17215
şu saatten sonra, bu yönetimin yapacağı teknik direktör değişikliği günü kurtarmak amacıyla yapılacaktır. zaten bu yönetimin yaptığı her şey şu zamana kadar günü kurtarmak üzerine oldu ve günü de kurtaramazken yarınlarımıza da ipotek koyuldu.
onun için, önce #yönetimistifa
bunu da yaparken yumuşak bir geçişle yapılması daha bir elzem. çünkü günümüzü de kurtaramayabiliriz. eğer biraz insafları varsa, şunu diyecekler: "biz bir halt yedik şu zamana kadar, bu işi de beceremiyoruz. gelecek seçimde aday olmayacağız. gelecek seçimde aday olacak arkadaşları geçici olarak göreve davet ediyoruz. galatasaray'a daha fazla zaman kaybettirmeyelim. transferler gecikmesin, yapılacak transferler ve eğer gelecekse yeni hoca da, yeni gelen yönetimin onayından geçsin!"
yoksa, şu zamanda gelecek yönetim değişikliği orta ve uzun vadede bizim yararımıza olacakken, kısa vadede yarardan çok zararı dokunabilecek potansiyele sahip. gerçi, benim görüşüm galatasaray'ın planları artık uzun döneme yayılmalı ve kesinlikle şampiyonluk üzerine değil, şampiyonlukla gelecek avrupa başarısına göre kurgulanmalı. yani bir zamanlar dediğimiz gibi, şampiyonluk bir amaç değil, bir araç olmalı.
galatasaray spor kulübünün dinamo branşı futboldan bahsediyorum ama aslında, şimdinin veya yarının yönetiminin yapması gereken, kamuoyunun teveccühüne nail olmuş, ehil, becerikli, iş bilir ve iş bitiren spor akıllarına ihtiyacını gidermek. bu kişilere ne derseniz deyin, ister şube sorumlusu, ister sportif direktör. her spor dalına bunlardan birer tane ihtiyaç var. hakan üstünberk gibi adamlara ihtiyaç var falan filan.
gelelim, teknik direktör konusuna. yeni veya şimdinin yönetiminin tercihine. şu çok net, nasıl ki östersunds gibi bir takıma eleniyorsanız, elenmeyi bırakın yenemiyorsanız, zar zor gol atabiliyorsanız vesaire teknik direktörün blleti kesilir.
diyelim ki kesildi, kim gelecek? mircea lucescu şu saatte geliyorsa, günü kurtarmak için geliyor demektir. yoksa, yarınları teminat altına alabilecek bir teknik direktör olduğunu shakhtar donetsk günlerinde gösterdi.
mircea lucescu ismine karşı çıkacak pek kimse çıkacağını da zannetmiyorum. bu adam mustafa denizli değil, kabul edelim. yoksa öyle mi? birisi bunu teyit etsin! istiareye falan yatsın ne bileyim.
benim görüşüm, mircea lucescu gelecekse, yanına gençten ama eğitilmek üzere değil de büyük takım teknik direktörlüğünü öğrenmek üzere bir ismi de getirmemiz. öyle hasan şaş, ümit davala, ayhan akman, tugay kerimoğlu gibi isimler değil. halihazırda teknik direktörlük yapan, başarılı da olan biri. mesela, mircea lucescu'yu teknik direktörlüğe getirip, yanına da igor tudor'u 1 veya 2 sene sonra baş teknik sorumlu olmak üzere yardımcı teknik direktörlüğe getirilmesine fit olurdum. ama o iş geçti. nasıl ki, altyapı koordinatörü olarak getirdiğimiz riekerink'ten, artık altyapıda yararlanamıyoruz, aynı durum geçerli.
aslında, bence sistemimiz bir şekilde böylece oturtulabilse, çok güzel bir iş başarmış oluruz. ha yeri gelmişken, mircea lucescu'nun da böyle bir formül üzerinde direttiği konuşuluyor çoğunlukla. dedikodulara göre şöyle bir isteği oluyormuş, "ben 1 yıllığına geleyim, 1 yıl sonra oğlum teknik direktör olsun" vesaire vesaire. sıkıntı, adamın oğlu üzerinde diretmesi.
