• 17533
    tek maçla değerlendirme yapmak çok doğru olmasa da 14 ağustos 2017 galatasaray kayserispor maçı çok şey gösterdi. öncelikle şunu söyleyeyim, eksikleri olsa da bu takım bu sene ligin çok üstünde. ister istemez avrupa ligi'nde bu kadroyla oynayamayacak olmanın üzüntüsünü yaşıyor insan.

    eksiler
    1) belhanda kendini taraftara kabullendirebilmek adına ekstra işler yapmaya çalışıyor. bunun yararını savunmada top ekstra pres yaparken görsek de kendi sahamızda hatta ceza sahamıza yakın yerlerde artistik pas denemeleri yapması zararımıza. maçta ilk golü bu yüzden yedik mesela. verdiği pas tam yerine gitmedi, kaptırdık. sonra toparlayamadık, korner oldu. yani direkt belhanda'ya bağlamak doğru olmasa da kendi sahanda süslü hareketler yaparak top kaybetmek saçma.
    2) yan top, duran top savunmasında hala kötüyüz. rakibin korner dışında pozisyonu yoktu.(bu güzel.) ama tutup bunun üstüne kornerden golü yeyince ister istemez kızıyorum. kadıköy'de öndesin, maçın son anlarında duran toptan yiyorsun. hoş olmaz. bunun üstüne çalışılmalı. 6 pas içinde muslera'ya daha çok özgürlük tanınmalı, muslera bu topları çok rahat uzaklaştırabilecek kalitede. maicon-serdar tandemini ben beğendim. ön direkte duracak oyuncu da iyi seçilirse daha iyi olur.
    3) takımda organizasyon tam anlamıyla oturmamış ki aslında bu çok normal, sezon başındayız. bazı pozisyonlarda farkettiyseniz gomis hareketlenmedi, bazı toplara 2 kişi birden hareketlendi pozisyondan yararlanamadık, bazen pasların gitmesi gereken yere hareketlenmedi oyuncular, vs... düzelebilecek bir sorun, yeni katılan ve katılacak oyunculardan sonra oturacaktır.
    4) maça girmeden bir oyuncunun ısınması çok önemlidir. ısınırken bir yandan oynu takip etmeli hatta. ısınma hem sakatlıklara davetiye çıkartmamak adına hem de verilecek performans açısından çok önemlidir. bir ara ki daha maçın bitimine 20 dk civarı vardı, yasin öztekin taraftarlarla fotoğraf çekiniyordu. bu adam tepeden tırnağa saçmalık. gerek sözleşme istekleri olsun, gerek diğer saçmalıkları olsun, takımda 1 saniye bile durmaması gerekiyor.
    5) tudor'un bazı değişikliklerini beğenmedim. ama maçın rahat olmasıyla kendisine göre yeni şeyler denemiş olabilir, burayı kısa geçiyorum.
    6) ilk 11 ne kadar iyiyse yedek kulübesi o kadar zayıf. eray'ın değil galatasaray'da, herhangi bir 3. lig takımında kaleci olması bile saçma. muslera sakat veya cezalıysa o maçta gol yemememiz için kaleye hiç top gelmemesi lazım. yasin'i yukarıda söyledim. selçuk'un durumu ortada. asamoah gelecek deniyor, feghouli katılacak. bu rodriguez, linnes, tolga üçlüsünden ikisini yedek kulübesine gönderir. böylece yedek kulübesinin kalitesi artmış olacak. ancak ben eren'e de güvenemiyorum, kaliteli bir oyuncu ancak tarzı farklı, sakatlık problemleri var. bazen müthiş goller atabiliyor, şapkadan tavşan çıkarabiliyor ancak gomis cezalıyken, eren de sakatsa? aslında sinan gümüş o bölgede denenebilirdi ama gidici gözüküyor.
    7) serdar aziz'e güvenebilir miyiz, bilmiyorum. sakatlık problemi olmasa iyi bir stoper ama yarın sezonu kapatsa şaşırmaz kimse. bir stoper daha şart.
    eksileri bu kadar saydım. düzelebilecek problemler ki artıların yanında esamesi okunmaz.

