• 90
    17 mayis 2000, hayatimin en güzel günüydü desem hiç yalan olmaz. belçika'da doğup büyüyen birisi olarak, gurbetteki en güzel günümdü. belçikalilar burdaki yabancilara özelliklede türkler hep bir mesafeli bakarlardi. o'nun için kendimizi türkiye'ye daha yakin hissetmemizi sağlayan tek şey türk kanallari olurdu. türk kanallari sayesinde futbolla taniştim, o yillar henüz şifreli yayinlar yoktu. o kanallar sayesinde galatasaray'la ilk tanişmam olmuştu ve galatasaray'a olan sevdam baslamişti. galatasaray'in önce renklerine vurulmuştum, sarinin ve kirmizinin uyumu beni büyülemişti. tabii daha sonralari galatasaray'in tarihide beni kendisine hayran birakmişti.
    bizim ailede futbolla pek ilgilenen yoktu ayrica kiz olmam sebebiyle futbolu sevmemi ve de galatasaray'a olan sevdam yadirganirdi hep.
    9 yasimda yani 95 senesinde artik gururla ben galatasaray'liyim diye söylüyor ve galatasaray'imin tüm maçlarini takip eder olmuştum. o yillardan sonra galatasaray'in başarilari dahada artiyor ve bizleri bu gurbet ellerde dahada gururlandiriyordu. her avrupa başarisindan sonra sokaklara dökülüp belçikalilari korna sesleriyle sinir ederdik.
    gel zaman git zaman, 17 mayis günü gelip çatmişti. o günün sabahi her zaman ki gibi okuluma gitmiştim. 17 mayis gecesini günlerdir bekliyordum heycanla ve sabirla. o sabah okulda yine futbol sohbetimiz olmuştu sinif arkadaşlarimla. sinifimda nerdeyse bütün milletlerden insanlar vardi : araplar, faslilar, flamanlar, fransizlar, belçikalilar ve tabii ki türkler. sohbetimiz esnasinda araplar ve faslilar ingilizleri desteklediklerini söylüyor ve bizlerle alay edip duruyorlardi, çünkü onlar ingilizlerin bize fark atacaklarindan emindiler. nedense araplar ve faslilar türkleri hiç sevmiyorlar hatta nefret ediyorlar diye söylebilirim. koyu sohbetten sonra ben onlara yarin sabah kupayla görüsürüz dedim.
    ve akşam gelip çatmişti, heycandan kalbim hizla atiyordu, 120 dakika televizyon karşisinda nasil geçti hala hatirlamiyorum. en sonunda penaltilar baslamişti, benim heycanim dahada artmişti, ingilizler topu direğe nişanladikça evde sevinç ciğliklari yükseliyordü. popescu'nun penaltisindan sonra hepimiz heycanla sokaklara dökülmüştük, çilginlar gibi eğleniyorduk. o gece ilk defa heycandan uyuyamadim ve de gürültülerimizle kimseyide uyutmadik.
    ertesi gün okulda eğlencelerimiz devam ediyordu, araplarin ve faslilarin yüzleri mos mordu.
    gurbette galatasaray'li olmak dahada gurur veriyor insana, galatasaray olduğu sürece insan hiç yalniz hissetmiyor bu yabanci diyarlarda, çünkü biliyorum ki galatasaray var ve biliyorum ki galatasaray bizleri her zaman gururlandiracaktir.
    hergün şu sözleri tekrarliyorum : "iyi ki galatasarayliyim, iyi ki varsin galatasaray".
App Store'dan indirin Google Play'den alın