şimdi biraz daha hayalperestlik taslayacağım. gönlümden geçen şöyle bir formül. şimdi 1 yıllığına mircea lucescu'yu getireceğiz, yanında da marcelo gallardo'yu 1 yıl sonra teknik direktör olmak üzere yardımcı teknik direktörlüğe getirmek.
marcelo gallardo hakkında çok olumlu görüşlere sahibim. zaten, şu girimde de (bkz: #2112480) bayağı cilalamıştım kendisini. * ama git gide futbol aklımın yeterli olmadığını düşünmeye başladığımdan, bir geçiş dönemi için staj yapması taraftarıyım. ha, bu işe yanaşır mı? bence yanaşmaz. kariyerinde, 1 copa sudamericana (avrupa muadili: uefa avrupa ligi), 1 copa libertadores (avrupa muadili: şampiyonlar ligi), 1 recopa sudamericana (avrupa muadlili: avrupa süper kupa), 1 uruguay süper lig şampiyonluğu olan adamdan bahsediyoruz. ve river plate gibi arjentin'in büyük bir kulübünün teknik direktöründen bahsediyoruz.
ama işte insan hayal ediyor. gelsin, bir alışsın, kulübü, istanbul'u, avrupa'yı tanısın. ve bunu da mircea lucescu gibi bir futbol aklının yanında cilalasın. içimiz rahat etsin, bir planımız olsun. her şey de paldır küldür olmasın şu kulüpte.
hayaller bitince, bir de şunu söylemek istiyorum. geçmişimizde 59 tane teknik direktörümüz olmuş. bazısıyla kısa süreli, bazısıyla uzun uzun ilişkiler kurmuşuz. bazısıyla sürekli flörtleşmişiz. gelgelelim, kulübümüz hakkında yüksek fransız kültürüne(!) yakın olduğu söylentilere dolanadururken, hiç fransız teknik direktörümüz olmamış. belki de tam sırasıdır. lucien favre gibi ya da laurent blanc gibi bir adama da kimse gıkını çıkarmaz sanırım. yine dediğim gibi, bu adamlarla daha uzun süreli düşünebilirsiniz ama olmazsa olmaz şart, yanındaki yardımcıyı, teknik direktör olabilecek kapasitede, halihazırda teknik direktörlük yapanlardan seçmeliyiz.
hayalin sonu.
hayaller ise, şuradan başlıyor (bkz: #yönetimistifa)
onun için, önce #yönetimistifa
bunu da yaparken yumuşak bir geçişle yapılması daha bir elzem. çünkü günümüzü de kurtaramayabiliriz. eğer biraz insafları varsa, şunu diyecekler: "biz bir halt yedik şu zamana kadar, bu işi de beceremiyoruz. gelecek seçimde aday olmayacağız. gelecek seçimde aday olacak arkadaşları geçici olarak göreve davet ediyoruz. galatasaray'a daha fazla zaman kaybettirmeyelim. transferler gecikmesin, yapılacak transferler ve eğer gelecekse yeni hoca da, yeni gelen yönetimin onayından geçsin!"
yoksa, şu zamanda gelecek yönetim değişikliği orta ve uzun vadede bizim yararımıza olacakken, kısa vadede yarardan çok zararı dokunabilecek potansiyele sahip. gerçi, benim görüşüm galatasaray'ın planları artık uzun döneme yayılmalı ve kesinlikle şampiyonluk üzerine değil, şampiyonlukla gelecek avrupa başarısına göre kurgulanmalı. yani bir zamanlar dediğimiz gibi, şampiyonluk bir amaç değil, bir araç olmalı.
galatasaray spor kulübünün dinamo branşı futboldan bahsediyorum ama aslında, şimdinin veya yarının yönetiminin yapması gereken, kamuoyunun teveccühüne nail olmuş, ehil, becerikli, iş bilir ve iş bitiren spor akıllarına ihtiyacını gidermek. bu kişilere ne derseniz deyin, ister şube sorumlusu, ister sportif direktör. her spor dalına bunlardan birer tane ihtiyaç var. hakan üstünberk gibi adamlara ihtiyaç var falan filan.
gelelim, teknik direktör konusuna. yeni veya şimdinin yönetiminin tercihine. şu çok net, nasıl ki östersunds gibi bir takıma eleniyorsanız, elenmeyi bırakın yenemiyorsanız, zar zor gol atabiliyorsanız vesaire teknik direktörün blleti kesilir.
