• 150
    ben biraz geriden seyrediyorum maçı. şuan 15. dakika oynanıyor. yediğimiz golü sonra tartışırız zira duran top olduğu için oyunun akşıyla alakalı bize tam fikir veren bir hadise değil. tudor selçuk'u stoperler ile aynı hat üzerine konuşlandırmış. bekler bile selçuk'un önünde yer alıyor. tolga'yı ise daha bağşayoco bir oyuncu olarak öne kırmış. biz hep bunun tersine alışmıştık. van gaal'in son dönem manu'unda rooney'in ve fellaini'ni kullanışına benziyor.

    mantıklı ve riskli yanları var tabi.

    avantajları defanstan topu çıkartırken 2 tane temiz ayağıunız oluyor. selçuk'u en geriye konuşlandırdığınız için 2 oyuncuyu direkt öne hareketlendirmiş oluyorsunuz. bir nevi sıkışıklık yaratıp, açtığınız hareketliliği vaad edeiyorsunuz. bu yönetimi iyi yaparsak hareketlilik artacaktır. neredeyse 3'lü stoper gibi oynuyoruz . tabi bunlar hep set hücumlarında geçerli. ben hep modern 3'lüleri tanımlarken top sizdeyken sayıyı arttırmak için bunu kullandıklarını ve çok ince bir bek, orta stoper, ilk orta sahacı iletişiminden dem vurarım. yani temelde rakip sahadaki oyuncu sayısını arttırdığınız için rakibi açıp alan yaratabiliyorsunuz.

    birinci sıkıntı ahmet'in top çıkarması. direkttop kaybı neredeyse. velevki, selçuk stoperlik yapmak zorunda kalırsa bu bize sıkıntı yaratır. bir diğer durum geçiş oyunları. kontra ataklardan bahsetmiyorum. biz top rakipteyken selçuk ike tolga'yı yan yana konuşlandırdık. kontra ataklarda diğer oyuncular bahsettiğim gibi davranmadı ve bu çok doğal. ancak bu farklı parselasyonlara geçişte sıkıntı yaşayacak mıyız? bunun olmaması için bu bahsettiğim oyunda iyice uzmanlaşmak gerekir diye düşünüyorum.

    (bu yazıyı yazarken araya başka hadiseler girdi ben de yazmaya devam edemedim. hazır başlamışken buradan devam edeyim. yazının bundan sonrası maçtan sonra yazılmıştır.)

    ben selçuk çıkana kadar oyununu beğendim. daha önemlisi bana başka bir pencere açtı. zamanında van gaal'in manu'sunu izlerken bu aklıma gelmişti. nasıl bir şey ortaya çıkacağını da merak ediyorum. işin üzücü kısmı oyun merkezini en geriye çekip selçuğu böyle konuşlandırdığınız bir takımda, iyi bir bağlayıcı oyuncuyla (örneğin aldığımız fernando gibi) sniejder ve selçuk bir biriyle çok güzel otururdu. yani çizilen oyunu sniejder'le oynardın, sniejder de baya rahat ederdi. bu baya üzücü.

    şimdi burada soru şu. orta sahaya aldığımız ndiaye ve fernando bence çok iyi bağlantı oyuncusu olabilirler gibi geliyor. peki selçuk'un yerine alacak olan demin anlattığım dizaynda oynayabilecek mi? bakın soru bu iki oyuncu orta sahada yan yana oynayabilir mi, değil. selçuk'u konuşlandırdığımız yerde ve şekilde oynayabilecekler mi? yoksa farklı bir yapım mı gerekecek? iki durumda da planlamada bir sıkıntı yok mu?

    bunun dışında tolga her zamanki gibi. biraz inceci bir adam olsa hiç sorunu yok ama ne yazık ki incelik yok adamda.
    rodriguez'i beğendim ben. çok matah işler yapmayacak belki ama iyi şeyler bekliyorum ben açıkçası. carole'un hala iyi bir rehabilitasyona ihtiyacı var. olduğundan çok geride. (biz oyuncuları ileri taşıyacağımıza geri taşıyoruz, nasıl oluyor sormayın. ben de bilmiyorum.) gomis'in gol atması lazım. bazı santraforculuk işlerini ben baya beğeniyorum ama bir iki gol atıp rahatlaması lazım. linnens anlamadığım bir şekilde sol bekte çok daha iyi.

    açıkçası bir tık seviye atlama ve oyunun hızlanmasıyla bizim kadro şuan ümit veriyor bana. ancak önemli olan bu kadronun takım olması gerekiyor. yani 2 tane altın husus var. selçuk, linnens, ndaiye, belhanda vs. vs. oynasalar da oynamasalarda bir tık seviye atlarlarsa totalde önemli bir ilerleme anlamına geliyor bu durum. yazdığım kadar kolay bir hadise değil yani anlayacağınız. bir o kadar zor olan takım olma hususunu başarmak zorundayız.
App Store'dan indirin Google Play'den alın