15
genelde kendisiyle yazılanlara cevap vermez polemik açmayı tercih etmez ama ihtiyaç oldu sanırım.
hakkımda iyi niyetli demişler ki haklılar iyi niyetliyimdir önce onu belirteyim.
"dursun'cu" veya "tudor'cu" da değilim onu da belirteyim. genel teamüllere ters düşse de sadece fikirlerimi söylerim.
podolski hakkında "türkiyeyi seviyordu niye gitsin"i cevaplamaya çalışayım. türkiye aşığı olabilir bu ayrı meseledir ama insanlar geleceğini düşünmek durumundalar. ben de podolski olsam ve yaşım ilerliyorsa ve futbolu seviyorsam daha çok kazanacağım ve daha rahat oynayacağım bir lige giderim. bunun türkiye ve türk sevgisiyle alakası yoktur. ayrıca adam gabon'da top oynamaya gitmiyor. insanların daha kibar olduğu bir ülkeye gidiyor. yinede podolski bırakılmamalıydı diye eleştirebilirsiniz ama bunu gitmesi kesinleştikten sonra gelen tudor'a bağlayamazsınız.
sneijder konusunda sözlerim dursun özbek referanslı değildir, quakerboy alıntısı da değildir.
(bkz: http://gss.gs/2196043)
yine aynı fikirdeyim, sneijder düşmanlığı filan da değildir bu. geçen sene bittiğinde sneijder bu sezonu tudor ile geçirmek istemedi. geçirse iyi olurdu bence de ama birçoğumuz kabul etmese de artık fiziken sadece kendisine endeksli takım kuruluşunu kaldıramayacağını kendisi de biliyordu. zaten tudor'un tercihlerinde de bir kişiye endeksli futbol olduğunu düşünmüyorum ve aynı fikirdeyim.
lafı gelmişken dursun özbek konusunda da iki kelam edeyim. taraftarın geneli kadar kendisine düşmanlığım yok hatta bazı konularda benim gördüğüm birçok galatasaray başkanından daha başarılı projeleri hayata geçirmiştir. bu projeler kendi başarısından çok galatasaray'ın mevcut potansiyelleri olsa da birçok başkan bunları yapmak istediler ama yapamadılar. sportif açıdan rezalet bir dönem yaşatmıştır doğrudur. bazı skandal yönetim hataları da yapmıştır bu da doğrudur. bunları bir kenara yazarım. fakat benim için önemli olan gelecek senelere yönelik projelerin günü atlatacak projelere nazaran daha fazla olmasıdır. günü kurtaran başkan benim gözümde çok da matah değildir. zamanında riva'yı alan selahattin beyazıt günü düşünmedi. zamanında florya'ya derwall'i dövmeye giden abilerin karşısına dikilen, florya'yı modern tesisler haline getiren ali uras günü düşünmedi. uefa kupasını kazanan kadroyu alt yaplardan gelen adamlarla oluşturan alp yalman da günü düşünmedi. onların yaptıkları kendi dönemlerinde saçmalık olsa da ileri tarihlerde nasıl etki bıraktı hepimiz gördük. bugün eşi bile küfür malzemesi yapılan dursun özbek hayata geçirdiği projeler sayesinde 3-5 yıl sonra saygıyla anılırsa benim için hiç şaşırtıcı olmaz.
muhalefet etmek olayları çarpıtarak eleştirmek değildir. maalesef sosyal, yazılı ve görsel medyanın yaptığı bu. yazılı ve görsel medyayı anlayabilirim zira onlar bu tip polemikler sayesinde varlar. ancak taraftarın her yalana her safsataya inanmasına dayanamıyorum. bu yalanlar açıklığa kavuşsa bile 2 dakka sonra aynı yalan üzerinden eleştirmeye devam edebiliyorlar. sonra gel bizi bilgilendir dedikleri adamlar * hoşlanmadıkları haberleri verince linç ediliyor. galatasaray başkanını herkes eleştirebilir. kendi genel kurulunda bile bu derece yoğun eleştirilen başka kulüp başkanı da yoktur. bu tüm galatasaray başkanları için de geçerlidir. galatasaray'ın "her konuda ve her platformda eleştirme yeteneği" maalesef artık linç kültürü halini almıştır. eleştirin ama argümanlarınız doğru olsun. okuduğunuz haberleri sorgulayın, mantık süzgecinden geçirin.
15-20 gün önce taraftarın sosyal medyadaki sesi biricik kahramanımız uğur karakullukçu sneijder konusunda fikirlerini söyleyince birden yönetimin maşası oluveriyor. bunu neyle açıklayabiliriz bilemiyorum.
bu kadar uzun bir entry girdiğim için herkesten özür diliyorum, bu satırlara gelen arkadaşlara teşekkür ediyorum. gelecek tüm eleştirlere de açığım ama entry olarak girip olayı gereksiz sayfa işgali haline getirmeyelim. mesaj atın, herkese verecek cevabım vardır.
son olarak tatilde sözlüğe girmeyeceğime dair söz verdiğim eşimden özür dilemek istiyorum. arada kaçamaklar yapmıştım ama bu sefer yakalandım.
hakkımda iyi niyetli demişler ki haklılar iyi niyetliyimdir önce onu belirteyim.