    artılar
    1) galatasaray yıllar sonra yüksek tempo oynadı. prandelli ile başladığımız sezondan itibaren bu denli baskılı oynadığımız maç pek hatırlamıyorum. cl'de nerdeyse her maç 4 yememizin en temel sebebi kalite eksikliği değil kondisyon eksikliğiydi. öyle ki anderlecht bile hallaç pamuğu gibi atmıştı. kalite olarak öyle geri değildik onlardan ama tempo çok önemli. günümüz futbolunun en önemli gerekliliği belki de. doğru yerde yurmak, doğru koşular, doğru yerde olmak, kompakt bir takım, boyu kısa, seri. çoğu defoyu kapatıyor. takım o zaman takım oluyor. yine o sezon dortmund ve arsenal hem kalite olarak hem kondisyon olarak üst seviyeydi ve her maç işkenceydi. galatasaray'ın avrupa'daki en kötü senesidir. skorlardan bağımsız, oynanan oyun başlı başına utandırmıştı.
    bu sene ise çok seri paslaşan, herkesin hücuma ve savunmaya katıldığı, kapılan topla beraber bir anda herkesin ilerlediği, kapılan toplarla bir anda rakip kalede tehlike yaratan bir takımız. kondisyon yüksek olunca her istediğimizi rahatça yapabildik, tek ihtiyaç biraz daha iyi hücum varyasyonları, biraz daha iyi organizasyon. bu tempoyu sağlayan bir yandan da yeni katılan oyuncuların meziyetleriyle alakalı ki onu aşağıda yazacağım.
    2) hücum oyuncularının savunmaya verdiği katkı. geçen sene podolski ve bruma'nın defansa katkısı 0 idi. eren de çok katkı vermezdi. yasin zaten yasin. sneijder dışında hücumdaki oyuncularımızda defansa yardım eden yoktu. bu sene gomis mükemmel pres yapıyor, rodriguez bek gibi defansa geldi, hakeza belhanda sürekli adam kovaladı top çaldı. eminim feghouli de öyle olacak, çünkü o tarzda bir oyuncu. oynu iki yönlü oynayan oyuncuların olması takımı müthiş rahatlatıyor. bu da yine kondisyonla direkt alakalı. asamoah da gelirse bu konuda 1 gömlek daha iyi oluruz.
    3) transferlerin hemen hepsi isabetli transferler olmuş. daha iyisi yapılabilir miydi, belki. daha az maliyetlerle yapılabilir miydi? bazı transferler çok uygun maliyetlerle yapılsa da bazı transferler kesinlikle şaibeli transferler. o transferlerde dönen komisyonlar başka entry'lerin başka başlıkların konusu olduğu için oraya girmeyeceğim. ancak hemen hepsi yıllardır ihtiyacımız tipte olan oyuncular.
    ben yıllarca hep topla dikine gidebilen, adam eksiltebilen, dribblingi olan orta saha eksikliğimizi yazdım. bu tarz oyuncular kilit açar, oynu hızlandırır, rakibin yerleşmesine izin vermez. ndiaye bu konuda zaten adına şarkılar yazılabilecek bir oyuncu. fernando desen basit oynayan, bu yüzden pek göze batmayan ama belki de senenin en iyi transferi. maçta da kaç kere topu alıp hızlıca rakip sahaya çıktı, kimse yetişemedi. gelirse asamoah öyle.
    hakeza yıllarca kanatlarda tempolu seri, adam geçebilen oyuncu eksikliğimiz vardı. bruma bu konuda mükemmeldi ama yalnız kalıyordu. podolski ne tam olarak bir forvetti ne de bir kanattı. hiç beklenmedik şutlarla goller bulsa da rakip savunmanın çekindiği bir kanat oyuncusu değildi. yavaştı. şimdi bir tarafta feghouli, bir tarafta duruma göre belhanda, gelirse asamoah.
    mariano. yıllar sonra sağ bek izledik. sabri'nin sağ bek olmadığını, iyi bir sağ açık yedeği olduğunu söyledim. ama o da eskidendi. formunu kaybetmişti, ilerleyen yaşı, vs. gitmesi çok doğru karardı.
