17610
ligde iki hafta geride kaldı. takım coşkulu, ön alanda baskı yapan; kısacası özlediğimiz gibi oynuyor. 2-3 senedir bizde travmaya yol açan takımımız bu sene iyi başladı. ancak bu travmanın getirdiği bir sonuç mudur bilinmez; illa ki kafalarımızda acabalar dolanıyor. doğrudur, hepimiz gaza geldik. illa ki bünye gaz yapıyor diyenler için kafalardaki soru işaretlerini toparlamak istedim.
öncelikle çok kilit pozisyonlar var. en önemlisi fernando. bu adamın yedeği yok. çünkü fernando'nun işini yapabilecek futbolcu, bırakın gs'yi, türkiye'de de yok. stoperlerin arasına girerek bekleri hücuma şahlandıran, geriden oyunu kurarak stoperleri rahatlatan bir adam yap-bozdan çekildiğinde omurga zedelenir. bu konuda bir soru işareti de şu. acaba fernando'ya baskı kuran takımlar olduğunda buradan nasıl kalkarız? çünkü fernando bizi geriden ileriye doğru götüren tek adam. çok kilit. bu sistemde fernando'yu çıkmaza zorlayacak takımlara karşı önlemimiz ne olacak?
diğer bir konu... ön alanda baskı süresi ve bu baskıyı sezon boyu kaldırabilecek fizik kalite. malum avrupa'da maçımız yok. kupa harici, 32 maçımız kaldı. bu bir avantaj. fakat; sezonu erken açmış bir takım olarak, sezon sonuna doğru veya ilk yarının sonuna doğru bir düşüş olur mu? ben -psikolojik şartlar olumlu olduğu müddetçe- buna pek ihtimal vermiyorum. yine de bu sorun kılçığın boğaza kaçması kıvamında. gıcık veriyor...
oyunu soğutma ve set oyununu oynayabilme kapasitesi...
işte bu noktada zaaflarımız iki maçtır** göze çarpıyor. baskıyı yaptık, tamam. golleri bulduk, veya bulamadık, tamam. sonrası için bir akıl koyma, baskıyı sete evirme yeteneği takımın -kadro yapısı itibariyle- eksiği. unutmayın ki; hep benzettiğimiz 2000 galatasaray'ının bu konuda çok önemli bir silahı vardı: hagi. hatta hakan. gözle görülür en büyük eksiğimiz bu bana göre. set oyunu oynayabilme, oyuna nefes aldıracak oyuncu eksikliği...
son olarak teknik direktör. hatta buraya, başkan, yönetim gibi dışsal faktörleri de ekleyebiliriz. tudor için henüz erken. zaten hakkında düşündüklerimi söyledim. koyayım buraya da. (bkz: #2231592).
gerçi mrawesome adlı yazar, çok da sempatik bir dille, benim de bayıldığım bir entry girmiş. onu da koyayım. (bkz: #2231787). abartılı şekilde erken diyenlere hoş bir gönderme gerçekten.
ancak 15 gün öncesinde bu takım östersunds takımına elendi. uçaktan ineli bir gün olmuş iki adam maça* girene kadar bu takım rezaletti. kendisi istediyse, oyuncu tercihleri konusunda tamamım. ancak oyunu okuma, adam yönetimi konularında sıkıntılarının olduğunu düşünüyorum. kafada soru işareti olarak kalsın.
şunu da belirteyim. soru işaretleri, giderilebilir. soru sormak, kafanızda soruların dönmesi; bu sorulara yanıtlar aramaya çalışmak güzeldir. pencere açar. bakış kazandırır.
kış ayında pencere açıyorsun diyenleri de duyar gibiyim:(
öncelikle çok kilit pozisyonlar var. en önemlisi fernando. bu adamın yedeği yok. çünkü fernando'nun işini yapabilecek futbolcu, bırakın gs'yi, türkiye'de de yok. stoperlerin arasına girerek bekleri hücuma şahlandıran, geriden oyunu kurarak stoperleri rahatlatan bir adam yap-bozdan çekildiğinde omurga zedelenir. bu konuda bir soru işareti de şu. acaba fernando'ya baskı kuran takımlar olduğunda buradan nasıl kalkarız? çünkü fernando bizi geriden ileriye doğru götüren tek adam. çok kilit. bu sistemde fernando'yu çıkmaza zorlayacak takımlara karşı önlemimiz ne olacak?
diğer bir konu... ön alanda baskı süresi ve bu baskıyı sezon boyu kaldırabilecek fizik kalite. malum avrupa'da maçımız yok. kupa harici, 32 maçımız kaldı. bu bir avantaj. fakat; sezonu erken açmış bir takım olarak, sezon sonuna doğru veya ilk yarının sonuna doğru bir düşüş olur mu? ben -psikolojik şartlar olumlu olduğu müddetçe- buna pek ihtimal vermiyorum. yine de bu sorun kılçığın boğaza kaçması kıvamında. gıcık veriyor...
oyunu soğutma ve set oyununu oynayabilme kapasitesi...
işte bu noktada zaaflarımız iki maçtır** göze çarpıyor. baskıyı yaptık, tamam. golleri bulduk, veya bulamadık, tamam. sonrası için bir akıl koyma, baskıyı sete evirme yeteneği takımın -kadro yapısı itibariyle- eksiği. unutmayın ki; hep benzettiğimiz 2000 galatasaray'ının bu konuda çok önemli bir silahı vardı: hagi. hatta hakan. gözle görülür en büyük eksiğimiz bu bana göre. set oyunu oynayabilme, oyuna nefes aldıracak oyuncu eksikliği...
son olarak teknik direktör. hatta buraya, başkan, yönetim gibi dışsal faktörleri de ekleyebiliriz. tudor için henüz erken. zaten hakkında düşündüklerimi söyledim. koyayım buraya da. (bkz: #2231592).
gerçi mrawesome adlı yazar, çok da sempatik bir dille, benim de bayıldığım bir entry girmiş. onu da koyayım. (bkz: #2231787). abartılı şekilde erken diyenlere hoş bir gönderme gerçekten.
ancak 15 gün öncesinde bu takım östersunds takımına elendi. uçaktan ineli bir gün olmuş iki adam maça* girene kadar bu takım rezaletti. kendisi istediyse, oyuncu tercihleri konusunda tamamım. ancak oyunu okuma, adam yönetimi konularında sıkıntılarının olduğunu düşünüyorum. kafada soru işareti olarak kalsın.
şunu da belirteyim. soru işaretleri, giderilebilir. soru sormak, kafanızda soruların dönmesi; bu sorulara yanıtlar aramaya çalışmak güzeldir. pencere açar. bakış kazandırır.
kış ayında pencere açıyorsun diyenleri de duyar gibiyim:(
