1003
galatasaray ile çıktığı 26 lig maçında 28 gol yemiş. 7 maçta da kalesini gole kapatmış. yani 19 maçta gol yemiş ve bu 19 maçta 28 golü kalesinde görmüş.
ben maç başına 1 golün altında gol yiyen takımların savunma performansını sıklıkla başarılı bulurum. real madrid gibi 1 golden fazla yiyorsanız ama sezonu 100 küsür gol ile kapatıyorsanız sorun olmaz. ama genellikle örneğin 34 maçta 30-32 gol falan yemiş, 70 veya çok gol atmış takım, sıklıkla başarılı olur.
kalecilerde şu da önemli, kaleni gole kapattığın maç. çünkü kaleni gole kaparsan, o maç 1 puan için gol atmana bile gerek kalmaz. 1 gol atarsan hele, 3 puanı alırsın. ancak gol yersen, takımın puan için gol veya gollere ihtiyaç duyar. leo, sadece 7 maçta takımına avantaj sağlamış. 19 maçta ise maç başına 1'den fazla gol de yemiş. düşük bir ortalama değil.
mesela muslera'yı çok beğenirim. neden? hem iyi kalecidir, hem de iyi bir takım savunması, ortalama bir savunma hattında bile o takımı ve savunmayı çok iyi gösterebilir. dany-semih, semih-ujfalusi tandemlerini hatırlayın. dany-semih minik kalp krizleri, semih-ujfalusi iyi uyumdu. ujfa gidince semih de geriledi. bunlar mükemmel savunmalar değildi. ne kendileri, ne yanlarındaki parçalar. ama uyumlu oldular, takımın belirli bir oyunu vardı, arkada da çoğu maçta gol yemeyen bir kaleci olunca, bazen 1 gol bile seni 3 puana götürüyordu.
şu da var, leo franco kariyeri berbat bir kaleci değildi. benim kendisini ilk hatırladığım, bizim kendisine 4 gol attığımız maç. unutulmaz maçlar belgeselinde de geçer. o zamanlar da hep oyunculara tembih edilmiş, leo çok önde durur diye. nitekim, attığımız goller de aşırtmaydı. ancak leo, berbat bir kaleci değildi. 300 küsür la liga maçı, epey ispanya 2. lig maçı vardı kariyerinde. şampiyonlar ligi ve o dönemki ismiyle uefa kupasında da maçları vardı. çok değildi tabi, ama vardı.
hele 2004-2007 arası yani 2004-2005, 2005-2006, 2006-2007 arası ispanya'nın kalburüstü kalecilerindendi. kalesini gole kapattığı maçlar az buz değildi.
kariyerindeki tek kupayı da, iyi olmadığı sezonlardan birinde kaldırmıştı leo. turlardan birinde real madrid'i geçmişti mallorca. mallorca'nın kalesinde de leo vardı. çok yanlış bir transfer değildi ancak bizde tutmadı. selçuk'tan yediği golle birlikte de iyice karikatürize edildi.
mesela morgan de sanctis de bizde tutmadı. maç başı 1 golden fazla yiyordu yine ortalamaya bakılınca. ama yine yanlış hatırlamıyorsam, leo'nun selçuk'tan yediği gol gibi bir golü yemedi önemli maçlarda. çok karikatürize edildiğini hatırlamıyorum kendisinin. kaldı ki bizden sonra epey başarılı oldu. italya milli takımı 2. kalecisi de oldu, avrupa'nın kalburüstü takımlarında da top oynadı ve bence saygın bir şekilde kariyerini sonlandırdı.
ben maç başına 1 golün altında gol yiyen takımların savunma performansını sıklıkla başarılı bulurum. real madrid gibi 1 golden fazla yiyorsanız ama sezonu 100 küsür gol ile kapatıyorsanız sorun olmaz. ama genellikle örneğin 34 maçta 30-32 gol falan yemiş, 70 veya çok gol atmış takım, sıklıkla başarılı olur.
kalecilerde şu da önemli, kaleni gole kapattığın maç. çünkü kaleni gole kaparsan, o maç 1 puan için gol atmana bile gerek kalmaz. 1 gol atarsan hele, 3 puanı alırsın. ancak gol yersen, takımın puan için gol veya gollere ihtiyaç duyar. leo, sadece 7 maçta takımına avantaj sağlamış. 19 maçta ise maç başına 1'den fazla gol de yemiş. düşük bir ortalama değil.
mesela muslera'yı çok beğenirim. neden? hem iyi kalecidir, hem de iyi bir takım savunması, ortalama bir savunma hattında bile o takımı ve savunmayı çok iyi gösterebilir. dany-semih, semih-ujfalusi tandemlerini hatırlayın. dany-semih minik kalp krizleri, semih-ujfalusi iyi uyumdu. ujfa gidince semih de geriledi. bunlar mükemmel savunmalar değildi. ne kendileri, ne yanlarındaki parçalar. ama uyumlu oldular, takımın belirli bir oyunu vardı, arkada da çoğu maçta gol yemeyen bir kaleci olunca, bazen 1 gol bile seni 3 puana götürüyordu.
şu da var, leo franco kariyeri berbat bir kaleci değildi. benim kendisini ilk hatırladığım, bizim kendisine 4 gol attığımız maç. unutulmaz maçlar belgeselinde de geçer. o zamanlar da hep oyunculara tembih edilmiş, leo çok önde durur diye. nitekim, attığımız goller de aşırtmaydı. ancak leo, berbat bir kaleci değildi. 300 küsür la liga maçı, epey ispanya 2. lig maçı vardı kariyerinde. şampiyonlar ligi ve o dönemki ismiyle uefa kupasında da maçları vardı. çok değildi tabi, ama vardı.
hele 2004-2007 arası yani 2004-2005, 2005-2006, 2006-2007 arası ispanya'nın kalburüstü kalecilerindendi. kalesini gole kapattığı maçlar az buz değildi.
kariyerindeki tek kupayı da, iyi olmadığı sezonlardan birinde kaldırmıştı leo. turlardan birinde real madrid'i geçmişti mallorca. mallorca'nın kalesinde de leo vardı. çok yanlış bir transfer değildi ancak bizde tutmadı. selçuk'tan yediği golle birlikte de iyice karikatürize edildi.
mesela morgan de sanctis de bizde tutmadı. maç başı 1 golden fazla yiyordu yine ortalamaya bakılınca. ama yine yanlış hatırlamıyorsam, leo'nun selçuk'tan yediği gol gibi bir golü yemedi önemli maçlarda. çok karikatürize edildiğini hatırlamıyorum kendisinin. kaldı ki bizden sonra epey başarılı oldu. italya milli takımı 2. kalecisi de oldu, avrupa'nın kalburüstü takımlarında da top oynadı ve bence saygın bir şekilde kariyerini sonlandırdı.