"dursun'cu" veya "tudor'cu" da değilim onu da belirteyim. genel teamüllere ters düşse de sadece fikirlerimi söylerim.
podolski hakkında "türkiyeyi seviyordu niye gitsin"i cevaplamaya çalışayım. türkiye aşığı olabilir bu ayrı meseledir ama insanlar geleceğini düşünmek durumundalar. ben de podolski olsam ve yaşım ilerliyorsa ve futbolu seviyorsam daha çok kazanacağım ve daha rahat oynayacağım bir lige giderim. bunun türkiye ve türk sevgisiyle alakası yoktur. ayrıca adam gabon'da top oynamaya gitmiyor. insanların daha kibar olduğu bir ülkeye gidiyor. yinede podolski bırakılmamalıydı diye eleştirebilirsiniz ama bunu gitmesi kesinleştikten sonra gelen tudor'a bağlayamazsınız.
sneijder konusunda sözlerim dursun özbek referanslı değildir, quakerboy alıntısı da değildir.
(bkz: http://gss.gs/2196043)
yine aynı fikirdeyim, sneijder düşmanlığı filan da değildir bu. geçen sene bittiğinde sneijder bu sezonu tudor ile geçirmek istemedi. geçirse iyi olurdu bence de ama birçoğumuz kabul etmese de artık fiziken sadece kendisine endeksli takım kuruluşunu kaldıramayacağını kendisi de biliyordu. zaten tudor'un tercihlerinde de bir kişiye endeksli futbol olduğunu düşünmüyorum ve aynı fikirdeyim.
lafı gelmişken dursun özbek konusunda da iki kelam edeyim. taraftarın geneli kadar kendisine düşmanlığım yok hatta bazı konularda benim gördüğüm birçok galatasaray başkanından daha başarılı projeleri hayata geçirmiştir. bu projeler kendi başarısından çok galatasaray'ın mevcut potansiyelleri olsa da birçok başkan bunları yapmak istediler ama yapamadılar. sportif açıdan rezalet bir dönem yaşatmıştır doğrudur. bazı skandal yönetim hataları da yapmıştır bu da doğrudur. bunları bir kenara yazarım. fakat benim için önemli olan gelecek senelere yönelik projelerin günü atlatacak projelere nazaran daha fazla olmasıdır. günü kurtaran başkan benim gözümde çok da matah değildir. zamanında riva'yı alan selahattin beyazıt günü düşünmedi. zamanında florya'ya derwall'i dövmeye giden abilerin karşısına dikilen, florya'yı modern tesisler haline getiren ali uras günü düşünmedi. uefa kupasını kazanan kadroyu alt yaplardan gelen adamlarla oluşturan alp yalman da günü düşünmedi. onların yaptıkları kendi dönemlerinde saçmalık olsa da ileri tarihlerde nasıl etki bıraktı hepimiz gördük. bugün eşi bile küfür malzemesi yapılan dursun özbek hayata geçirdiği projeler sayesinde 3-5 yıl sonra saygıyla anılırsa benim için hiç şaşırtıcı olmaz.
muhalefet etmek olayları çarpıtarak eleştirmek değildir. maalesef sosyal, yazılı ve görsel medyanın yaptığı bu. yazılı ve görsel medyayı anlayabilirim zira onlar bu tip polemikler sayesinde varlar. ancak taraftarın her yalana her safsataya inanmasına dayanamıyorum. bu yalanlar açıklığa kavuşsa bile 2 dakka sonra aynı yalan üzerinden eleştirmeye devam edebiliyorlar. sonra gel bizi bilgilendir dedikleri adamlar * hoşlanmadıkları haberleri verince linç ediliyor. galatasaray başkanını herkes eleştirebilir. kendi genel kurulunda bile bu derece yoğun eleştirilen başka kulüp başkanı da yoktur. bu tüm galatasaray başkanları için de geçerlidir. galatasaray'ın "her konuda ve her platformda eleştirme yeteneği" maalesef artık linç kültürü halini almıştır. eleştirin ama argümanlarınız doğru olsun. okuduğunuz haberleri sorgulayın, mantık süzgecinden geçirin.
15-20 gün önce taraftarın sosyal medyadaki sesi biricik kahramanımız uğur karakullukçu sneijder konusunda fikirlerini söyleyince birden yönetimin maşası oluveriyor. bunu neyle açıklayabiliriz bilemiyorum.
bu kadar uzun bir entry girdiğim için herkesten özür diliyorum, bu satırlara gelen arkadaşlara teşekkür ediyorum. gelecek tüm eleştirlere de açığım ama entry olarak girip olayı gereksiz sayfa işgali haline getirmeyelim. mesaj atın, herkese verecek cevabım vardır.
son olarak tatilde sözlüğe girmeyeceğime dair söz verdiğim eşimden özür dilemek istiyorum. arada kaçamaklar yapmıştım ama bu sefer yakalandım.