    mariano, eboue etkisi yaptı. eboue nasıl sağ beke geçer geçmez hücumun en önemli silahlarından olduysa mariano da öyle. belki eboue kadar baskın bir hücumcu değil. ancak defansta eboue'den çok daha iyi. yine pas oynunda önemli. maçta da adrese teslim bir ortayla gomis'e assistin assisti olan pası attı. maç boyu sağ kanadı parselledi. bu tempo çok önemli. akıl dolu pasları var, bileği de iyi. adam eksiltebiliyor, çalım atabiliyor. konuşmak için erken gibi gözükse de bence ligin en iyi sağ beki.
    gomis. hep yazdığım eksiklerden biri daha gomis tipi forvet. güçlü, topla ilerleyebilen, gerekirse çalım atabilen, duvar olabilen, son vuruşları iyi olan komple bir forvet oyuncusu. rakiple boğuşur, arkadaşlarına pozisyon hazırlar. maçta da çok güzel 2 gol attı. ilk gol hiç sürpriz değil, kendisine gelen ikili savunmasına oranla kendisinin antremanları daha ağır izlediğimiz kadarıyla. 2. golü yine çok iyiydi, ara pası iyi değerlendirdi ve astı. tek eksisi sanki bazen topu eveleyip geveliyor, yavaş karar veriyor, hız olarak da biraz yavaş gibi geldi. hızlanması düşük gibi, bu da çok iyi ara paslarına hareketlendiğinde rakip defansın yetişebilmesine neden oluyor. sezon başı kondisyon yüklemeleri, daha tam olarak takımın oturmamasına bağlı pasın nerden nasıl geleceğini kestirememesi gibi nedenler de var. düzelebilir. ama onun dışında çok iyi forvet ve ligin üstünde. yine de sadece kendisine güvenip yola çıkmamalıyız, gomis'i zaman zaman dinlendirecek bir yedek forvet transferi lazım.
    hep çalım atabilmek dedim, adam eksiltebilmek dedim. çünkü ne olursa olsun, bir noktada lazım oluyor. oyun kilitlendiğinde 1-2 kiş çıkıp o kilidi açabilmeli. bu sezon takımımızda bu oyunculardan bolca bulunması en büyük artılarımızdan olacak.
    4) takımca pres yapmak, kaptırdığımız topu hemen geri kapmak. uzun zamandır bu kadar iyi pres yapan bir galatasaray izlememiştik. olay yine oyuncu kalitesi ve kondisyonla direkt alakalı.
    fernando bu iyi savunmanın en önemli isimlerinden. stoperlere sağladığı güven, doğru yerde durması, atakları erkenden kesmesi, vs... mükemmel transfer.
    5) kısa boylu, savunmanın önde konumlandığı, kompakt, hücum eden bir takım. böyle bir takım olunca şampiyonluğun en büyük adayı oluyorsunuz.
    6) semih gibi her maç takımı eksik başlatan oyuncunun gönderilmesi büyük artı. selçuk'un yedek kulübesinde oturması hakeza. ki trabzonspor'a transferi söz konusu, olursa çok iyi olur açımızdan. sabri'nin gidişi yine doğruydu. yasin ve selçuk'un gönderilmesi ile takım kuş gibi hafifleyecek.
    7) sinan gümüş'ün kazanılması taraftarıyım. çünkü bu çocuk bu seri oynayan takımda müthiş iş yapacak. ayağı düzgün, pas oynunda iyi, görece hızlı bir isim. forveti yedekler, kanatı yedekler. maçta da girer girmez güzel işler yaptı. kadro ve oyun yapısı onun futbol tarzına çok uygun. çok iyi bir yedek olacağı kanaatindeyim. bazı maçlar 11'de de başlayabilir. bence aklını başına devşirsin, galatasaray'da kalmak için elinden geleni yapsın.

    yapılması gereken birkaç şey var;
    1) arda turan kesinlikle gelmemeli.
    2) asamoah transfer edilmeli.
    3) bir stoper şart. tercihen seri ve kafa toplarında iyi.
    4) bir yedek forvet.

    son söz; şu kadroda sneijder beyin olsa neler olurdu düşünmeden edemiyor insan. tamam tempoyu belki kaldıramazdı-bence sırıtmazdı.- ama artıları da olurdu. ne bileyim, bir ara pas atıyor 3 hücum oyuncumuz farklı yönlerde hareket ederek hücuma kalkıyor... sneijder konusu uzun mesele. uzun uzun yazmak lazım...

    kısaca; we are back bitches!
App Store'dan indirin Google Play'den alın