2
bu maç benim hayatımda bilinçli olarak izlediğim ilk derbi sanırım. serin bir kuşadası akşamında -sanıyorum tatildi okul yoksa ne işim olur orda- bizim evde show tv çekmediği için komşuya gitmiştik. yazlık yer kimse yoktu birkaç hane doluydu sadece.
94 yılında güner ümit ile turnike fırtınası esiyordu. hasta bir galatasaraylı olan güner ümit maçtan önce ne olur ilk golü fenerliler atsın çok iyi biliyorum ki ilk golü atan maçı 2-1 kaybedecektir diyor ve maç sonunda küçücük bir çocuk olan şahsım için ulu bir mertebeye yükseliyordu. hala da nasıl olup da bu kadar emin konuşup tutturduğunu anlamış değilim.
mart olmasına rağmen komşunun yazlığında yeni aldıkları soba benzeri aletin üzerinde envai çeşit yiyecek pişiriliyordu. derken komşunun yazlığını bilenler için söylüyorum mutfağa bakan taraftaki kaleye fener golü atıyordu. bu golle ilgili hatırladığım golü kemalettin kafayla atıyordu sanki hayrettin soluna gelen topu tutyor ama sonra ne olduysa bırakıveriyordu.
tabi o sırada benim aklıma ne güner ümit ne başka bir şey geliyordu.
damarlarımda yeni yeni oluşan sarı kırmızı fanatik alyuvarlar adrenalin katsayımı hızla arttırıyordu.
derken nası olduğunu hatırlamadığım bir şekilde penaltı kazandık. arif kendini atmış da olabilir tam emin değilim. hatta arif takımda var mı onu da bilmiyorum. tugay topun başına geçmiş o kadar sert ve düzgün bir vuruş yapmıştı ki engin'in bu düzgün vuruş karşısında sağa sola yatmasına bile gerek kalmamıştı üstüne gelmişti top. ama dönen topu yine tugay tamamlıyor ve beraberlik geliyordu. maçtan sonra sanıyorum adnan polat " tugay bi an o golü atamıcak sandım" diyordu.
ikinci gole dair hatırladığım tek şey kendimden geçmiş olduğum. kimsenin olmadığı o ıssız yerde dışarı fırlayıp gol diye bağırmıştım ve etraftaki dağlara çarpan sesim 2 taraftan yankı ile bana geri dönmüştü bir nevi tribün ortamı oluşturmuştum.
ve gelelim son hatırladığım olaya. ertesi gün sabah gazetesi 4-5 sayfalık derbi özel gazetesi vermişti. bu ekte derbi resimlerinde futbolcuların üzerine konuşma balonları konulup esprili şeyler söyletmişlerdi futbolculara.
işte bu kadar..
94 yılında güner ümit ile turnike fırtınası esiyordu. hasta bir galatasaraylı olan güner ümit maçtan önce ne olur ilk golü fenerliler atsın çok iyi biliyorum ki ilk golü atan maçı 2-1 kaybedecektir diyor ve maç sonunda küçücük bir çocuk olan şahsım için ulu bir mertebeye yükseliyordu. hala da nasıl olup da bu kadar emin konuşup tutturduğunu anlamış değilim.
mart olmasına rağmen komşunun yazlığında yeni aldıkları soba benzeri aletin üzerinde envai çeşit yiyecek pişiriliyordu. derken komşunun yazlığını bilenler için söylüyorum mutfağa bakan taraftaki kaleye fener golü atıyordu. bu golle ilgili hatırladığım golü kemalettin kafayla atıyordu sanki hayrettin soluna gelen topu tutyor ama sonra ne olduysa bırakıveriyordu.
tabi o sırada benim aklıma ne güner ümit ne başka bir şey geliyordu.
damarlarımda yeni yeni oluşan sarı kırmızı fanatik alyuvarlar adrenalin katsayımı hızla arttırıyordu.
derken nası olduğunu hatırlamadığım bir şekilde penaltı kazandık. arif kendini atmış da olabilir tam emin değilim. hatta arif takımda var mı onu da bilmiyorum. tugay topun başına geçmiş o kadar sert ve düzgün bir vuruş yapmıştı ki engin'in bu düzgün vuruş karşısında sağa sola yatmasına bile gerek kalmamıştı üstüne gelmişti top. ama dönen topu yine tugay tamamlıyor ve beraberlik geliyordu. maçtan sonra sanıyorum adnan polat " tugay bi an o golü atamıcak sandım" diyordu.
ikinci gole dair hatırladığım tek şey kendimden geçmiş olduğum. kimsenin olmadığı o ıssız yerde dışarı fırlayıp gol diye bağırmıştım ve etraftaki dağlara çarpan sesim 2 taraftan yankı ile bana geri dönmüştü bir nevi tribün ortamı oluşturmuştum.
ve gelelim son hatırladığım olaya. ertesi gün sabah gazetesi 4-5 sayfalık derbi özel gazetesi vermişti. bu ekte derbi resimlerinde futbolcuların üzerine konuşma balonları konulup esprili şeyler söyletmişlerdi futbolculara.
işte bu kadar..