gene yenil. daha iyi yenil.''
bu oyun sana birçok farklı tarzda menajerlik deneyimi sunuyor arkadaş, git hile hurda ile uğraşacağına bunlardan sana uygun olanını seç öyle oyna.
1-dünya devlerini seçmek(zamanı olmayanlar için)
bu çok az zamanı olanlar ama menajerlik yapmak isteyenler için uygun olabilir. alırsın elit takımlardan biri, az çok oyunu biliyorsan başarılı bir menajerin hayatının tadına bakarsın. çok iyi transferler de yaparsın istersen, gençleri de alırsın. takımın popülaritesi elit seviyede olduğu için ve maddi durumu da gayet iyi olduğu için her türlü felsefeyi benimseyebilir, bunu yaparken çok fazla zaman harcamaz, çok fazla zorlanmazsın.
2-üst düzey takımları seçmek(az zamanı olanlar için)
burada kast ettiğim takımlar tottenham, liverpool, milan vs. gibi maddi olarak ve popülarite olarak üst seviyede olan ama başarıya aç, yani şampiyonluğun gerçek bir başarı olarak görüldüğü ve ödüllendirildiği takımlar. eğer biraz daha zamanınız var ise ideal olabilir. elit futbolcuları almaktan zorlanabilirsiniz ama yine de iyi seviyede futbolcuları ve gençleri alabilir, bu sürede de tatlı bir zorlanma harcayabilir ve belki de 2-3 futbolcunuzu satmak zorunda kalabilirsiniz. yani aşırı zor değildir ama bir şeyler başarmanın tadına az da olsa bakabilirsiniz.
3-galatasaray'ı seçmek(yine çok zamanı olmayanlar için veya tercih meselesi)
burada da aşırı zorlanmazsınız ama keyif alma ihtimaliniz yüksek. ayrıca ekonomik sıkıntılar, futbolcuların süper lige gelmek istememesi gibi zorluklar sizi bekleyebilir. maddi olarak toparlanmak da zordur. ilk 1-2 sene zorlanabilirsiniz fakat sonra muhtemelen kariyerinizin kalanında ligi domine edersiniz ve şampiyonlar ligini de aldıktan sonra sıkılırsınız. zaman zaman genç yetenekleri, zaman zaman da yıldızları kendi takımınıza kazandırarak mutlu olursunuz işte. bir türk takımıyla şampiyonlar ligini almak ise kesinlikle haz verecektir.
4-düşük liglerden takım seçmek(hayvan gibi zamanı olanlar için)
geldik asıl mevzuya. işte football manager serisinin tadı bu olaydır. alırsınız düşük liglerden bir takım, çaycısından masörüne kadar kademe kademe geliştirirsiniz, 3-5 kuruşun hesabını yapar, bazı şeyler için yalvarmak zorunda kalabilirsiniz. çok tuhaf futbolcularla uğraşabilir, unutulmaz maçlar yaşayabilir, dibi görebilirsiniz. takımı ilk aldığınızda olan bir futbolcuyla 1.lige çıktığınızda duygulanabilirsiniz. takımı bambaşka bir noktaya getirebilir, taraftarın sevgilisi olabilirsiniz. isimlerinizin verildiği stadyumda maçlar yapabilirsiniz. ama ne olursa olsun kariyerinizin sonunda bu takıma bakıp duygulanabilir, ''vay bee nereden nereye'' diyebilirsiniz. bu kariyerinizde geçirdiğiniz saatlerde aldığınız hazzı çok az şey verir gerçekten. ancak işte bunun için hayvan gibi zamanın olması lazım. günde belki de 5-6 saatten fazla ayırmak zorunda kalabilirsiniz. yani şöyle söyleyeyim en azından 1 aya yakın kitler sizi bu kariyer, alır ömrünüzden.
dolayısıyla durum bu iken gidip internetten bir şeylere bakmak bana aşırı anlamsız geliyor. adı üstünde menajerlik deneyimi bu. her şey senin elinde, zaten bu yüzden kazanmak aşırı haz verirken kaybetmeyi yediremeyip deli gibi hırs yapıyorsun. zamanın yoksa ilk 1-2 seçeneği kullanıp oynayabilirsiniz, onların da tadı farklıdır. hem zamanım yok, hem de en düşük liglerden başlayacağım diyorsan sen bilirsin ama pek mümkün değil. bu oyunun olayı seni gururlandırması, başarma hissini vermesi. internetten taktik bulacaksan, futbolcu, genç yetenek bulacaksan bu hissi nasıl alacaksın ki? şu sözle noktalamak istiyorum:
''hep denedin, hep yenildin. olsun. gene dene, gene yenil. daha iyi yenil.''