3147
taktik, oyuncu yönetimi ve oyuncu tercihlerinde ciddi sıkıntıları olan teknik direktör;
örnekler verelim de altını bom boş bırakmayalım:
geçen sezon şampiyonluktan kopmamıza neden olan içeride ki beşiktaş maçı. durduk yerde büyük macera aramış ve kritik derbiye takımın hiç alışık olmadığı üçlü defans uygulaması ile çıkılmıştı. bu maç bruma’yı, podolski’ye yakın oynatmak yani kalabalığın içine sokmak o da garip bir düşünce idi.
4-0 biten başakşehir maçı. maç öncesi kadrolar açıklandığında kafam allak bullak oldu. hem bruma, hem rodriguez, hem de yasin kadrodaydı. buna karşılık hem sneijder, hem podolski yedeğe atılmışlardı. oysa galatasaray’ın birinci hedefi olan lig ikinciliği için bu maç hayati önem taşıyordu. çünkü rakibi ile çekişiyordu. baktım ki savunma da bir garip. sonra oyun başladı. bir de ne görelim... yasin denen teknik kapasitesi sıfır, oyun anlayışı arızalı futbolcu eren’in arkasında "10 numara" oynuyor. semih kaya'da sağ bek.
daha 11. dakikada boş kale golü yedik. peki, tudor ne durumda idi? hiiiç, uyuyordu. devre biterken bir adet daha neredeyse boş kale gol geldi. içeriye maçı kaybetmiş olarak gidecektik. peki, dönüşte bir umut olabilir miydi? illa ki oyuncu değişikliği şart idi. ama nerede o kafa tudor da... derken üçü de yedik... ve de baktık ki tudor kolları sıvamış(!) hiç utanmadan, sıkılmadan dünya çapındaki iki oyuncusu olan sneijder ile podolski’yi oyuna sokarak, “hadi takımı kurtarın” gibi bir rezilliğe imza atıyordu. çıkanlar mı? çakma bek semih ve rodriguez... yasin mi? aşk olsun, o çıkar mı hiç?
2-0 yenildiğimiz ostersund maçı: yahu tudor amca; hiç sinan, santrfor arkası oynar mı? ikinci yarıda oyundan çıkana kadar sinan’ı göremedik. ayrıca sahada olmayan sinan'ın ancak 89. dakikada oyundan çıkmasına ne demeli? avrupa tecrübesi olmayan vasat bir takımın ceza sahasına ancak 75. dakikada girebildik.
snejder gibi bir markayla yaşadığı sorunlar ve en sonunda snejder'in takımdan ayrılması gibi olaylara hiç girmiyorum. teknik direktörlük, bir futbol takımının genel kadrosunun oluşturulmasında, rakibe göre oyun planlanmasında, oyun içinde gelişecek beklenmedik, umulmadık oluşumlara karşı önlem alınmasında büyük rol oynar. bunları yapabilenler iyi teknik direktör olurlar. tudor malesef bu sınıfa girmiyor.
dursun aydın özbek yönetimi bu kafayla gitmeye ve tudor da kararlı ise, vay ki vay...
örnekler verelim de altını bom boş bırakmayalım:
geçen sezon şampiyonluktan kopmamıza neden olan içeride ki beşiktaş maçı. durduk yerde büyük macera aramış ve kritik derbiye takımın hiç alışık olmadığı üçlü defans uygulaması ile çıkılmıştı. bu maç bruma’yı, podolski’ye yakın oynatmak yani kalabalığın içine sokmak o da garip bir düşünce idi.
4-0 biten başakşehir maçı. maç öncesi kadrolar açıklandığında kafam allak bullak oldu. hem bruma, hem rodriguez, hem de yasin kadrodaydı. buna karşılık hem sneijder, hem podolski yedeğe atılmışlardı. oysa galatasaray’ın birinci hedefi olan lig ikinciliği için bu maç hayati önem taşıyordu. çünkü rakibi ile çekişiyordu. baktım ki savunma da bir garip. sonra oyun başladı. bir de ne görelim... yasin denen teknik kapasitesi sıfır, oyun anlayışı arızalı futbolcu eren’in arkasında "10 numara" oynuyor. semih kaya'da sağ bek.
daha 11. dakikada boş kale golü yedik. peki, tudor ne durumda idi? hiiiç, uyuyordu. devre biterken bir adet daha neredeyse boş kale gol geldi. içeriye maçı kaybetmiş olarak gidecektik. peki, dönüşte bir umut olabilir miydi? illa ki oyuncu değişikliği şart idi. ama nerede o kafa tudor da... derken üçü de yedik... ve de baktık ki tudor kolları sıvamış(!) hiç utanmadan, sıkılmadan dünya çapındaki iki oyuncusu olan sneijder ile podolski’yi oyuna sokarak, “hadi takımı kurtarın” gibi bir rezilliğe imza atıyordu. çıkanlar mı? çakma bek semih ve rodriguez... yasin mi? aşk olsun, o çıkar mı hiç?
2-0 yenildiğimiz ostersund maçı: yahu tudor amca; hiç sinan, santrfor arkası oynar mı? ikinci yarıda oyundan çıkana kadar sinan’ı göremedik. ayrıca sahada olmayan sinan'ın ancak 89. dakikada oyundan çıkmasına ne demeli? avrupa tecrübesi olmayan vasat bir takımın ceza sahasına ancak 75. dakikada girebildik.
snejder gibi bir markayla yaşadığı sorunlar ve en sonunda snejder'in takımdan ayrılması gibi olaylara hiç girmiyorum. teknik direktörlük, bir futbol takımının genel kadrosunun oluşturulmasında, rakibe göre oyun planlanmasında, oyun içinde gelişecek beklenmedik, umulmadık oluşumlara karşı önlem alınmasında büyük rol oynar. bunları yapabilenler iyi teknik direktör olurlar. tudor malesef bu sınıfa girmiyor.
dursun aydın özbek yönetimi bu kafayla gitmeye ve tudor da kararlı ise, vay ki vay...