diyelim ki kesildi, kim gelecek? mircea lucescu şu saatte geliyorsa, günü kurtarmak için geliyor demektir. yoksa, yarınları teminat altına alabilecek bir teknik direktör olduğunu shakhtar donetsk günlerinde gösterdi.
mircea lucescu ismine karşı çıkacak pek kimse çıkacağını da zannetmiyorum. bu adam mustafa denizli değil, kabul edelim. yoksa öyle mi? birisi bunu teyit etsin! istiareye falan yatsın ne bileyim.
benim görüşüm, mircea lucescu gelecekse, yanına gençten ama eğitilmek üzere değil de büyük takım teknik direktörlüğünü öğrenmek üzere bir ismi de getirmemiz. öyle hasan şaş, ümit davala, ayhan akman, tugay kerimoğlu gibi isimler değil. halihazırda teknik direktörlük yapan, başarılı da olan biri. mesela, mircea lucescu'yu teknik direktörlüğe getirip, yanına da igor tudor'u 1 veya 2 sene sonra baş teknik sorumlu olmak üzere yardımcı teknik direktörlüğe getirilmesine fit olurdum. ama o iş geçti. nasıl ki, altyapı koordinatörü olarak getirdiğimiz riekerink'ten, artık altyapıda yararlanamıyoruz, aynı durum geçerli.
aslında, bence sistemimiz bir şekilde böylece oturtulabilse, çok güzel bir iş başarmış oluruz. ha yeri gelmişken, mircea lucescu'nun da böyle bir formül üzerinde direttiği konuşuluyor çoğunlukla. dedikodulara göre şöyle bir isteği oluyormuş, "ben 1 yıllığına geleyim, 1 yıl sonra oğlum teknik direktör olsun" vesaire vesaire. sıkıntı, adamın oğlu üzerinde diretmesi.
şimdi biraz daha hayalperestlik taslayacağım. gönlümden geçen şöyle bir formül. şimdi 1 yıllığına mircea lucescu'yu getireceğiz, yanında da marcelo gallardo'yu 1 yıl sonra teknik direktör olmak üzere yardımcı teknik direktörlüğe getirmek.
marcelo gallardo hakkında çok olumlu görüşlere sahibim. zaten, şu girimde de (bkz: #2112480) bayağı cilalamıştım kendisini. * ama git gide futbol aklımın yeterli olmadığını düşünmeye başladığımdan, bir geçiş dönemi için staj yapması taraftarıyım. ha, bu işe yanaşır mı? bence yanaşmaz. kariyerinde, 1 copa sudamericana (avrupa muadili: uefa avrupa ligi), 1 copa libertadores (avrupa muadili: şampiyonlar ligi), 1 recopa sudamericana (avrupa muadlili: avrupa süper kupa), 1 uruguay süper lig şampiyonluğu olan adamdan bahsediyoruz. ve river plate gibi arjentin'in büyük bir kulübünün teknik direktöründen bahsediyoruz.
ama işte insan hayal ediyor. gelsin, bir alışsın, kulübü, istanbul'u, avrupa'yı tanısın. ve bunu da mircea lucescu gibi bir futbol aklının yanında cilalasın. içimiz rahat etsin, bir planımız olsun. her şey de paldır küldür olmasın şu kulüpte.
hayaller bitince, bir de şunu söylemek istiyorum. geçmişimizde 59 tane teknik direktörümüz olmuş. bazısıyla kısa süreli, bazısıyla uzun uzun ilişkiler kurmuşuz. bazısıyla sürekli flörtleşmişiz. gelgelelim, kulübümüz hakkında yüksek fransız kültürüne(!) yakın olduğu söylentilere dolanadururken, hiç fransız teknik direktörümüz olmamış. belki de tam sırasıdır. lucien favre gibi ya da laurent blanc gibi bir adama da kimse gıkını çıkarmaz sanırım. yine dediğim gibi, bu adamlarla daha uzun süreli düşünebilirsiniz ama olmazsa olmaz şart, yanındaki yardımcıyı, teknik direktör olabilecek kapasitede, halihazırda teknik direktörlük yapanlardan seçmeliyiz.
hayalin sonu.
hayaller ise, şuradan başlıyor (bkz: #yönetimistifa)